İnsanlıktan çıkışta dönemeç taşları...

05 Eylül 2015 Cumartesi

İnsanlıktan çıkışta dönemeç taşları doğru okunamadığından haklılık-haksızlıklar, doğrular-yanlışlar, insandan yana çabalar ile insanlık için büyük suç eylemleri birbirlerine karışıyor, kirli iktidar-medya-silahlı güç odaklarının dayatmalarında kitlelerin gerçeği algılayabilmeleri kolayca çarpıtılabiliyor... Yaşadığımız karabasan günlerinde de iç ve dış odaklı çarpıtmalar alabildiğinde belirleyici olabildiklerinden, akıl sağlığımızı koruyabilmemiz için kimi satır arası gerçekleri doğru okuyabilmek önem ve anlam kazanıyor...
Bodrum’dan özellikle bir küçük sevimli çocuğun ölü bedeninin uyur gibi sıcak karesi, dünyayı, insanlık vicdanını birazcık sızlattı.. Medya gücünü ortaya koyan, Körfez Savaşı’nın kirli yüzünün yansıması mazota bulaşmış kuş ölüsünün simge, çarpıcı etkisi gibi, dikkatleri savaştan, çaresizlikten kaçmaya çalışanların önlerine konulan aşılamaz duvarların dramını, kalabilmiş kadarı ile kamuoyu vicdanlarına taşıdı..
Şairin dediği gibi “O duvarlar, o duvarlarınız vız gelir bize vız...” İnsanca başkaldırının, günümüz vahşet dünyasında geçerliliği yok... Savaştan, ekonomik krizlerden kaçanlar için, insanca yaşam koşullarının geçerli olduğu ülkelere geçişe karşı örülü görülmez duvarların aşılmasının olanağı yok...

***

Medyaya egemen kılınan haberlerin algılaması ile sınırlı düşünme alışkanlıklarından sıyrılamazsak dünya güzeli bir sanatçının vitrin yüzü yapılması ile, sığınmacılar kamplarından insanca işler yapılmakta olduğuna inanmamız gibi, ölü çocuğumuzun fotoğraf karesinin de anlamlı bir şeylere, olumlu değişikliklere basamak olduğuna kolayca inanırız... İngiliz Başbakan’ın saatler içinde sığınmacı politikalarına ilişkin zorunlu değişiklik çıkışını ya da Kanada’nın vicdan yapıp aileden sağ kalanları çağırmasını gerçek vicdansızlaşması, siyaset değişikliği gibi algılarız... Satır aralarını okuyalım. Kanada ölenlerden sağ kalanları lütfedip çağırıyor. İngiltere birkaç binle sayılan sığınmacı kabul sayısını artırmayı diyelim ki iki katına çıkarıyor. Bazıları çok daha pişkin AB Meclis Başkanı’nın yanında basın toplantısı yapan Macaristan Başbakanı gibi, “Türkiye’den ayrılmasınlar, ölmesinler..” gibi ya da Almanya’dan gelen “Türkiye’ye daha çok destek para verelim, orada bakılsınlar” ile de sevinebilirler..

***

ABD’nin ilk Irak havadan operasyonundan hemen sonra, Fransa devlet başkanının çok ünlü bir yazar danışmanı, bizimle sonuç tezlerini paylaşıyordu... “Yeni dünya düzeninde artık zengin kuzey dünyası, güçlü ekonomili ülkeler arasında dünya savaşlarının benzerlerinin yaşanmayacağını” müjdeliyordu. Savaşlar, çoğunluk, giderek de büyüyen yoksul güney dünyasında, yoksullukta en altta kalmamak üzere, ırklar, dinler, alt kimlikler eksenli, çok acımasız, vahşet boyutlarında yaşanıyordu... Sorular üzerine bir de soğuk espri patlatmış, ABD’nin Irak’a ilk müdahalesinin savaşın içinden değil yukardan, havadan olduğunu anımsatmıştı... Sıra giderek büyüyen uçurumun acımasızlığına gelince, zengin kuzey dünyasının yoksul güney dünyasında yaşananlara tamamen seyirci kalmalarını, duvarlar örülmesini “vicdani sorunlar, arkasını dönememe...” boyutunda bırakmıştı..
AB’nin içinde Balkanlar dramında, aşılamayan duvarlara tepkisizliği hiç unutamadım.. Arnavutluk sahilinden İtalya’ya ulaşamayıp ölenlerin sayısını biliyor muyuz? Son yaşadıklarımızda kayıtlara yansımış, saklanamamış rakamlara göre, AB’ye varmak üzere yola çıkan 300 bin göçmen gidecekleri yerlere varabilmişken 2 bin 600’ü yaşamını kaybetmiş. İki katına kucak açılsa ne olacak? Davutoğlu’nun son açıklamasından: “Suriye’den bize gelmiş 1 milyon 700 bin kişi var. Resmi kayıtlarda 2 milyon aşılmış. Kıyılarımızdan kaçmaya çalışanları, kayıtsızları, Afrika’dan da gelenleri eklersek...”
Ya bataklıklardan çıkamayan milyonlar, milyarlar?
İki çocuğunu ve karısını ölümden kurtaramayan babanın cenazelerini Kobane’ye götürmesinde yatan gerçeği de unutmayın? Hani Kobane kurtarılmıştı? Yaşanabilir olsaydı çocuklarını kaçırarak, ölümüne kurtarmaya kalkar mıydı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları