Daha önceleri nerelerdeydiniz?

12 Mayıs 2015 Salı

Televizyon kanalından arayıp Evren’in ölümü ile ilgili görüş almak istediklerini söylediklerinde, dönem tanıklıklarına ilişkin çağrılara hiç ret cevabı verme alışkanlığım olmadığı halde, tepkili ölümün hemen ardından kötü konuşmak istemediğmi söyledim. Geleneğe, inanca saygılı olarak helallik isteme hakkına saygılı olmanın ötesinde bir tepkinin, 12 Eylül ile yüzleşmenin kötü bir senaryo ile ucuz tiyatro oyununa çevrilmiş olmasının, Evren’in ölümü üzerinden de ucuz kullanımlara açık olacağını öngörmenin içgüdüsü sayabilirsiniz...Öncelikle İktidarlarının, darbeler, hele de insan hakları suçları, toplumsal örgütlülük, birikimlerini, ülkenin iç dinamikleri ile gelişme sürecini yıkma boyutu en ağırı olanı, 12 Eylül ile ilgili hesaplaşması, kendi sivil diktatoryal rejim değişikliği yürüyüşlerinde önlerini açma hesapları içinde kullanılmıştı. Propogandası çok, 12 Eylül’ün yol açtığı yaralarla gerçekten hesaplaşma içeriği bonboştu. Yargılamanın, 12 Eylül’ün bu toplumda açtığı yaralar, insan hakları dramları ile yüzleşmesiyle, uzaktan yakından bir ilişkisi olmadığından, siyasal İslam kimlikli sivil, otoriter rejim değişikliğinin önünü açabildiği oranda, vitrinde kullanılması gibi bir sonuç kaçınılmazdı...

Yargıda gizlenenler
ABD onaylı, TSK’nin emir komuta zincirinin kullanıldığı 12 Eylül darbesinin, Türkiye’nin toplumsal birikimleri ile kazandığı, sol siyaset, sendikal, meslek örgütleri, sivil toplum örgütlenme dinamikleriyle.. insan hakları, demokrasi, sendikal haklar, sosyal devlet, çağdaş uygarlığa doğru yürüyüşünün kırılması projesi gerçeği, gerek toplumsal, gerekse hukuksal yargılamanın gündeminden uzak tutulacaktı. Hani şu Evren’in ölümü üzerine sayılan acı sonuçları ile, 650 bin kişinin gözaltına alınması, 1 milyon 683 bin kişinin fişlenmesi, 210 bin davanın açılması, 6 bin 353 kişi için idam istenmesi, 171 kişinin işkencede, 299 kişinin cezaevinde, 14 kişinin açlık grevlerinde ölmeleri... İdam kararı verilen 517 kişiden 50’sinin infaz edilmesi.. verileri var ya...

***

Türkiye’nin uygarlık yolunda yürümesi yerine, AB aday üyeliğinde arka bahçeye çekilmesi, Ortadoğu, İslam dünyasına yönelik hesaplarda, ılımlı İslam ya da yeni Osmanlıcılık markalarıyla rol model oluşturması.. hesaplarında, seçimle gelen çoğunluk sivil iktidarlar sağliberal kimlikli olsalar da istenen sonuç alınamıyordu. Çok açık, sorgulamasız darbenin yaşandığı yıl gündeme gelen 24 Ocak liberal ekonomik kararlarının sol siyaset, sendikal, meslek, demokratik örgütlenmelerin direngenliğinde uygulanması söz konusu olamamıştı. Yukardaki acımasız insan hakları katledilmesi vahşi darbe icraatlarıyla 12 Eylül soltoplumsal direngenliği, örgütlülüğü katlederken, ırk ve özellikle din üzerinden örgütlenmelerin güçlenmeleri, keskinleşmelerin önünü açtı... Ağır insan hakları ihlalleriyle, PKK terör örgütünün yaratılmasından doğrudan sorumlu olduğu kadar, özel uzlaşma eğitime ilişkin destek kararları, korumalarıyla, ılımlı siyasal İslami örgütlemeleri, cemaatleri, dahası aşiretleri.. sol örgütlülüklerin yerine palazlandırmada etkili rol oynadı.

Ucuz kahramanlar
12 Eylül’e yürünen yolda bugünün penceresinden bakılınca en etkin provokasyon eylemi kanlı 1Mayıs 1977 değil mi? 12 Eylül’ün önünü açan sağsol çatışmaları gerekçelendirmelerinde, dönemin iktidarları başta hangi, toplumsal kurum, örgütlenme üzerine düşeni yaptı? Saklanamayan; polis, dönemin derin devleti, doğrusu İktidarları sorumluluğunda, içdış gizli örgütlerinin cirit attıkları provokasyonların ortalığa saçılan suç kanıtlarının, eylemlerinin hesabını sormayanlar, darbeden çıkış bekleyenler, destek verenler darbenin suç ortakları değiller mi? Bir tek benim gazetecilik tanıklıklarımdan, suç provokatörlüklerinin yüzlerce örneği çıkacağına göre, ülke çapında suç ortaklıklarının varın siz hesabını yapın... Evren’in başında olduğu askeri güce “dörtlü çete” diyen AB siyasi liderliğinin bile, “Cunta” tanımını yaptıkları yönetime, Cumhuriyet’in kuruluşundan 1980’e kadar yapılmış dış borç yardımının
7.5 katını üç yıl içinde cömertçe sunmaları ikiyüzlülük değil de ne?
Sözün özü, zamanında arazi olanların, bugün ortalıkta ucuz kahramanlıklarını hiç ama hiç sevmedim...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları