Hayvancılık çökerse Türkiye çöker

30 Aralık 2022 Cuma

1980’de Türkiye’de 17 milyon büyükbaş (sığır ve manda), 68 milyon küçükbaş (koyun ve keçi) hayvan vardı ve Türkiye’nin nüfusu 44 milyondu. Her 2.5 kişiye bir büyükbaş hayvan düşerken kişi başına 1.5 küçükbaş düşmekteydi. Demek ki ortalama bir hesapla her yurttaşa 60 kilosu büyükbaş, 30 kilosu küçükbaş eti olmak üzere 90 kilo kırmızı et sağlayacak canlı hayvan stoku mevcuttu. 

2022’de Türkiye’de 18 milyon büyükbaş, 58 milyon küçükbaş hayvan var ve yurttaşlar olarak nüfusumuz 85 milyon ama 6 milyon da mülteci besliyoruz, dolayısıyla Türkiye’nin nüfusu 91 milyon. Bu durumda her beş kişiye bir büyükbaş hayvan düşerken kişi başına 0.6 küçükbaş düşmekte. Demek ki bugün ülkede kişi başına 29 kilosu büyükbaş, 12 kilosu küçükbaş eti olmak üzere 41 kilo kırmızı et sağlayacak canlı hayvan stoku mevcut. 

42 yılda ülkenin kişi başına kırmızı et stokunu 90 kilodan 41 kiloya indirmişiz, yani yüzde 54 azaltmışız. Ondan sonra... Çağ atlayan Türkiye, dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olan Türkiye, bölgesel süper güç olan Türkiye, Almanya’nın bile kıskandığı Türkiye! Kırmızı et, peynir, yoğurt ve tereyağı yiyemeyen nesiller geri zekâlı ve bedenen zayıf olur. Sen halkına et yediremedikten sonra istediğin kadar İHA-SİHA veya uçak gemisi yap, istersen 50 ülkeye askeri üs kur. 20 sene sonra o gemilere bindirecek, o üslere gönderecek fizikte asker, o araçlara kumanda edecek zekâda subay bulamayacaksın.

Zaten küresel gücün “Küresel ısınmaya sebep oluyor” yalanıyla hayvancılık ve et düşmanlığı yapmasının, kapısında beslediği aktör, şarkıcı tayfasına veganlık propagandası yaptırmasının sebebi bu: Sağlıksız nesiller üreterek onları erkenden tahtalı köye göndermek, böylece dünya nüfusunu azaltmak. (Bu arada ABD’de ve İngiltere’de yapılan araştırmalar veganım diyenlerin önemli bölümünün gizlice et yediğini ortaya çıkardı.) Diğer yöntemi de çocuklara yönelik çizgi filmlerde bile LGBTQ (Yazı yayımlanana kadar buna yeni bir harf eklenmez inşallah) propagandası yaptırmak. Eşcinsellik ne kadar normalleşir ve yayılırsa nüfusun o kadar az artacağı ortada.

Türkiye’nin diyabetli oranında yüzde 16 ile dünyada başa güreştiğini biliyor musunuz? Komşu ülkelerden Yunanistan’da ve Bulgaristan’da diyabetli oranı yüzde 10’un altında. Obezite şampiyonu ve sağlıksız beslenmenin anavatanı olarak bildiğimiz ABD’de bile diyabetli oranı yüzde 13.6. Acaba çocukluktan itibaren yeteri kadar et ve süt ürünü tüketmeyip işlenmiş karbonhidrat ağırlıklı beslenmekle diyabet arasında bir ilişki olabilir mi?

Türkiye’nin yüzde 32’lik obezite oranıyla dünyada ilk 7’ye girdiğini biliyor musunuz? Obezite oranı Yunanistan ve Bulgaristan’da yüzde 25, Romanya ve Makedonya’da yüzde 22, Azerbaycan’da yüzde 20. 20 yıl sonra askere alacak genç bulamayacaksınız derken abartmıyorum.

1950’lerde ABD tıbbı doymuş yağların kalp-damar hastalıklarına yol açtığı iddiasını ortaya attı. ABD’nin her alandaki üstünlüğü sayesinde kısa sürede bu iddia bütün dünyaya yayıldı, doktorlar insanlara yumurtayı, kırmızı eti ve süt ürünlerini tüketmenin kalp hastalığına yol açtığını anlatmaya başladılar. 1992’de ABD Tarım Bakanlığı sağlıklı beslenmeyi anlatan meşhur Gıda Piramidi şemasını yayımladı. Buna göre bir insanın aldığı günlük kalorinin yüzde 55 ila 75’i karbonhidratlardan, buna karşılık en fazla yüzde 10’u doymuş yağlardan gelmeliydi. Bu da hayvansal gıdaları çok az tüketin demenin başka bir yoluydu. Arkasından yine ABD’de kırmızı et yemenin kansere yol açtığı iddiası ortaya atıldı. 

Bugün bu iddiaların hepsinin gerçekdışı olduğunu ortaya koyan binlerce bilimsel araştırma var. Hayvansal gıdalar hem sağlıklı yaşamak için gerekli hem de bunları tüketmediğiniz zaman doymak için un, şeker ve tohum yağlarını tüketmek zorundasınız. Bunlar da metabolik hastalıklara ve obeziteye yol açıyor.

Demek ki hayvancılık konusunda önümüzde iki görev var: Hayvancılığın çöküşüne yol açan IMF-Dünya Bankası patentli neoliberal politikalardan vazgeçmek ve hayvansal gıdaları yasaklamak isteyen Jeremy Rifkin benzeri küresel sermaye sözcüsü şarlatanları Türkiye sınırlarından içeri sokmamak, bunların yalan propagandasını bilimsel gerçeklerle ezmek.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları