Öztin Akgüç

Kılıçdaroğlu’nun başkanlığı

16 Ağustos 2023 Çarşamba

Kemal Kılıçdaroğlu neden CHP genel başkanı? Bunca başarısızlığa karşın başkanlığı nasıl uzun süre sürdürebiliyor? Bu soruların yanıtına özet bir tarihçe ışık tutabilir.

1950 seçim yenilgisinden sonra dağılması beklenen CHP, oyunu yüzde 49.6’ya yükselttiği şaibeli 1957 seçimi sonrası, 1980 yılına kadar beş vekil seçiminden üçünde (1961, 1973, 1977) birinci parti olmuş ancak değişen seçim sistemi sonucu tek başına iktidar olamamış, başat konumda koalisyon hükümetleri kurmuştur. CHP, dış baskı, tehdit, ambargolara karşı dik durmuştur. İsmet İnönü, L. Johnson mektubuna karşı, “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye yerini orada alır” yanıtı ile Kıbrıs semalarında Türk uçakları uçurarak soydaşlarımıza karşı katliamı durdurmuş; Bülent Ecevit, Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmiş, afyon ekimini başlatmış, AB ve ABD’nin ambargolarına boyun eğmemiştir.

12 Eylül askeri darbe sonrası 1981 yılında parti “Atatürkçü generaller” tarafından kapatılmış, yöneticilerine siyaset yasağı getirilmiş, tutuklamalar, gözaltına almalar olmuştur.

ABD’nin BOP (GOP) projesinin Türkiye için öngördüğü ekonomik düzen T. Özal eliyle 24 Ocak Kararları olarak siyasal düzende askeri darbe ile uygulamaya koyulmuş, “Türk-İslam sentezi” mottosuyla Cumhur İttifakı’nın temeli oluşturulmuştur. Türkiye’de kurulmak istenen ekonomik ve siyasal düzene direnecek güç CHP olduğundan dolayı parti kapatılmıştır. CHP tabanının toplandığı SODEP, 1983 seçimine sokulmamış, Halkçı Parti listesinde yer alan CHP’li politikacılar da veto edilmiştir. SODEP ile Halkçı Parti’nin birleşmesi sonucu SHP 1985 yılında oluşmuş, siyasal yasakların kalkması sonucu Ecevit aynı yıl DSP’yi kurmuştur.

Altı oku sembol olarak alan SHP, 1989 yerel seçiminde büyük başarı göstererek, 39 il, 652 belediye başkanlığı kazanmış, yüzde 30 dolayında oy oranıyla birinci parti olmuştur. SHP, Doğru Yol Partisi ile koalisyon kurarak ANAP iktidarının sonlanmasını sağlamıştır. SHP ve DSP etkin faaliyetteyken 1992 yılında CHP’nin yeniden faaliyete geçmesiyle sol oylar bölünmüş, Refah Partisi, 1994 yerel seçiminde bundan yararlanmış, örneğin CHP, SHP, DSP’nin İBB seçiminde yüzde 30’u aşkın oyuna karşın Erdoğan yüzde 24 oyla belediye başkanlığı seçimini kazanmıştır.

Deniz Baykal yönetimindeki CHP, 1999 vekil seçiminde baraj altında kalarak parlamentoya temsilci gönderememiş, seçim başarısızlığı üzerine Baykal genel başkanlıktan istifa gereğini duymuş; kalubeladan CHP’li, uzun yıllar yönetici ve vekil olarak CHP’ye emek vermiş, deneyimli, saygın Altan Öymen, CHP genel başkanı olmuştur. Öymen’in örgütlenme konusunda çalışmalarına, Bilecik Belediye Başkanlığı’nın kazanılması gibi siyasal başarılarına karşın başkanlık süresi kısa sürmüş, Baykal yeniden başkanlığa dönmüştür.

Tam aydınlanmamış kaset olayı sonrası Baykal’ın ikinci kez istifası üzerine, CHP’de yöneticilik, vekillik, bakanlık yapmış sayısız isim varken Kılıçdaroğlu’nu istifaya çağıran Önder Sav’ın genel sekreter olduğu; hakkını helal etmeyen Kemal Anadol’un başkanlık yaptığı; Baykal’ı seçmiş kurultaylarda, DSP’den transfer, Ahmet Tan’ın Cumhuriyet’teki yazılarından öğrendiğimize göre 1999 yılında İzmir’den vekil adaylığı için başvurduğu DSP’den çizik yemiş Kılıçdaroğlu’nun başkan seçilmesinin izahı gerekir. Senaryolar arasında Baykal’ın CHP başkanlığına geri dönme planı uygulaması olduğu söylenebilir.

Kılıçdaroğlu “Denizci” olarak tanınan ekibi dağıtmış, kendi ekibini kurmuş, kişisel beklentilerini planlı olarak uygulamaya koymuştur. Örneğin altılı masa, bu planın bir aşaması olarak, Kılıçdaroğlu’nu aday gösterme işlevini üstlenmiştir.

Nilgün CerrahoğluKılıçdaroğlu olmanın dayanılmaz hafifliği” yazısında Kılıçdaroğlu ile ilgili Kundera’nın “kitsch” kavramı metaforunu kullanıyor. Feridun Andaç da “Buluşturan dönüştüren anlatıcı” yazısında “kitsch davranışını” her şeyi güzel gösteren yalancı aynadan kendine bakmak ve orada heyecanlı hoşnutlukta kendini tanımak ihtiyacı olarak açıklamıştır.

Yeni CHP sloganı ile başlayan, değişiklik talebine karşı “Şöyle geçmişi temiz birini bulsam” söylemine göre Kılıçdaroğlu, “kitsch” davranışını gösteriyor. Yani karşılıklı çıkar sağlama Trumpvari politikalarla da ego tatmini. Dolayısıyla koltuğunu korumayı sürdürüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları