Benim Marmaram... Ya sizinki?

22 Nisan 2022 Cuma

Benim Marmaram... Dokusu, kokusu, balığı ile, üzerinde süzülen martıları ile... Yaşam alanım, gözümün nuru... Can çekişiyor. Ölüyor... İnsan kaynaklı kirlenmenin ve aşırı kullanmanın sonucu sahip olduğu değerleri birer birer yitiriyor. Birlikte seyrediyoruz. Oysa denizi kaybetmek, geleceği kaybetmek demek. 25 milyon insanın yaşamını sürdürdüğü, Türkiye’nin yüzde 3’ünü kaplayan Marmara hem önemli bir biyoçeşitlilik hem de kültürel çeşitlilik havzası. 

Geçen yıl can çekiştiğini salyalarla bize anlatmaya çalıştı. Müsilaj dendi. Üzerinde büyük patırtı koparıldı, yapılması gerekenler, stratejik eylem planları açıklandı. Üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Ne oldu? Koca bir hiç... Herkese Bilim Teknoloji Dergisi’nin bu haftaki sayısında Prof. Dr. Derin Orhon, Çevre Bakanlığı’nın yeni açıkladığı “Marmara Denizi Bütünleşik Stratejik Planı 2021-2024” başlıklı bir raporunu değerlendirdi. Kısaca bir iki cümle ile özetlersek şunları söylüyor: 

- Rapor görüneni doğruluyor. Günümüzün deyimi ile kirlilik sebep, müsilaj sonuç!.. Ancak bulgularla, uygulanması önerilen önlemler arasında hiçbir ilişki kurulmamış.

- “Atıksu kaynaklı kirlilik yükü” bölümünde İstanbul için tanımlanmış olan tüm bilgiler kesinlikle yanlış!.. 

- Atıksu debisi doğru hesaplanmamış. 

- Bakanlık İSKİ’nin gönderdiği kapsamlı bilimsel raporları yok sayıyor. (Detaylı bilgiler dergide) 

Bu durumda ne yapılır? Ne yapılmalı? Farkındalığı artırmak, bir sivil baskı oluşturmak? Zor sorular...

MARMARA KÜLTÜRLERİ AĞI OLUŞTURULDU

Birden güzel bir oluşum ortaya çıktı. “Benim Marmaram Hayata Kavuşmalı!” diyen herkes için bir Marmara Kültürleri Ağı!

“Kaybedecek zaman yok, dayanışma ile Marmara Denizi’ni kurtarabilir ve iyileştirebiliriz” diyen Marmaralı sivil toplum kuruluşları, uzmanlar, bilim insanları ve sanatçılar “Adaları ve Boğazları ile Marmara Kültürleri Ağı” etrafında bir araya geldiler. Amaç, karşı karşıya olunan bu çevre ve yaşam krizi konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesi ve Marmara Denizi’nin kurtarılması için çabaları çoğaltmak. Ağ, bir Avrupa Birliği projesi olan CultureCIVIC: Kültür Sanat Destek Programı tarafından finanse ediliyor. 

Marmara Kültürleri Ağı “Marmara için, #benimmarmaram için” diyen herkesi çalışmalara davet ediyor.

Avşa’dan Çanakkale’ye, Prens Adaları’ndan, Bursa’dan Kocaeli’ne Marmara Denizi’ni çevreleyen havzadaki birçok sivil toplum örgütü ağın birer parçası. Marmara Denizi’ne bütünsel olarak bakma açısından bu birliktelik önemli. Çünkü kirlilik unsurları hepsini kapsıyor: İstanbul’dan Kocaeli’ne oradan Bursa’ya uzanan endüstriyel aks, Çanakkale Yarımadası’nın kuzeyinde süregelen ve büyük çevresel tahribata yol açan madencilik ve enerji üretimi; Gelibolu’dan Trakya’ya uzanan tarım faaliyetleri kapsamında bilinçsiz kimyasal kullanımı... 

Ağın tanıtım toplantısı dün yapıldı ve konusunda uzman bilim insanları görüşlerini paylaştılar. Denizbilimcisi Prof. Dr. Bayram Öztürk, “Marmara Denizi’ndeki kirlilik sorunları yeni değil 2001 yılında raporlarla ortaya koymuştuk. Hatta o dönem İstanbul Valisi Erol Çakır konuyu önemseyerek görevlendirme yapmış yerel yönetimleri de işin içine katmıştı. Aradan 20 yıl geçti. Bugün bakıyoruz hiçbir şey yapılmamış. Türkiye denizlerinde 6 bin tür yaşıyor. Bunun yarısı yani 3 bin tür Marmara Denizi’nde. 100’ün üzerinde tür özellikle de mevsim balıkları acil koruma bekliyor. 1980’lerde Marmara’ya daldığımızda 15 metreyi görüyorduk, şimdi 2 metre dibi zor görüyoruz. Aslında kapsamlı ve bütüncül bir planlama ile 5-6 yıl gibi bir süre sonunda en azından 1990’ların sonundaki Marmara Denizi’ne yeniden dönme olasılığımız var” dedi. Ve ekledi: “Dediğim 1990’lar sonu, 1980’lerdeki Marmara gerçekten artık hayal.”

Konu yaşamsal. Öyle durup beklenecek gibi hiç değil. Peki, siyasi partiler neden sessiz? Onları harekete geçirmek için ne yapmalı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları