Öztin Akgüç

Terör ve Yılgınlık

17 Mart 2013 Pazar

Terör konusunda da vatandaşlar bir şekilde yönlendiriliyor; \ngerçek\n niyetler alalanıyor, gizleniyor. “Kan dökülmesin, analar ağlamasın, barış” edebiyatı ardında bir pazarlık, bir artniyet uygulaması sürüyor.
Terör, barış için, kan dökülmesin, analar ağlamasın diye yapılmaz. Terör belli amaç ya da amaçlara ulaşmak için etkili araç olarak kullanılır. Terör asıl amaca ulaşmak için iç ve dış çevrelerce desteklenir, finanse edilir. Terörde kan dökmek, anaları ağlatmak, ayrıştırmak, nifak tohumları eklemek asıldır. Ancak böylece terör yılgınlık, korku, bezginlik, aymazlık yaratarak amacı doğrultusunda başarılı olur. Yıllardır şu edebiyat yapıldı:
“Terörle mücadele uzun solukludur. Teröre ödün verilmez, pazarlık yapılmaz, terörle sorun çözülmez, şehitler ölmez vatan bölünmez, şehitlerin kemikleri sızlar.”
Peki günümüzde gelinen nokta ne? Baş terörist ilan edilen, emperyal güçlerin asmayın da besleyin diye teslim ettiği, ömür boyu hürriyeti bağlayıcı suçtan mahkûm, bir zamanlar isminin başına sayın sıfatı ekleyenler hakkında dahi dava açılan
Abdullah Öcalan’ı kendi ifadeleriyle figür kabul ederek günümüzde müzakereye girişmek, görüşlerinin ya da ültimatomunu açıklayan gazeteleri de suçlamak söylemlerle ne ölçüde tutarlı? Herkes kısa sürede bir değişikliğin, yüz seksen derece dönüşün nedenini sormaz mı, irdelemeye çalışmaz mı?
Toplumun önemli bir bölümü
“bu sorun silahla çözülmez; müzakere, mütarekeyle çözülsün, yeter ki kan dursun” noktasına gelmişse, bu bile terörün amacı doğrultusunda başarı sayılmaz mı? Terör niçin yapılıyor? Kan dökerek, anaları ağlatarak, korku, endişe salarak, yılgınlık, bezginlik yaratarak, sonuçta kendisini meşru hak sahibi muhatap kabul ettirerek, müzakere masasına oturtarak, gizli ve açık ödün koparmak, en azından bazı istekleri gerçekleştirmek. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin teröre ödün verdiği, hatta bu bağlamda ilk ülke olduğu düşünülmez mi?
“Silahları bırakıp gidin, Meclis’e gelin, siyasal çözüm arayın” önerisiyle terör duracaksa, o zaman terörü yapanlar, destekleyenler kendilerini “Bunca can kaybı verdik, bunca can yaktık, milyar dolarlar harcadık” diye sorgulamaz mı?
Olay; emperyalizmin Ortadoğu üzerindeki emellerinden, ABD’nin GOP ya da BOP planından ayrı, sorun ayırımcılık, demokrasi eksikliği diye düşünülemez. Aymazlık, asıl nedeni görmezlikten gelme olur.
Günümüzde bir yumuşama, bir bahar havası esiyor, bu iş çözülüyor, çözüm noktasına gelindi gibi bir görüntü veriliyor. Bunun nedenini yalnız Sayın
RTE’nin kişisel yol haritası gereği ulaşmak istediği mevki, makam veya rütbe için siyasi kritik bir ödün gibi de düşünmemek gerekir.
Talimat,
“Bu işi şimdilik bitirin” direktifi Atlantik ötesinden, ABD’den gelmiştir.
ABD’nin GOP ya da BOP planı öngörüldüğü şekilde yürümemiştir. Para, silah, propaganda, adam ayarlama, ayartma yoluyla estirilmeye çalışılan
“Arap Baharı”, iç çatışmalara dönüşmüş, belirsizlik artmış, Sünni-Şii çatışması planlanırken Arap-Kürt çatışması olasılığı belirmiştir. Böyle bir ortamda Musul ve Kerkük’ü de kapsayan bir Kürt devleti projesi uygulamaya konulamamış, ertelenmiştir. Günümüzde Kuzey Irak Kürtlerinin bir hamiye ihtiyacı vardır. Böyle bir ortamda Kürt terörü ile Türkiye kamuoyunun tahrikinden kaçınmak gerekir. Oynanan oyun budur. Halkımızın oynanan oyunun farkına varmaması için sürece ya da suça yeni ortakların katılması istenmektedir. İnsani duygular çerçevesinde CHP ve MHP’ye bazı STÖ’lere yapılan çağrıdaki artniyeti suça davet gibi görmek gerekir.
Terör başladığı zaman, Türkiye Güneydoğu’da ve Kuzey Kıbrıs’ta ödün veremez. Ödün verirse, sonunun ne olacağını kimse öngöremez diye yazmıştım. Bugün de aynı noktadayım, aynı kaygıları taşıyorum.

Sayın
Sıtkı Ergüney, mektubunuza geç ve özel olarak değil de bir köşe yazısı ile yanıt vermeye çalıştığım için özür dilerim. Terör konusundaki görüşlerin paylaşılması, örtüşmesi umut veriyor. Saygılarımla.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları