Sağ popülizmin şifreleri...

02 Şubat 2024 Cuma

TİP’li Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesinin yankıları neden halkta karşılığını bulmuyor? Bunun “demokrasiye ve halkın iradesine darbe” olduğu gerçeği ve bizzat Meclis tarafından yapılmasının vahameti, Cumhur İttifakı’na oy verenleri neden ilgilendirmiyor?

Türkiye’nin yolsuzlukta tarihin en kötü puanını almış olması neden geniş halk kesimlerini etkilemiyor?

İktidarın “müjde” diye duyurduğu asgari ücretin peş peşe zamlar ile şimdiden erimesi, işsizliğin boyutlarının geldiği ürkütücü seviye, neden sandıkta iktidarın politikalarına tepki olarak yansımıyor?

Hemen her kesimden gençlerin geleceklerini bu ülkede görememelerinin rahatsızlığı neden önemli bir gündem maddesi olamıyor? Ya artık basılı ve görsel medyada haber değeri bile taşımayan “uyuşturucu bağımlılığındaki” hızlı artış? İntiharlar? 

Sağlık sisteminde randevu almaktaki büyük yığılma, erişilebilen sağlık hizmetlerinde kalitenin giderek düşmesine neden tepki yok? Bunun nedenleri sorgulanmıyor?

Liste uzun...

Önümüzde seçimler var. Siyasi kutuplaşmanın bu kadar arttığı ortamda 31 Mart yerel seçimleri de doğal olarak uzun bir süredir olduğu gibi yerel belediyecilik hizmetlerinin niteliği ve niceliğinin ötesine taşıyor. O partinin ya da şu partinin adayı olması esas kriter haline geliyor. 

SAĞ POPÜLİZMİN YÜKSELİŞİNE BİLİM NE DİYOR?

Biraz daha genelleştirirsek ve ülke topraklarının dışına çıkarsak, örnekler farklı da olsa birçok yerde şu bahsettiğimiz gerçekler sağ popülizmin zaferi olarak gövde buluyor. 

Peki insanlığa da demokrasilere de ciddi tehdit haline gelen sağ popülizmin bu denli revaçta olmasının bilimsel açıklaması ne?

Bir matematikçi Norbert Wiener yıllardır bu konuya ciddi şekilde kafa yoruyor. Bilim insanı sosyal olguların ancak iletişim teorisi aracılığı ile anlaşılabileceğini iddia ediyor. Biraz açalım. Wiener, bilimde termodinamiğin ikinci yasası olarak bilinen bir kavramdan yola çıkarak toplumun farklı yönlerini açıklamaya çalışıyor. Zamanla düzenin düzensizliğe dönüşeceğini ve güvenilir bilginin, “kafa karışıklığı, belirsizlikler ve gürültü ile” boğulacağını öne sürer bu yasa. Matematikte düzensizliğin ölçüsüne ise entropi adı verilir. Dolayısıyla ternodinamiğin ikinci yasası zamanla entropinin artacağını ifade eder. 

Bunu Wiener’ın toplumsal teoriye dönüştürme argümanı ise şöyle: İletişim teknolojileri ilerledikçe, insanlar giderek daha fazla sayıda gereksiz “gürültülü” bilgiyi dolaşıma sokarlar (Twitter, Instagram vs...) Öyle ki bu durum gerçekleri, doğru ve önemli fikirleri gölgede bırakır. Yapay zekânın ürettiği dezenformasyonla bu durum daha belirgin hale gelir. 

İlgi duyduğumuz bir konuda araştırma yaptığımızda belirsizlikleri ya da soru işaretlerini en aza indirmeyi isteriz. Başka bir deyişle düşünce sürecimiz entropiyi en aza indirmeye çalışır. Eğer birisi yanlış bir gerçekliği temsil eden bir senaryoya dair güçlü bir inanca sahipse, gerçek bilgiler dolaşımda olsa bile o kişinin inancını değiştirmesi uzun zaman alacaktır.

Wiener’a göre sağ popülizmin şu durumu çok iyi kullanmasının yanıtı matematiksel bir formülde. Kolay cevaplar+güven=güven verici ve ikna edici kesinlik.

Popülistler insanların korkularıyla oynarlar ve zor konulara oldukça önemsiz cevaplar sunarlar.

Günümüzün siyaseti, çıkış stratejilerine dair çok az beklentinin olduğu bir belirsizlik ortamında oynanıyor: Yaşam maliyeti krizi; enerji, gıda ve su güvensizliği; göç ve benzeri sorunlar... İklim krizinin etkisi... Ukrayna ve Gazze’deki savaşlar da bu senaryolara dahil...

Sağcı popülistlere göre bu belirsizliğin cevabı, her şeyin sorumluluğunu dışarıdakilerin üzerine atmak. Örneğin “Göçmenleri ortadan kaldırırsanız tüm sorunlar çözülecek ve tüm belirsizlikler ortadan kalkacak söylemi” gibi. Doğru ya da yanlış, mesaj basit ve açıktır.

Bu mesajı iletirken, kamuoyunda göçün etkisine dair abartılı bir korku uyandırmak önemlidir; böylece verdikleri mesaj insanlara sahte bir kesinlik duygusu verecektir. Gerektiğinde “uzmanlar” ordusu dolaşıma sokulur, kanallarda ve sosyal medyada. Popülistlerin güçlenebilmesi için toplumun bölünmesi, kutuplaştırılması şarttır. Böylece insanlar nereye ait olduklarından daha iyi emin olurlar ve tartışmanın karşı tarafındakileri göz ardı ederler. 

Tanıdık değil mi? Yıllardır benzer sahneler tekrarlanıyor. Hepimiz bir tiyatronun replikleri tekrarlayan oyuncularıyız. Ancak bunun ayırdına varabildiğimizde çözüm üretme konusunda adım atmaya başlayabiliriz..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biz modern insanlar... 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları