‘Şarlatan’ Joe Biden!

28 Nisan 2023 Cuma

(Bu yazının bazı bölümleri Sözcü gazetesinde, Uğur Dündar’ın emekli ABD Büyükelçisi Dr. Şükrü Elekdağ ile söyleşisinden alınmıştır...)

***

ABD Başkanı Joe Biden, 2021 ve 2022’de yaptığı “24 Nisan-soykırım” açıklamasını, bu yılda da yineledi!

Kendisini, “demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün baş savunucusu” olarak gören Başkan Biden, bu tutumuyla ABD Anayasası’nın dört maddesini açıkça ihlal etmek suretiyle anayasal bir suç da işlemiş oldu! 

***

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD Başkanı Joe Biden’ın 1915 olayları hakkında yine “soykırım” demesi üzerine diplomatik nezaket kuralını haklı olarak bir yana bırakıp şu tepkiyi gösterdi:

“Tarihi çarpıtmaya yeltenen siyasal şarlatanlar yine sahnede! Siyasi açıklamalarla, tarih yeniden yazılamaz. Bu tutumlarında ısrar eden fırsatçılar, art niyet ve ikiyüzlülükleriyle hatırlanacaktır. Yüce Türk milletine tarih dersi vermek kimsenin haddi değildir!” 

***

Emekli Vaşington Büyükelçisi Dr. Şükrü Elekdağ ise şu hukuksal değerlendirmeleri yaptı:

Birincisi: Biden’ın sözleri, ABD iç hukukunun bir parçası yapan VI. maddesinin ihlalidir. 

Uluslararası bir suç olan “soykırım”; 1948’de BM Genel Kurulu’nca oybirliğiyle kabul edilen “BM Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi” ile yasalaştırılmıştır. 

Türkiye’nin 31 Temmuz 1950’de taraf olduğu bu sözleşme, ABD Anayasası’nın VI. maddesi gereğince, 11 Kasım 1988’de Senato’da onaylanmak suretiyle ABD iç hukuk yapısında “soykırım suçunu” düzenlemiştir. 

140 devletin kabul ettiği ve hukukta “jus cojens (buyruk kural) niteliği kazanmıştır!

Osmanlı İmparatorluğu ya da yöneticileri hakkında böyle bir dava süreci yürütülmemiş ve yetkili bir mahkeme tarafından suçun işlenmiş olduğu hükme bağlanmamıştır! 

Bu durumda Başkan Biden, 24 Nisan açıklamasıyla, gerek ABD Anayasası’nı gerek ABD iç hukukunu ihlal etmiş olmaktadır.

***

İkincisi: ABD Anayasası’nın “değişik 5. maddesinin” ihlalidir. Hukukun temel bir ilkesi olan “masumiyet karinesini güvence altına alan bu madde, adil bir biçimde yargılanıp bir mahkemece, mahkûm edilmeyen hiçbir kimsenin idam cezasıyla ya da kamu ahlakına aykırı bir suçla suçlanamayacağını” öngörür. 

Böylece Başkan Biden, 24 Nisan açıklamasıyla ABD Anayasası’nı ikinci kez ihlal etmiş olmaktadır.

Üçüncüsü: ABD Anayasası’nın 1. maddesinin 9. bölümünde yer alan “yasallık ilkesinin” ihlalidir. Bu bölümde, “suç ve eylem sonrasında yürürlüğe giren yasaların” kabul edilmesi ve cezai yaptırımların geçmişe dönük olarak uygulanması yasaklanmaktadır. 

Bu maddeye göre işlendiği zamanın hukukunda suç oluşturmayan bir eylem, sonradan bir yasayla suç olarak kabul edilmesiyle, suç oluşturmaz. 

“Soykırım” bir sözcük, kavram ve kuralları düzenlenmiş bir uluslararası suç olarak 1915’te mevcut değildi. “Soykırım” bir suç olarak ilk kez BM Genel Kurulu’nun 11 Aralık 1946 tarihli ve “(1)” simgeli belgesinde tanımlanmıştır. Sonra da 9 Aralık 1948’de kabul edilen “BM Soykırım Sözleşmesi” ile kuralları düzenlenmiştir. Bu nedenle Başkan Biden’ın 24 Nisan açıklaması “ABD Anayasası’nın 1. maddesinin 9. bölümünün ruhuna da aykırıdır...”

Dördüncüsü: ABD Anayasası’nın değişik 14. maddesinin “eşit koruma” kozu, “hiçbir ABD vatandaşının ayrıcalıklarını ya da dokunulmazlıklarını azaltacak herhangi bir yasa yapılmayacağını ya da uygulanmayacağını, herhangi bir kişinin yasal bir süreç olmaksızın yaşamdan, özgürlükten ya da mülkiyetten mahrum edilemeyeceğini” öngörmektedir.

***

Türk düşmanlığı:

“Ermeni soykırımı” savını bir gerçek olarak ileri süren Başkan Biden’ın seçim kampanyasından itibaren bu yolda sıkça yaptığı açıklamaları, “Amerikalı Türkleri insanlıktan arınmış kötü kişiler olarak damgalamış”, hedef olarak göstermiş ve onlara karşı şiddeti teşvik etmişti!

Can ve mal güvenlikleri tehdit altında olan Amerikalı Türklerin “eşit korunma hakları” bu biçimde ihlal edilmiştir. Nitekim Başkan Biden’ın Ermeni tezini destekleyen söylemi, sözde 1915 Olayları’nın intikamını almak isteyen Ermeni ırkçıları, Türk Amerikalıları tehdit etmeye ve onlara fiziksel zarar vermeye teşvik etmiştir.

1 Kasım 2020’de üç Ermeni milliyetçisi, nükleer bilim alanında çalışan Türk kökenli bir MIT Üniversitesi profesörüne Harvard Üniversitesi’nde yaptığı konuşmanın ardından saldırmışlardır.

Üç gün sonra, 4 Kasım 2020’de, Glendaleli etnik bir Ermeni olan Villiam Stepanyan, Beverley Hills’teki “Cafe İstanbul’da mülkleri tahrip etmek ve restoran çalışanlarına fiziksel olarak saldırmak ve aşağılamak gibi nefret suçundan tutuklanmıştır.

Bu bağlamda sözde “Ermeni soykırımının” intikamını almak için hortlayan Ermeni terörizminin Amerika’da ürkütücü ve caniyane bir geçmişi olduğu unutulmamalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları