Kadın Sorununu İmamlar Çözer mi?

04 Mart 2015 Çarşamba

Bu ülkenin “kadın sorunları” yıllardır “çoklu sarmal” gibi birbirine dolanarak uzayıp gider. Kısalmaz, daha da çetrefilleşir... Kadına yönelik şiddet, çocuk gelinler, kadın istihdamı, hâlâ okula gönderilmeyen ya da eğitimi yarıda kesilen kız çocukları... Çünkü iktidarın, politika yapıcıların ve topluma yön veren kişilerin, imam, muhtar, belediye başkanı vs. böyle bir tasaları, “bunlar sadece kadınların sorunları değil tüm toplumun sorunu, çözümde benim de payım olsun” diye bir dertleri yoktur. Erkek egemen söylem, erkek egemen kültürdür asıl olan, içselleştirdikleri ve asla farklısını düşünmedikleri... Öyle olmasa, cuma hutbesinde imam “eşine el kaldıran, dayak atan benim cemaatim olmasın, gelmesin namaza” der; dayak atanı teşhir eder; en azından kendi payına düşeni yapar... Öyle olmasa, muhtar kız çocuklarının okutulması için seferber olur, çocuk gelinleri önlemeye çalışır, kadınlar tarlada çapa sallarken kahvehanelerde pinekleyen kocaları azarlar... Öyle olmasa belediye başkanı halkla el tokalaşıp sarmaş dolaş fotoğraf çektirip düğün, cenaze dolaşır, esnafın derdini dinlemenin yanı sıra kendi ilçesinde kreşler açar, çalışan kadının önündeki engellerden en azından birini azaltmak için... Öyle olmasa siyasi parti lideri kadınların Meclis’e ve yerel yönetimlere seçilebilmelerinin önünü açar...
Öyle olmadığı için, Türkiye bugün tek kanatla uçmaya çalışan bir kuş... Ve öyle olmadığı için her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşırken sorunlar daha bir dağlaşır önümüzde; rakamlar daha bir uçuşur havalarda. Paneller, toplantılar düzenlenerek bin birinci kez masaya yatırılır aynı sorunlar... Çoğunlukla biz kadınlar katılırız, erkekler ya hiç yoktur ya da tek tüktür; kendimiz konuşur, kendimiz dinleriz.
Bu toplantıların olumlu yanı, içinde bulundukları kıskaçtan çıkmayı, zincirlerini kırmayı başarabilen kadınların öyküleridir... Rol model olacak öykülere tutunmaya çalışır diğer kadınlar; başarılar paylaşılır... Yine de büyük şirketlerin başarılı kadın yöneticilerinin, kadın örgütlerinin liderleri “her alanda toplumsal cinsiyet eşitliği için” mücadelelerini yıllardır sürdüren kadınların sözleri yaptıkları, kimi zaman karşı çıkışları yine de azımsanmayacak kadar değerlidir... Örneğin General Electric (GE) Türkiye Direktörü Canan Özsoy’un “Biz burada örneğiz. Ve örnek olarak kaldığımız sürece sürdürülebilir kurallar koyamayacağız ve tablo değişmeyecek” sözleri; örneğin Doğanonline Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner’in “Cumhurbaşkanı duymasın ama ben feministim” diyerek şirketlerinde kadın yöneticilere pozitif ayrımcılık uyguladıklarını vurgulaması. Önceki gün Vodafone Türkiye’nin CEO Club toplantıları kapsamında düzenlenen etkinlikle konuştu hem Özsoy hem de Doğan. Özsoy; üzerinde hayli tartışılan “aile paketi” hakkında da konuştu: “Bu paketin kadın istihdamını azaltacağı iddia ediliyor. Özellikle işverenlerin kadınları tercih etmeyeceği söyleniyor. Ama hepsinin ara çözümleri var. Bahane üretmeyelim. Biz GE olarak bunu yasa olmadan da yaptık. Bütün işyerlerimizde yıllardır yarı zamanlı çalışma yapıyoruz. Bu hakkı eşi doğum yapan erkeklere de tanıyoruz. Bugüne kadar hiç zararını görmedik. Tam tersine hem çalışan bağlılığı hem de kârlılığımız artıyor.”

Sürdürülebilirlik Kimin Derdi?
Coca Cola Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya Bölüm Başkanı Galya Frayman Molinas aynı zamanda 2 dönemden beri İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nin (SKD) başkanlığını da yürütüyor. Molinas ve SDK Yönetim Kurulu’nun birkaç üyesi ile dün buluştuk ve 10. yılını geride bırakan SDK’yi onlardan dinledik. Türkiye’nin GSMH’sinin üçte birini oluşturan, toplamda 500 milyar TL’lik bir ciroyu yöneten, 350 bin kişiye istihdam sağlayan 15 farklı sektörden 49 şirketin üye olduğu SDK’nin sürdürülebilir kalkınma kavramını iş dünyasında yaygınlaştırmaya odaklanarak kamu, STK, üniversite ve özel sektör arasında güçlü bir sürdürülebilirlik platformu oluşturmaya çalıştıklarını anlattı Molinas. Ve “Su Raporu”ndan “Taşıtlarda ve Binalarda Enerji Verimliliği Raporu”na, “akıllı etiket”ten sürdürülebilir tarıma kadar pek çok alanda hayata geçirdikleri çalışmaları anlattı. Molinas’ı dinlerken baktım biri hariç masada oturanların hepsi kadın; hem gazeteciler hem de SDK’nin yönetim kurulu... Sonra konuştuk aramızda, medyada da sürdürülebilirlik dendiğinde bir kadın konusu olarak algılandığını... Neden acaba?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları