Nevruz'a Doğru!

10 Mayıs 2013 Cuma

“Cumhuriyet” gazetesi 89 yaşında... Herkesin bildiğini özetleyelim. Yunus Nadi 1918’de İstanbul’da “Yeni Gün” gazetesini yayımlamaya başladı. İki yıl sonra gizlice geldiği Ankara’da gazetenin yayınını sürdürdü. 7 Mayıs 1924’te Gazi Mustafa Kemal’in önerisi ile adı “Cumhuriyet” oldu...

\n

***

\n

Son bir ay içindeki oluşumlara göz atalım:
TBMM’nin “
Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda” AKP ve BDP milletvekilleri yeni anayasa başlangıç bölümünden Atatürk’ün adını çıkardılar.
İzmir’de, Göztepe-Bucaspor karşılaşmasına gelen izleyicilerin
“T.C.” yazılı dövizlerine izin verilmedi.
Edirne’de bazı bakanların da katıldığı toplantıda Türkiye Gençlik Birliği’nden (TGB) 6 öğrencinin Türk bayrağı ve Atatürk resmi açmaları engellendi.
Valiler
“hükümeti” değil, “devleti” temsil ederler. Bir başka deyimle “Türkiye Cumhuriyeti’nin” valileridir. Balıkesir Valiliği, varlığını inkâr edercesine binanın girişindeki “T.C.” harflerini kaldırdı. Balıkesir’i Bursa Valiliği izledi.
Bir kamu bankası olan Ziraat Bankası’nın bazı binalarındaki
“T.C.” harfleri silindi.
Sağlık Bakanlığı’nın bazı kurumlarındaki tabelalarda
“T.C.”yi kaldırma girişimi yaşandı.
İstanbul Emniyeti binası onarıldıktan sonra tepesindeki
“Ne mutlu Türküm diyene...” yazısı yerine konulmadı.
Mersin’de 23 Nisan’da
“Egemenlik Yürüyüşünde” ellerinde Türk bayrağı taşıyan ilkokul öğrencileri hakkında tutanak tutuldu.
İzmir Karşıyaka Adliye Sarayı’nda
“T.C.” kaldırılınca avukatlar ve yurttaşlar kapılara dayandı.

\n

***

\n

“Cumhuriyet” kavramı yok edilmek istendiğine göre bu gidişle Cumhuriyet” gazetesi gelecek yıla yeni bir adla girecek, demektir. Bu durumda adı Osmanlı dönemindeki “Yeni Gün”, hatta bir adım daha ileri gidelim “yeni” eşittir “nev”, “gün” eşittir “ruz” olduğuna göre 90. yaşında adının “Nevruz” yapılmak istenmesine şaşırmayacağım!

\n

Taksim’de Ayrıcalık!

\n

Anayasamıza göre her Türk vatandaşı eşittir... Ama İstanbul Valisi Avni Mutlu’ya göre değil!
1 Mayıs’ta emekçiler Taksim Alanı’nda kutlama yapmak istediler. Vilayet,
“Çukurlar var. Toprakta göçmeler olabilir...” gibi gerekçeyle izin vermedi. Kutlamacılar, biber gazı ve su ile püskürtüldü, yaralananlar oldu. “Orantısız müdahale” tepkisine Vali “Fevkalade orantılı...” yanıtını verdi.
Galatasaraylılar, şampiyonluklarını kutlamak için sokağa döküldüler, İstiklal Caddesi’nden Taksim Alanı’na çıktılar. Binlerce Galatasaraylının Taksim’deki gösterilerinde ne biber gazı, ne su kullanıldı, ne de çukurlara düşen oldu.
Emekçileri mutsuz kılan Mutlu, bu farklı uygulama hakkında
“100 bin Galatasaray taraftarının gelip de bütün bir gün boyunca kutlama yaptığı bir yer değildir. 1 Mayıs’tan farklı olarak Galatasaraylıların gösterileri kısa süreli olup onların heyecanları ile 1 Mayıs göstericilerini aynı sepete koymak haksızlıktır” dedi.
Anlaşılan Taksim herkese açık, ama emekçiye kapalı…

\n

Olağanüstü Bağışlar!

\n

Dünyanın en büyük sanatsal bağışı basınımızda her nedense fazlaca yankılanmadı!
Kadınlar
“Estee Lauder” kozmetiklerini çok iyi bilirler… 1946’da Joseph ve Estee Lauder çiftinin Nev York’ta kurduğu kozmetik firması 1960’ta Londra’ya sıçradı, son yarım yüzyılda da dünyaya yayıldı.
Kozmetik devinin bugün 8 milyar dolarlık (yaklaşık 15 milyar lira) kişisel serveti olan patronu
Leonard Lauder, ilginç bir koleksiyoncu. 6 yaşındayken dünyanın çeşitli yörelerinden posta kartlarını toplamaya başlamış.
Koleksiyonunda 120 bin posta kartı var. Bunlardan 700 adedi önceki yıl Boston Güzel sanatlar Müzesi’nde sergilendi. Eşi
Evelyn, bu koleksiyondan “metresim” diye söz edermiş!
Lauder birkaç yıl önce Nev York Metropolitan Sanat Müzesi’ne (MET) 40 milyon lira bağışlamıştı. Şimdi de toplam değeri 1 milyar doları aşan (yaklaşık 2 milyar lira) 78 tablosunu bağışladı.
Bağışın maddi değerinin görkeminden daha çok
“kübizm” resim sanatının ünlü ustalarının resimleri oluşturması önem taşıyor. Bir Pablo Picasso tablosunun müzayedelerde bol sıfırlı rakamlara satıldığını sıkça okuyoruz. Bağışlananlar içinde 33 Picasso resmi var. Ayrıca George Brakue’dan 17, Fernard Leger ve Juan Gris’den 14’er adet resim bulunuyor.
Lauder, “Kentimiz Nev York’ta çalışanlara, yaşayanlara ve buraya gelecek ziyaretçilere sunuyorum. Böylece bu yapıtlar, dünyanın en büyük ansiklopedik müzesini bu açıdan da tamamlamış olacak” dedi.
MET müdürü
Thomas Campbell “Müze ve kent için olağanüstü bir olay” olduğunu söyledi.
20. yüzyılın en “radikal” sanat akımı olan “kübizm”in bu eşsiz koleksiyonu hakkında Sotheby’s Müzayede Evi’nin Başkanı David Norman “Bu koleksiyon bize kübizmin ne olduğunu öğretecek...” yorumunu yaptı.
Gerçekten MET’in
“kübizm” sanatı alanında büyük eksikliği vardı. Şimdi yeni düzenlenecek bir galeride bu tablolar 2014 sonbaharından itibaren ziyaretçilere sunulacak.

\n

***

\n

5 Nisan’da bu köşede Madonna Luise Ciccone’nin (54) ya da herkesin kısaca bildiği adı ile Madonna’nın önemli bir bağışından söz etmiştik.
Madonna da önemli bir koleksiyoncu.
Frida Kahlo, Tamara de Lempicka gibi ünlü kadın ressamların bazı tablolarına da sahip.
Fransız ressam
Joseph Fernand Henri Leger’in 1921’de yaptığı “Kırmızı Masada Üç Kadın” tablosunu şu gerekçeyle bağışlayıp müzayedeye verdi:
“Dünyada yaralanan, öldürülen ya da okula gidemeyen kız çocuklarının varlığını kabul edemiyorum. Bu durumdan hoşnut olamayız. O halde bu tabloyu, Afganistan, Pakistan ve benzeri ülkelerde okula gidemeyen kızların okumalarına katkıda bulunmak için satıyor ve gelirini de bu amaçla çalışan vakfa bağışlıyorum!”
Madonna’nın 1990’da 6 milyon liraya aldığı bu tablo salı günü Nev York’ta müzayedede 13 milyon liraya satıldı.
Kozmetik patronu Lauder’in bağışları arasında Leger’in 14 tablosunun bulunduğunu anımsarsak müzeye bağışlanan koleksiyonun maddi boyutu daha iyi anlaşılır.

\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları