Hacıbektaş’ta Barış, Aydınlanma Buluşması

24 Haziran 2014 Salı

Suriye-Irak’tan IŞİD’in insanlık dışı kanlı katliam görüntülerini, bir tür cinnet, kana bulanmış gözlerinin korku salma aracı olarak dünyaya servis yapması, siyasal İslamcılığın, mezhepler çatışmasının İslam dünyasını yüzyıllar gerisinin karanlığına sürükleme savaşlarına inat.. Hafta sonu Hacıbektaş’ta, Aydınlanma bilgelerimiz, Sevgili Turhan Selçuk-İlhan Selçuk kardeşleri anma etkinlikleri, Anadolu aydınlanması ışığında, Cumhuriyet, laiklik, Atatürk devrimleri kazanımları ile çıkılan yolda, insanlık, mezhepler kardeşliği üzerinden gerçekleştirilen simgesel, aydınlanmacı buluşma, barışa giden yolda yürümek için ne kadar da ufuk açıcı, umut vericiydi..
Önce Turhan Selçuk; “Ağabeylik hakkı bende kalmalı” demiş olmalı.. Ergenekon yargılama sürecinin insan onuru, sağlığı ile oynayan uygulamaları bağlantılı ağır kalp krizi zincirleme sağlık sorunları nedeniyle ömrünün kalan 2 yıl 3 ayının tamamına yakınını hastanede ağır hasta olarak geçiren sevgili kardeşi İlhan Selçuk’u görebilmek uğruna reddettiği tekerlekli sandalyeye binmiş, hastanede ziyaret ettikten sonra da aramızdan ayrılmada 3.5 ay erken davranmıştı.. Cumhuriyet okurları acımızı paylaşmak üzere gazete bahçesinde toplanmış, televizyon kanallarından birinin canlı yayınında yöneltilen soru ile sevgili iki kardeş Aydınlanmacı bilgelerin ortak gömülecekleri yer olarak Hacıbektaş’ı seçtiklerini, Belediye Meclisi kararı ile yer ayırttıklarını öğrenmiştim. Acılı günde sevinçle gülümsediğimi, Aydınlanmacı bilge kimliklerine yaraşır çok bilinçli bir seçimle bize gömülecekleri yer seçimi ile de ders vermek istediklerini söylediğimi anımsıyorum..
Sıcağı sıcağına benim öngörebildiğimden çok daha anlamlı bir kararla, bu ülkenin barış isteyen, çağdaş, aydınlanmacı olmaya çabalayan insanlarına, milyonlarına, etkili son bir seslenişle, barış için hep beraber, mezhepler, dinler, ırklar, insanlığın kardeşliği üzerinden yürüyebilmenin tohumlarını, ülkemiz için çok da anlamlı bir noktada, toprağın üzerinde ektiklerini, yaşayarak her yıl daha da etkilenmiş olarak gözlemleyebiliyorum..
Birisinin çizgileriyle, diğerinin yazıları ve düşüncelerini aktardığı söyleşileri ile, aydınlanma bilgeliğinde, çizgi ve yazım ustalığında, besbelli aynı ailenin yarattığı ortamda, birbirlerini de etkileyerek vardırdıkları bilgelik katında, sevgi yolundan yürümek isteyenleri, kaçınılmaz çektikleri öylesine anlamlı bir buluşma noktası oluştu ki..

***

Hangi kimlikten, inançtan, mezhepten olursanız olun, Selçuk kardeşleri tanımış, sevmiş, çizdikleri, yazdıklarından, düşüncelerinden, savundukları değerlerden etkilenmişseniz.. Anma etkinliğine, mezarlarını ziyarete Hacıbektaş’a gideceksiniz.. Benim cuma akşamı gazetenin önünden kalkan otobüse bindiğim üzere.. Almanya’da çocuk yaşlarda işçiliğe başlamış, emekli olmuş kalabalık aileleri ile aynı değerlerle yaşama bakan üç yaşlı, ameliyatlı, zor yürüyen İstanbul’a tatile gelişlerinin tarihlerini çakıştırarak, arka arkaya iki gece boyu süren otobüs yolculuğuna seve seve katlanan güzel insanlarla her yıl buluşmanın sevincini yaşayacaksınız.. Yolcuların bir yarısı galiba Alevi inançlı, kendilerine, değerlerine hep sahip çıkmış Selçuk kardeşleri çok sevmiş ve onlar için kutsal bir yerde gömülmeyi seçmiş, düşünceleri, değerleriyle özdeşleştikleri iki kardeşe sevgi bağlarını anlatmak üzere çileli bir yolculuğa gönüllü olanlardan..
Diğer yarısı Alevilikle inanç yolları kesişmemiş, ancak kardeşliklerini, barış içinde birlikte yaşanabilirliği sevmiş, Selçuk kardeşlerin savundukları değerleri, insan kimlikleri ile de özümsemişlerden.. Bulundukları kentlerdeki anma etkinliklerini eksiklik sayarak, Hacıbektaş seçiminden dersler çıkarmak isteyenlerden.. Bir gün içine sığdırılacak çok anı, gözlem için öylesine istençliydiler ki.. Çoğu Hacıbektaş meydanına varır varmaz, mezar başı anma saatine kadar olan sınırlı zamanlarını harcamamak için, Müze, Hacıbektaş’ı ziyaret ile koşturmacalarını başlattılar.. Âşıklar Tepesi’ne saçılmış Anadolu aydınlanması, felsefesi, halk sanatı ürünleri ile tarihimizi yazmış felsefeci, ünlü sanatçıların her birinin heykelleri, taşlara kazılı sözleri önünde tartışıp, fotoğrafla, bu paylaşımlarını anılarına kazıdılar. Âşık Veysel, Yunus Emre, Mahzuni.. Osmanlı-Cumhuriyet yıllarından günümüze, sesleri kadar sözlerindeki felsefe, mesajlarla beynimize kazınmış âşıklardan ilk akla gelenler.. Çorakta büyük çaba ile bakılan, giderek büyüyen ağaçlarla oluşan, ormanlaşan tepenin içindeler.. Günübirlik tur aynı zamanda önyargılarla bakılmış, ezilmiş, horlanmış inancın içinden fışkıran sevgiye dayalı Tanrı inancının ilk öğretisi..
Anma etkinliklerinin sınırlı aktarımlarını meraklıları gazetemizin sayfalarından paylaşmışlardır diye umuyorum.. Beni en çok etkileyeni, ülkemiz sınırlarının kapılarına dayanmış çok kanlı İslam inancı üzerinden mezhepler savaşları çağlar gerisinin akıl almayan ilkellik, vahşet boyutları yaşanırken Anadolu’nun tam da ortasında oluşan bu barış, birlikte yaşam iradesi için kardeşlik yürüyüşünde, en içtenlikli irade oluşumu, kararlılık, aklın, bilimin, aydınlanmanın.. yolunda buluşma.. Sevgili İlhan Ağabey’in, Turhan Ağabey’e mezar yerlerini gösterirken çekilmiş fotoğraf karesindeki hınzır gülüşü her şeyi ne de güzel anlatıyor..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları