Öztin Akgüç

Kuşkulu Medya

24 Mart 2013 Pazar

Zaman zaman dile getirmeye, vurgulamaya çalışıyorum günümüzde uygulanan algılandırma yönetimini. Algılandırma yönetiminde olayın ne olduğu, nasıl olduğu değil, kamuoyuna nasıl sunulduğu, algılandırıldığı önemlidir. Petrol yatakları üstüne oturmayı, milyonun üstünde insanı tedirgin eden, tarihi talan eden vandalizmi demokrasi götürüyoruz diye sunmak, kendine bağlı yönetimler kurmak, Ortadoğu planını uygulamak için paralı askerlerle başlatılan yine milyonların yaşamını karartan olayı “Arap Baharı” olarak niteleme, ekonomik başarısızlıkların başarı diye gösterilmesi, olmayan sorunları sorun diye kamuoyuna kabul ettirme, asıl sorunları gizleme; tek adam yönetimine gidişi, patronoj-patrimanyal karışımı bir ortaçağ düzenini ileri demokrasi diye takdim; teröre ödün vermeyi başarı diye övme, gizli niyet ve amaçları hatta örtülü faşizmi demokrasi, barış, insan hakları diye alalama... Örnekler çoğaltılabilir. Algılandırmada kullanılan en etkili araç da medyadır.
Toplumsal yaşamda medyanın kuşkusuz önemli işlevleri, görevi var. Bunların, önemlilerinin altını çizelim:
* Medya araştırmaları, incelemeleri ile hataları, eksiklikleri su yüzüne çıkarmalı; toplumsal bir düzeltme aracı olarak görevini yerine getirmelidir.
* Kişileri doğru bilgilendirmeli, yeterli kanıtlarla gerçeği doğrulamalıdır.
* Haksızlıkları gündeme taşımalı, toplumu uyarmalı, toplumun haksızlığa karşı tepki vermesinde, ayağa kalkmasında itici güç olmalıdır.
* İnsanları düşünmeye itmeli, kişileri fikirlerinin doğruluğunu kanıtlamaya, savunmaya özendirmelidir.
* Gerçek haber vermeli, bu bağlamda topluma karşı kendini sorumlu hissetmelidir.
Ancak medyanın asıl işlevlerini bir yana bırakıp istenen yönde algılandırma aracı olarak kullanılmasını kişisel, ticari, siyasal nedenleri, güdüleri vardır.
* Kişisel nedenler:
Medya mensubu kişiler, medya mensubu olmanın gerektirdiği niteliklere sahip mi? Bir gazeteci, muhabir, yorumcu ne gibi niteliklere sahip olmalıdır? ABD’li iki gazetecinin
Bill Kovach ve Tom Rosenstie*’in yazdıkları, dilimize “Gazeteciliğin Esasları” (The Elements of Journalizm) olarak çevrilen kitaptan alıntılar yaparak özetleyeyim.
* Gazeteci, başkalarının vazgeçtiği, vazgeçmeye razı olabileceği değerlere inanan, sahip çıkan kişidir.
* Gazeteci, hak ve özgürlükleri korumak için özveride bulunmaya hazır kişidir.
* Gazeteci kendi kurallarını standartlarını belirlemeli, kariyerinin yol haritasını çizmeli, bu ilkeler doğrultusunda yürümelidir.
* Gazetecinin yazdıklarının, yaptıklarının ahlaki bir yönü olmalıdır. Yapılan bir işin anlam kazanması ahlaki bir temele dayanmasıyla olanaklıdır.
* Gazeteci, insanları düşünmeye itmeli, fikirlerinin doğruluğunu ispat etmeye, düşüncelerini savunmaya çağırmalıdır.
* Gazeteci, kendini topluma karşı sorumlu hissetmeli, topluma sadakatle bağlanmalı, hizmet etmelidir.
Gazeteciliğin bilgi, deneyim, kişilik, özveri gerektiren ahlaki bir yönü vardır. Gazetecide bulunması gereken bu nitelikler, gazeteci etiketi taşıyan kaç kişide mevcut? Gözlemlendiği gibi iş bulmak, işi sürdürmek, işten atılma riskine karşı maddi açıdan hazırlıklı olmak, bazı çevrelere hoş görünmek, iktidarın hışmından kaçınmak gibi güdüler medyaya egemen. O zaman gerçeğe bağlılık, haksızlığa karşı çıkış, toplumu düşünmeye itmek, toplumu uyarmak, topluma karşı sorumlu olmak gibi ilkeler lafta kalıyor.
* Ticari nedenler:
Medya kuruluşları, kâr amaçlı işletmeler. Gelirlerinin önemli bir bölümünü reklam gelirleri oluşturuyor. Medya reklam alamama, reklam gelirlerinin azalması kaygısını taşıyor. Bu nedenle medya, kendine maddi destek sağlayan, sağlayacak büyük firmaları, bankaları ilgilendiren gerçek haberleri saklıyor, sulandırıyor. Reklam amacıyla o kişileri yılın işadamı, yöneticisi, bürokratı ilan ediyor.
* Medya kuruluşu sahibinin çıkarları :
Medya sahibi, medya kuruluşunu kendi kişisel egosu, ticari amacı doğrultusunda kullanıyor. Medya kuruluşunun, kişisel çıkarlarını tehlikeye sokacak haberler ve yorumlar yayımlamasını engelliyor.
* Siyasal baskılar, beklentiler:
Parasal ve hürriyeti bağlayıcı ceza tehditleri de medyada en azından otosansüre yol açıyor.
* Lobi faaliyetlerine, iletişimine açık oluş:
Varlıklı cemaatler yayın organları aracılığı ile lobi faaliyetlerini etkili bir şekilde sürdürüyorlar.
Medya üzerindeki kuşku, Türkiye’ye özgü değil, kapitalist düzene ilişkin genel bir sorun olarak görülüyor.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları