Trajik Başbakan!

01 Ağustos 2014 Cuma

Seçim yasağı başladığı için Cumhurbaşkanlığı adaylarını eleştirmeyeceğiz. Bu sınırlamaya cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan giriyor, ama şu andaki “Başbakan” konumu ile girmiyor. Kaldı ki bu yazıda, Türkiye’deki karşıtlarının değil, yabancı dostlarının “başbakanlığı” hakkında dediklerini anımsayacağız. Yazacaklarımız, yazılmışlara bir kuşbakışıdır.
Bugünü anlamak için Ocak 2002’ye dönelim… Erdoğan, henüz milletvekili bile değildir… Vaşington’da Beyaz Saray’da dönemin ABD Başkanı George V. Bush, sırada 100 kadar yabancı devlet başkanı ve başbakan görüşmek için randevu beklerken, Erdoğan’ı kabul ediyor.
Ne diyor? “Sen aslansın, kaplansın!” dedi mi bilmiyoruz. Ama “Seni ‘Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Eş başkanı yapacağım. Yeter ki sözümü dinle! Tamam mı?” dediği belgelendi. Yanıtının “tamam” olduğu, başbakan seçilip Ortadoğu’da mangalda kül koymayışına kadar ilerlemedi mi?

***

ABD başkanlarından Bill Clinton’un Dışişleri Bakanı olan eşi Hillary Clinton anılarını kitaplaştırdı. Anılarında “Erdoğan bizim için kilit önemde idi…” itirafında bulunduktan sonra, güne tanısını “Bugün Türkiye’nin istikameti belirsiz!” diye koydu.

***

Günümüzdeki Başkan Barack Husein Obama “Erdoğan dünyadaki 5 liderden biridir” diyordu. İngiliz Başbakanı David Cameron’dan sonra en çok konuştuğu kişi idi… Ne oldu da, son 15 ayda topu topu 3 kez, o da en son 19 Şubat’ta konuştular? Erdoğan, basına “Ne yazık ki Obama ile görüşemiyoruz!” Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “Bari sen ara!” dediğini açıkladı.

***

Erdoğan’ı Bush ile tanıştıran, Clinton’ları ve Obama’yı Türkiye’de temsil edip Erdoğan ile Ankara’da her fırsatta konuşan eski ABD elçileri bakın bugünlerde ne söylüyorlar?
Morton Abramovitz ve Eric Edelman, “ABD, Türkiye’yi uyarmalı! Çünkü Erdoğan Türkiye’nin zor demokrasisini yok ediyor, baskıcı bir yönetime gidiyor” , Ross Vilson, “ABD, Türkiye’den kaygılı” diyorlar.

***

Bush-Erdoğan görüşmesinden 2 yıl sonra Amerikan Yahudi Kongresi, Erdoğan’a gelmiş geçmiş en büyük ödülü övgüyle verdi. Aradan 10 yıl geçti, adamlar pişman oldular. Çeşitli eleştiriler yaptılar. Erdoğan tınmayınca ödülü geri istediler. 10 yıl sonra, ABD yönetimi gibi, Amerikan Yahudileri de Erdoğan’ı nihayet tanıyabildiler. Darısı halkımızın başına…

***

ABD raporlarında hakkında bugünlerde neler deniliyor?
ABD Dışişleri Bakanlığı İnsan Hakları Raporu: “17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayları skandaldır…” Vaşington Demokrasileri Koruma Vakfı Raporu: “Türkiye, Ortadoğu terörünün artan finansmanı konumunda…” Amerikan- Türk İş Konseyi: “Erdoğan, iç siyasada ve diplomatik ilişkilerde kontrol edilemez durumda… Zapt edilemiyor…”

***

Türk hükümetinin diplomatik muhatabı artık ABD Başkanı olmaktan çıktı, yerini ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf düzeyine düştü. Harf, Erdoğan’ın CNN’nin hakkında “ajan” sözünü kullanmasına karşılık “gülünç ve saçma” diyor. Yani bir memure, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na “saçmalıyor” diyebiliyor!

***

Türkiye’de Adana Konsolosluğu, Ankara’da müsteşarlık yapan şimdiki Büyükelçi Francis Ricciardone emekli oluyor. Ne tür raporlar gönderdiği Vaşington’dan gelen açıklamalarla belli oluyor.
Yerine Dışişleri Bakanlığı’nın, Beyaz Saray, Ulusal Güvenlik, Kongre ile eşgüdümünü sağlayan Müsteşarı John Bass’ın atanacağı açıklandı. Atamanın gerçekleşmesi için iki koşul gerekli. Birincisi Senato’nun “onay” vermesi, ikincisi ise Türkiye’nin “agree (kabul)demesi gerekli.
Bass Senato’da, ABD-TC ilişkilerine bakışını anlattı. Soru yanıt bölümünde Senatör John McCain “Anayasayı değiştirme niyeti olan, sosyal medyayı, YouTube’u, Tvitter ve basını baskı altına alan, Erdoğan’ın otoriterliğe doğru giden diğer davranışlarından kaygılı mısınız?” diye sordu.
Bass, “Bunların farkındayım. Bizim kavramlarımızla uyumsuz…” gibilerden kıvırdı. Senatör, “Erdoğan bu adımları çoktandır atıyor. Bu, gerçekten sıkıcı bir durum… Sizden dürüst bir yanıt istiyorum” diye bastırdı.
Bass, eveleme geveleme yoluna gidince senatör “Açık konuş! Bana, evet ya da hayır de… Yoksa atamanı veto ederim” dedi. 3 dakika 25 saniye sonra, Bass pes ederek “Evet, bu doğrultuda bir kaymadır, efendim…” demek zorunda kaldı.
Bakalım, Bass’ın atanması için Erdoğan’ın hükümeti “kabul” diyerek Bass’ı kabul edecek mi? Obama, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlhan Aliyev’e “Şeker Bayramı kutlaması” gönderirken dışladığı Ankara’ya Bass’ı gönderiyor! Daha ne istiyorsunuz?


Komik Yardımcı!
Antik Yunancadan Batı dillerine, sonrasında Türkçeye de “traji-komik” diye geçen bir tiyatro tamlaması vardır. “Trajik”, sözcüğü “trajedi-dramadan” kaynaklanan, acıklı, ağlatıcı bir oyunun; “komedi” ise izleyicileri güldüren bir olayın sahnelenmesidir.
Başbakan Erdoğan ile Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı durum ne kadar “trajik” ise yardımcısı Bülent Arınç’ın “Kadın herkesin içinde kahkaha atmamalıdır” sözleri de o kadar komiktir.
Başbakan’ın yarattığı “trajediler” karşısında sıkça ağlayan Arınç, her nedense, halkın içinde dediğine uymayan eşi hakkında acaba ne düşünüyor? Dünya basını ve toplumsal medyası Arınç’a en azından 300 bin haber ve ileti ile katıla katıla gülüyor.
Psikologlar, gülmeyi, kahkaha atmayı “insanın rahatlaması ve gerilimlerden kurtulması için temel koşul olarak” görüyorlar. Türk atasözü de “En iyi ilaç gülmektir” diyor. Deyişlerimizden biri de “Bir kahkaha, bir kilo pirzolaya eşittir…” derken, biri de insanların nasıl “kasıklarını tuta tuta güldüklerinden” söz ediyor.
Ya da ortak paydaları aynı olan şu deyişler: “Hiç güleceğim yoktu!”“Bu söze kıçımla gülerim…”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları