Şahin Aybek

Bozuk eğitim ve Türkiye

13 Ocak 2023 Cuma

Prof. Dr. Mustafa Akaydın ile son yıllarda eğitimde yapılan en büyük yanlışlıkları ve çözüm önerilerini konuştuk.

“Genel olarak Finlandiya eğitimde en başarılı ülke olarak kabul edilmektedir. Finlandiya’ da günlük eğitim 4 saat olup, teneffüs süreleri 15 dakikadır. İlköğretimde sınav yoktur. Öz değerlendirme vardır. En büyük yanlışlık eğitim içeriğinin müfredata yapılan değişiklilerle tahrip edilmesidir. Atatürk ve devrimleri büyük ölçüde müfredattan çıkarılmış, evrim teorisi yok sayılmıştır. Anayasada zorunluluk olmasına rağmen laiklik ilkesi artan şekilde yok sayılmaktadır.”

Hocam sizce eğitim nedir, niçin yapılır?

Eğitim, insan davranışlarında olumlu değişiklik yapmak için yapılan uzun erimli bir süreçtir. Eğitim çıktısı, özgüveni olan, girişimci, iletişim ve bilgi teknolojileri becerisi olan, öğrenmeyi öğrenmiş, toplumsal sorumluluk alabilen, demokrat ve barışçı bireylerdir.

Aynı zamanda eğitimin toplumsal olduğu kadar ekonomik ve siyasal boyutları da vardır. Eğitimi endoktrinasyon olarak tanımlayan eğitimciler de vardır. Bu boyutta değerlendirildiğinde Cumhuriyetimizin hedefi Atatürkçü ve laik bireyler yetiştirmekti, ancak bu düşünce son 20 yıl içinde terkedilmiştir.

Eğitimin süreçleri nelerdir?

Eğitim doğumdan itibaren başlar, ölene kadar sürer. Aile içi eğitim, okul öncesi eğitim, örgün eğitim, yüksek öğretim, sürekli eğitim, açık öğretim türü süreçler tanımlanmıştır. Bugün en önemli süreç okul öncesi eğitim olarak kabul edilmektedir.

Neden okul öncesi eğitim, Türkiye’ de okul öncesi eğitimin durumu nedir?

Okul öncesi eğitim, 3-6 yaş arası verilen eğitimdir. Çocukların 18 yaşına kadar ki okul başarısının %33’ ü 0-6 yaş arası kazanımlara bağlanmaktadır. 17 yaşına kadar ki zihinsel gelişimin %50’ si ilk 4 yılda zekanın %30’ su ise 8 yaşına kadar elde edilmektedir. Okul öncesi eğitimde okul başına batı Avrupa ülkelerinde % 100’ e ulaşmıştır ve öğrenci başına yılda 8.000 USD’ nin üstüne harcama yapılmaktadır. Türkiye’de ise son yıllarda yapılan alımlarla %40 civarında okullaşma ve 2.000 USD’ nin biraz üzerinde yıllık harcama boyutuna ulaşılmıştır.

Eğitim ile ekonomik kalkınma ilişkisi var mıdır?

19. Yüzyıl ekonomistleri toplum kalkınmasında parasal sermaye kadar önemli olarak beşeri sermaye kavramı ortaya almışlardır. Beşeri sermayede de ancak eğitimle kazanılmaktadır.

Kalkınmış ülkelerde eğitim düzeyi arttıkça kişinin gelir düzeyi de artmaktadır.

Türkiye’de ise bu durum gözlenmektedir. Bir araştırmaya göre kişi eğitimine harcanan 25.000 EURO para topluma 100.000 EURO katkı olarak dönmektedir. Türkiye’de yüksek öğrenim seviyesinde % 1’ lik artışın GSYH’ da %3’ lük bir artış yaptığı, lise öğrenim seviyesinde %1’lik artışın GSYH’ da %0.2 lik bir artış yaptığı hesaplanmıştır.

Bu konuda evrensel bir bilgi ise ARGE harcamalarında %1 kaynak artışının ihracatta %6 artış yaptığı şeklindedir. Türkiye’de  GSYH’ da ARGE payı %1 düzeyinde olup, gelişmiş ülkelerde ise bu %3 düzeyindedir. Türkiye’de GSYH’ da eğitimin payı %4.3 iken İskandinav ülkelerinde bu %6-8 arasındadır.

Dünya ülkelerinde eğitim kalitesini ölçen sistemler var mıdır, sonuçlar nasıldır?

Vardır. En ünlüsü PİSA sistemi olup, 2000 yılından beri uygulanmaktadır. Türkiye sisteme 2003 yılında girmiş olup, her üç yılda bir 15 yaş grubu öğrencilere uygulanan bir sınav sonucunda öğrencilerin a) Matematik becerileri b) Fen bilimleri becerileri c) Okuduğunu anlama becerileri test edilmektedir. Türkiye bu değerlendirmede 79 ülke arasında 40. Ve 43. lük bandında yer almaktadır. Ülke puanı ortalamanın gerisinde olup, birinci Çin, sonra sırayla Singapur, Estonya, Japonya, Güney Kore, Kanada ve Finlandiya gelmektedir.

Genel olarak Finlandiya eğitimde en başarılı ülke olarak kabul edilmektedir. Finlandiya’ da günlük eğitim 4 saat olup, teneffüs süreleri 15 dakikadır. İlköğretimde sınav yoktur. Öz değerlendirme vardır.

Eğitimin finansmanı nasıl olmaktadır?

Genel bir kabule göre eğitim yarı kamusal bir hizmettir. Yani çıktı olarak hem toplumsal hem de kişisel getirisi vardır. Bunun anlamı kamusal harcama yapıldığı gibi kişisel harcama da yapılabilir. Ancak bütün dünyada kabul edilen zorunlu eğitimin devlet tarafından ücretsiz olarak verilmesi gerektiğidir.

Eğitime 2022 verileriyle toplumsal katkı OECD ülkelerinde yıllık 12.000USD, Türkiye’de ise 5.743USD’ dir. 36 ülke arasında Türkiye 34.sırada yer almaktadır. Ayrıca Türkiye OECD ülkeleri arasında hane halkı harcamasının eğitimde payının en yüksek olduğu ülke konumunda olup, OECD ortalamasının iki katıdır.

Yükseköğretimde ise kişi başı harcama yıllık OECD’ de 17.600USD, ABD’ de 35.100 USD, Türkiye’de ise 12.900USD.

Türkiye’ de eğitime ayrılan payda da ciddi düşüşler var. Bütçeden %17 pay alan eğitimde bu oran şimdilerde %10’ lara düşmüş durumda. Yatırım bütçeleri yok ise yok denecek kadar az. Kamu okullarının giderleri büyük ölçüde veliler ve okul aile birlikleri tarafından karşılanıyor. Okul müdürleri kantin gelirleri ve taşıma yapan kişilerden pay alarak giderlerini karşılıyor.

Öğretmen maaşları ne durumda?

Öğretmen maaşları kamuda 2022 Temmuz ayı itibariyle 10.000TL.civarında yani yoksulluk sınırının yaklaşık yarısı kadar. Vergi dilimi uygulaması nedeniyle yıl sonuna doğru düşüyor. Özel okullarda ise ortalama maaş 6.000-7.000TL. aralığında yani açlık sınırının da altında. Sözleşmeli veya ücretli öğretmenler de genellikle çok düşük ücretler ve çok yüksek ders saati baskısı ile karşı karşıya. Mesleğin zirvesine yaklaşmış öğretmen ise başlangıç maaşından %9 fazlaya ulaşabiliyor. Lüksemburg ve İsviçre gibi ülkelerde öğretmen maaşları başlangıçta 70-80 bin USD/ yıl bandında. Kıdemli öğretmen ise 120.000USD/ yıl maaşa ulaşabiliyor.

Rivayet odur ki 1923 yılında Atatürk’ e milletvekili maaşı ne olmalı diye sorulduğunda Atatürk , “öğretmenlerden fazla almasınlar” diye yanıtlıyor. Diğer taraftan 600.000 öğretmen de atama bekliyor. Öğretmen açığı 130.000 civarında olduğu halde bu sayı bile atama yapılmıyor.

Son yıllarda eğitimde yapılan en büyük yanlışlıklar neler?

En büyük yanlışlık eğitim içeriğinin müfredata yapılan değişiklilerle tahrip edilmesidir. Atatürk ve devrimleri büyük ölçüde müfredattan çıkarılmış, evrim teorisi yok sayılmıştır. Anayasada zorunluluk olmasına rağmen laiklik ilkesi artan şekilde yok sayılmaktadır. Bu konudaki akıl hocalığı ise eğitim birsen aracılığı ile yapılmaktadır. Artık eskiden olduğu gibi geniş kapsamlı milli eğitim şuraları yapılmaktadır. 4+4+4 sistemi ile imam hatip ortaokulları devreye sokulmuştur. İmam hatiplik öğretimi esasen mesleki bir eğitim olup, verilecekse lise düzeyinde ve yeteri kadar öğrenci için verilmelidir. Ancak halen 660.000 üzerinde öğrenci sayısı olup, adeta veliler çocuklarını imam hatip liselerine kayıtta zorlanmaktadır. Amaç, imam hatip kökenli avukat, savcı, yargıç, doktor, öğretmen yetiştirmektedir. Bu da yargının laik yapısını bozmaya yöneliktir. İHL’ lerine bütçeden ayrılan pay ise diğer liselerin payının yaklaşık iki katıdır.

Bu yeni sistem ile okullaşma oranının artırılacağı iddia edilse de halen 1.200.000 çocuğun akıbeti bilinmemekte 2.100.000 çocuk ise kayıtlı olup okula devam etmemektedir. Eğitimin kalitesi çok düştüğü için diplomalı olsa bile işsiz sayısı dünyanın en kötüsü durumuna ülkemizi düşürmüştür.

18-24 yaş arasında olup da ne eğitimde ne istihdamda olmayan nüfus %32.2 olup, OECD ortalaması % 16 düzeyindedir. İkili öğretime ve birleştirilmiş sınıflara son verileceği vaad edilse de yıllardır bu konuda olumlu hiçbir adım atılmamıştır. 20 yılda yedi  milli eğitim bakanı atanmış, eğitim sistemi ve özellikle sınav sistemi ve özellikle sınav sistemleri (LGS, ÜDS gibi) yazboz tahtasına dönmüştür.

Eğitimin ortalama %9’ u özel okullarda verilirken kamu okulu öğrencileri özel dershane ve öğretmenlere ciddi ödemeler yapmaktadırlar ama bu giderin bilançosu bilinmemektedir.

Üniversiteye giriş sınavı nasıl olmalıdır?

Üniversiteye talep çok olduğu için mutlaka bir sınav yapılmalıdır. Bu sınavda sadece temel yeterlilik ölçülmelidir. Zeka testi niteliğinde matematiksel ve geometrik becerisi ölçülmeli, ayrıca okuduğunu anlama becerileri ölçülmelidir. Bunun dışında alan yeterliliği ölçmeye gerek yoktur. Gerekli yeterliliği elde etmek için de yoksul öğrencilerin özel ödeme yapma gereksinimi azalacak, kitaplardan gerekli beceri elde edilebilmektedir.

Kısaca çözüm önerileri ne olmalıdır?

-        Eğitim bütçesi hızla iki katına çıkarılmalıdır.

-        ARGE bütçesi GSYH’ nin ilk aşamasında %2’sine %3’ ne çıkarılmalıdır.

-        Öğretmen maaşları ortalama en az milletvekili maaşının yarısına yükseltilmelidir.

-        Eğitimin içeriği olarak:

a) Öğrenciye kendini ifade şansı tanımak

b) Öğrenciye, öğrenmeyi öğrenme ve öğrenmeden zevk alma bilinci verilmeli

c) Öğrencide  merak duygusu geliştirilmeli

d)Öğrencinin özgüveni artırılacak yöntemler, liderlik ruhu, grup çalışması becerileri verilmelidir.

-        Sonbir yıldır gündemde olan çocuk yoksulluğu (7,5 milyon nüfus) ve okula aç giden çocuk (1,5 milyon ifade edilmekte) sorunlarına ivedilikle çözüm getirilmeli. Öğrencilere okullarda bir öğün yemek ücretsiz verilmelidir.

-        Mesleki ortaokul olan imam hatip ortaokulları kapatılmalı, İHL öğrenci sayısı din adamı ihtiyaca göre indirilmelidir.

-        Eğitim fakültelerinde kaliteli yükseltilip, öğrenci sayısı düşürülmelidir. Öğretmenlere yüksek lisans teşviki sağlanmalıdır.

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları