Öztin Akgüç

Anket değil basit aritmetik

25 Ocak 2023 Çarşamba

Milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin anketlerle değil basit aritmetikle de sonuca varılabilir, tahmin yapılabilir. Basit aritmetik yapılırken dayanılan CHP’nin yüzde 25, HDP’nin de yüzde 10 dolayında oy oranları varsayımı gerçekçidir. Yukarı değil ama oy oranlarının birkaç puan aşağıya sarkması tahmini sonucu etkilemez.

Yinelenirse CHP, Cumhuriyetin ilanından önce Mustafa Kemal Paşa tarafından, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti’nin (ARMHC) örgüt haline dönüştürülmesiyle 9 Eylül 1923 tarihinde “Halk Fırkası” adı ile kurulmuştur. Mustafa Kemal Paşa’nın önerisi ile ARMCH’nin oluşturulduğu, 4 Eylül 1919’da toplanan Sivas Kongresi partinin ilk kurultayı olarak kabul edilmiştir. 27 yıl kurucu parti olarak iktidarda olan CHP, 14 Mayıs 1950 tarihinde seçimi kaybetmesi üzerine, sorunsuz olarak iktidarı DP’ye devretmiştir.

Çok partili siyasal yaşama girdikten sonra kazandığı, itirazlı olan 1946 seçimi bir yana bırakılırsa 1950-80 döneminde yapılan sekiz seçimin içinde birinci parti olan CHP, İsmet İnönü ve Bülent Ecevit başkanlığında koalisyon hükümetleriyle de ülkeyi yönetmiş, 1981 tarihinde 12 Eylül askeri yönetimi tarafından kapatılmıştır. 1946 seçimi dışında da oy oranları 1957 ve 1977 seçimlerinde yüzde 40’ı geçen CHP’nin 1950-1980 döneminde oy ortalaması yüzde 35 olmuştur. Kaldı ki DP’nin kazandığı açıklanan 1957 seçimi de şaibeli olup muhalefet DP’den daha fazla oy almıştır.

1992 yılında açılmasına izin verilen CHP, açılış sonrası 1980 öncesi etkinliğini sürdürememiş, altı oku temsil eden SHP’nin 1990 öncesi siyasal başarısını dahi gösterememiştir. Yüzde 25 oy oranı CHP için dip seviye olarak kabul edilmelidir. Siyasal rakibi olmayan CHP’nin oy oranının her açıdan başarısız olan bir iktidar karşısında herhalde yüzde 25’in üzerinde olması gerekirdi.

Yineleme, basit seçim aritmetiğinin dayandığı varsayımın gerçekçi olduğunu savunma için yapılmıştır.

CHP ve HDP oy oranlarını koruyacağına göre, 2018 seçiminden farklı olarak İYİ Parti’nin oy oranında artış, seçime yeni girecek DEVA, Gelecek ve Zafer partilerinin oyları, aritmetik olarak Cumhur İttifakı’ndan gelecektir. Basit aritmetik, Cumhur İttifakı’nın TBMM’de çoğunluğu kaybedeceğini, Cumhur İttifakı’nın da bu sonucu öngördüğünü göstermektedir.

Cumhurbaşkanlığı seçiminin aritmetiği ise farklıdır. Seçim ikinci tura kalırsa, ikinci turda Erdoğan’ın oyu salt sayı olarak artmasa dahi oransal olarak seçim sonucunu etkileyecek şekilde rakibe bağlı olarak artabilir. Cumhur İttifakı’nın stratejisi, seçimi ikinci tura taşımak, muhalefetin tüm oyunu alamayacak kapasitede bir adayla Erdoğan’ı karşı karşıya bırakmaktır.

Seçime iştirak oranı ikinci turda yüzde 70 dolayına değin gerilerse Erdoğan’ın yüzde 40 dolayında olan oyu, aritmetik olarak yüzde 50’yi aşar. Pay sayısal olarak artmasa dahi payda küçüldükçe aritmetik olarak oran yükselir.

Cumhur İttifakı bu sonucu sağlamak için, 6’lı masaya, zayıf yönlü olarak gördükleri aday belirlemesi yönünde yandaşlarla birlikte baskı yapmaktadır. Adayın tercihen Kılıçdaroğlu olduğu anlaşılıyor. Bahçeli açık açık “Millet İttifakı’nın başkan adaylığı için kime oy verirsiniz” sorusuna “Kılıçdaroğlu” yanıtını vermiştir. Yandaş kanalların katılımcılarının eğilimi de bu yöndedir. 

Erdoğan’ın anayasal olarak aday olamayacağının gündeme getirilmesi de savunuluyor. Bir konunun birden fazla sonucu olabilecekse pratik olarak tartışılmalıdır. Türkiye’nin anayasal düzeni, geçersiz oylarla YSK tarafından değiştirilmiştir. YSK’den Erdoğan’ın adaylığını onaylamamasını beklemenin olasılığı yoktur. Sonucu kesin bilinen bir konuyu tartışmak abes gibi geliyor. 

Karar almada sağduyu en iyi yöntemdir. Toplum varlığını sürdürmek istiyorsa sağduyusunu yitirmemelidir. Seçim, bu bağlamda bir sınavdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları