Perihan Ergun

Düzmece CD’ler Şaşırtmadı

05 Aralık 2013 Perşembe

İktidara karşıt olan bilim insanlarımızı, gazetecileri, yazarları, TSK’nin canlarını feda edercesine doğuda terörle mücadele vererek ödül alan komutanlarını, özellikle de Deniz Kuvvetleri’ndeki amirallerin tümünü altı yılı aşan süredir Ergenekon, Balyoz ve başka uydurma isimli davalarla başta Silivri, Hasdal ve Mamak olmak üzere zindanlarında tutuyorlar. Ancak tam donanımlı hastanelerde bakımla yaşatılabilecek olan Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’nun adeta ölümünü beklercesine haksızca verilen mahkûmiyetini zindanda sürdürüyorlar. Bu durumların, düzmece CD’lerdeki iftiralarla Baransu’nun yazıya döktüğü bavul dolusu suçlamaları değerlendiren savcı Öz’ün marifetleri olduğu toplumca bilindiği halde, hak ve hukuk yok edilerek kurulan özel mahkemece başta müebbet olmak üzere uzun yıllarla cezalandırıldıklarını izleyerek gördük. Gene de az da olsa Yargıtay’ın gerçekleri görebileceği umudu taşınıyor. İşte bu vicdanları titreten davalarda düzmece CD’leri tanıdığımız için şaşırmadık. Yaradan’ın adaletine sığındık.

***

Son günlerde Sayın R. T. Erdoğan’la F. Gülen cemaati arasındaki sürtüşme sonundaki kavganın manşetlere taşınışını izlerken başa dönüyoruz.. AKP iktidara gelmeden ve geldikten sonra gücünü sürdürebilmek için dini inançları siyasette kullanırken F. Gülen cemaatinden desteği de öngörmüştü. Öyle ki, Milli Güvenlik Kurulu’nun belgelendirmeleriyle 2000’lerin başında çağdaş cumhuriyet yönetimine karşı, başta laikliği yadsıyarak irticai yönetim çalışmaları yürüttüğü F.Gülen için açılan davalardaki suçları AKP iktidar olur olmaz beraatla sonuçlandırma çabalarına girişti. Cezalandırma hükmünü veren mahkemece Yargıtay’a terör suçuyla gönderilen davayı, hükümet olarak müdahaleyle terör yasalarında değişiklik yaparak Gülen’in fikirlerinin, şiddet içeren terörle ilgisi olmadığını kanıtlayarak oradan da beraatını sağladı.

***

Basına yansıyanlara bakıldığında bu arka çıkma tüm açıklığıyla görülebiliyor. Örneğin;
Başbakan’ın yardımcılarından Bülent Arınç, “10 yılda MGK’de kabul edilen hiçbir şey hayata geçmedi”, Bekir Bozdağ, “İrticayı MGK gündeminden biz çıkardık”, gene Başbakan’ın başdanışmanı, “2004’teki MGK kararı hükümet tarafından yok hükmünde kabul edildi”, bir danışmanı da “Gülen’in beraatını Başbakan sağladı” diyerek dayanışmayı kanıtladı.. Ayrıca Gülen cemaatine yapılan maddi yardımlarla başta Türkiye olmak üzere Asya, Avrupa ve hatta ABD’de okullar, dershaneler açmasında kendisine AKP iktidarınca her türlü yardımın sağlandığı herkesçe bilinmekte. Bu nedenlerle cemaatle kavgaya varan sürtüşmeler epeyce şaşırtıcı oldu. Öyleki, vatanı terk ederek Pensilvanya’da derebeyi gibi yaşadığı çiftliğinden Sayın Başbakan’a küfür niteliğindeki sözleri savurmaya bile cüret edebildi.
İşte bu nedenlerle Sayın Erdoğan da 30 Mart 2014’te yapılacak yerel yönetim seçimlerinde puan kaybedebileceği telaşıyla çoğunluğu cemaatin elinde olan dershanelerin kapatılmasına kalkıştıysa da bunun hemen olamayacağı, Arınç’ın açıklamasına göre, ancak 2015’in Eylülü’nde uygulanabileceği öğrenildi.

***

Dershanelere neden gereksinim duyulduğu düşünüldüğünde bunun Milli Eğitim’in, öğretim ve eğitimdeki eksikliklerinin sonucu olduğu bilinmekte. Öğrenimlerini öğretmen olmak amacıyla yapmış olan yüzlerce gencimiz atama beklerken sınıfları onların yerine ehliyetsiz kişilere bırakarak çocuklarımız gerçek eğitimden yoksun bırakılıyor. İşte bu nedenlerle de orta ve yükseköğrenime geçebilmeleri için ek öğretime gereksinim duyulduğundan, aileleri ödemede zor duruma sokan özel dershanelere gitmek zorunda kalıyorlar. Bu konuda devlete düşen en büyük sorumluluk eğitim ve öğretimi güçlendirmektir.
Bunlara karşın ME Bakanı Sayın Nabi Avcı, “Atama bekleyen gerçek öğretmenleri kadroya alamayışımızın nedeni ödenek eksikliğindendir. Bütçeyi güçlendirebilmemiz için vergileri yükseltmemiz gerekmektedir” diyerek yükün gene geçim sıkıntıları içindeki halkın sırtına bindirilmesini önermekte. İktidarın görmezden geldiği toplumun bu durumu, ana babaların evlatları için çektikleri zorluklar, görünen köyken buna karşın bir Milli Eğitim bakanının bu önerisi görünmez köy olmuyor mu? Devletin en büyük övüncü, Milli Eğitim’e yaptığı hizmetler olmalıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Torbadan Öcü Çıktı 18 Eylül 2014

Günün Köşe Yazıları