Bataklığa ÇekmeTamtamları...

05 Temmuz 2011 Salı
\n\n\n

Siyaset Meclis yemini kaosuna, sokaktaki seçmen futbol, şike depremine takılıp kalmışken, Davutoğlunun Bingazi çıkarması satır arası haber olarak kaldı.. Dünyayı daha etkin yönetebilmek, terörle kaynağında savaşmak gerekçeleri ile Afganistan, Irak, Pakistan bataklıklarında saplanıp kalan, çıkabilmek için akla karayı seçen, alternatif stratejiler üzerine strateji üreten ABD, NATO güçlerinin, bütün İslam dünyasındaki çatışmaların içine Türkiyeyi çekme, öne geçirme atakları.. bizim için giderek daha vahim bir tehdit boyutu kazanıyor.

\n

Irak işgalini, Ortadoğu petrollerini paylaşma, savaş ganimetleri olarak düşlemiş ülkeler, durumun vahametini sezip ilk fırsatta kaçmanın yollarını bulmuşlardı. İspanya, İngilterenin işgal suç ortaklığı, bataklıktan sıyrılma öyküleri kendi siyasal, toplumsal hesaplaşmalarına kalsın. Başroldeki ABD Bushu götürüp, Obamayı getirmenin siyasi manevrasında yaptığı çekilme planlarından ödün vermemeye bakıyor.. Kimi zorunlu gecikmeler bir yana, adı geçen ülkelerin içindeki iç savaş içeriği kazanmış mezhepler, cemaatler, ırklar, aşiretler çatışmalarına, şiddeti hiç düşmeyen terör eylemleri görüntüsündeki ölümlü şiddete aldırmaksızın, bu ülkelerdeki denetim gücünü yitirmemek üzere yoğun güvenlikli askeri üsler bırakarak, askeri gücünü çekme planını uyguluyor. Ya AKP Irak işgaline karşı çıkan Ecevit koalisyon hükümetinin yıkılışı sürecinde güvence sözünü vererek, kuruluş iktidara geliş sürecinden borçlu olduğu 1. tezkereyi Meclisimizden çıkarabilmiş olsaydı? Komşu İslam ülkesi olarak Irakta akan milyonun üstünde insankanı, katlayan sayıda yaralanma, ağır savaş bedellerinden sorumlu tutuluyor olsaydık. Biz o bataklıktan diğerleri gibi kolaylıkla çıkabilir miydik? Irakı işgal sürecinde Güneydoğu topraklarına yerleşmiş on binlerle ABD askeri, yeni üsleri de unutmadan bölgede programlanmış, oluşturulmuş fiili sonuçların, karabasanın düşüncesi bile tüyler ürpetici değil mi?

\n

Türkiyeyi NATO güçleri çerçevesinde Afganistanda, Pakistanda doğrudan terörle savaşın, çatışmanın içine sokmanın önerisi az mı yapıldı? İktidarlarımız, TSK istenen kararlar doğrultusunda zorlandılar. Kuzey Irakta askerimizin başına geçirilen çuvalın açıklaması bu direnişimiz, bataklığa saplanmama duruşumuz değil miydi? Ne zamandır biz seçimler, iç siyaset gündeminde boğuşurken, ABD, AB ülkelerinin öngörmediklerini itiraf ettikleri, Arap Baharları ekseninde, İslam dünyasının içindeki ülkeleri çok geniş bir biçimde kapsayan patlamalar, sokak başkaldırıları üzerine geliştirilen siyasetlerin, bize yönelik hesapların ne kadarı ile ayrımındayız? Ne ölçülerde aymazlıktayız?

\n

Türkiye için giderek daha yaygın kullanılmaya başlanan İslam demokrasisi, İslam dünyasına rol model oluşturma, Yeni Osmanlı.. Batının giderek güçlenen stratejik ortağı kavramları ile Batılı düşünce kuruluşları, siyasi kurumları neleri kotarmak istiyorlar? Türkiyeye dönük ekonomik, siyasi kararlarda en yetkin ağızların, saklı kalmak koşulu ileverdikleri bilgilendirmelerde maksatlarını çok daha çıplak ifade ederlerken, İslam dünyasının lideri olmamızı tavsiye ederlerken, iç savaş batağına düşmüş, çok çaresiz İslam ülkelerinde etkin rol almamıza ilişkin, birbirinden parlak(!) önerilere ne demeli? ABDnin dünyaya, 2. Dünya Savaşı sonunda Marshall yardımları ile etkin elini uzatabildiği de anımsatılarak, eski Osmanlı toprakları üzerindeki İslam dünyasının her tür yardımla içine alınması önerilerinin anlamı ne?

\n

Biz Başbakan Erdoğanın önce çok sert bir çıkışla NATO’nun Libyada işi ne, iç işlerine karışmasın..deyip, sonra NATO şemsiyesinde Libya müdahalesine doğrudan askeri güç verdiğine, İncirlikin merkez üs olduğuna tanıklık ettik. Davutoğlunun 300 milyon dolarlık mali destek paketi ile Bingazi çıkarması, Libya muhalefetinin ortasında meydan söylemi bizim için bir oldubitti mi? Çünkü meydan konuşmasının önceden programlanmadığı, Türkiyenin arabuluculuk yapma isteminden vazgeçmediği gibi bir açıklama da geldi.

\n

Zayıf bellekli bir toplum olarak İrana yönelik füze kalkanları projesine önce sert karşı duran Başbakanın çıkışından sonra, istenen, dayatılan NATO projesini kabul ettiğimizi, anlamını düşünmek zahmetine bile katlanmadan çoktan unuttuk gittik bile. Her gün bir yeni boyutu ile gündemimize dayatılan en uzun sınırlı komşumuz Suriyeye yönelik oldubittilerin neresindeyiz? İktidarı elinden alınmak istenen Suriye hükümeti, Esadla tek devletmişiz gibi yapılan ortak kabine toplantısı üzerinden yıl geçti mi? Gümrükleri, vizeleri kaldırmışken, sınır boyu beyaz dizili, BM çadırları gerçeği ile yüz yüzeyiz. Dışardan, içerden Suriyeye girelim diye çalan savaş tamtamları. İranın en güçlü mezhep iktidarı müttefikinin karşısında durursak, kendimizi İranla savaşın içinde bulacağımızın senaryoları.

\n

Dün kişiye özel yasa ile CHP desteğinde Başbakanlıka gelen Erdoğanın, bugün seçilmiş milletvekillerinin Meclise gelmelerine sırt çeviren, çatışmacı siyaseti nerelere oturuyor?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘5N1K’ 26 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları