Irk-Din Kuralsız Savaşları Kıskacı...

31 Mart 2015 Salı

Emperyalizm, tek kutuplu dünyanın insana aykırı, vahşi, kuralsız piyasalar sömürü düzenini pek sevdi... Siyasi gücü elinde tutan merkez ülkeler, çokuluslu tekellerin çıkarları adına, insan haklarının olmazsa olmaz ilkeleriyle oynamayı, özgürlük-ayrımcılık sınırlarının medyatik algılanmalarını çarpıtarak, milyarlarca dünyalıyı hızla yoksullaştıran, yoksunlaştıran, ırk-din her türden alt kimlik ayrımcılığının kışkırtıldığı iç-bölgesel savaşlar, parçalanmalar kaosu, bataklığında, sistemin acımasızlığı ile atbaşı hızlanan, devleşen krizlerinden, güç odaklarının en az zararla sıyrılmaları sağlandı... Dünya, insanlık, giderek daha çok dünyalıyı, ülkeyi ateş topunun içine alan, doğayı, insanlığı, dünyanın geleceğini tehdit eden bir kaosun, vahşet boyutları katlanan kuralsız savaşların kıskacında kaldı...
Türkiye, İktidarlarının, 13 yıllık icraatlarıyla, İslam dünyası, Ortadoğu’yu yöneten olma sevdasında; ülke, bölge, dış poltika değerlerimizi, Cumhuriyet kazanımlarını, evrensel ilkeleri yok sayarak, izlediği laikliğe de aykırı siyasal İslamcı, tek mezhep ağırlıklı taraf olma politikaları ile, komşularının tümü ve pek çok ülke ile çatışmacı konuma düşmekle kalmadı. Sınırlarımızı yalayan kanlı iç savaşlar bataklığının ateşinden, şimdiden en ağır bedelleri ödeyen ülke konumuna düştü...
ABD’nin Irak işgaline doğrudan destek verme sözü ile yıldızı parlayan AKP’nin iktidara gelişinin ilk yıllarında, dünyanın düzen çarklarının işleyişinde, savaşlar bataklığına bulaşmamış gelişmekte olan ülkeler için sistemin rüzgârlarının arkadan destekli esmesi söz konusuydu. Daha açık bir anlatımla ABD odaklı radikal İslam ağırlıklı terörle savaş; Afganistan, Irak işgalleri, emperyal düzenin öngörüleri ile ters gelişmeleri üretmişti...

***

Enerji yataklarının çokuluslu tekkellere teslim edilişi, işgal edilen ülkeler ve komşularında patlayan ırklar, mezhepler eksenli iç savaşlar, terör bataklığında paylaşılamayacağı varsayılan savaş ganimetlerinin getirisini hızla dibe çekmiş, kanlı petrolün öngörülemeyen yükselişi ile istenmeyen ülkelerin petrol zengini olmaları, dünya dengelerinin değişmesini getirmişti. AB’nin günümüzde de durdurulamayan güç kayıpları en hafifi, Rusya, İran, Çin, Şanghay güç ittifaklarının büyümesi, ABD’nin de dönem ekonomik krizinden pay almasını üretmişti. Uzatmadan, piyasalar düzeninde Türkiye içinde savaşlar, parçalanmalar dışında kalmış gelişmekte olan ülkelere piyasalar düzeninin kuralları içinde sıcak paradan anlamlı paylar akışı oldu. İktidarları bölge içindeki rolleriyle de bağlantılı kayırımcı piyasalar düzeni içindeki bu büyümeyi hovarda mirasçı gibi kalıcı yatırımlardan uzakta, kurnaz tüccar örneği, ayırımcı siyasal İslamcı, hukuksuz, kuralsız, sivil diktatoryal büyümesinin aracı olarak kullandı.
Üstüne emperyal çıkarlar adına kurnaz, dalkavukçu desteklerin tuzağında, kendini dev aynasında görerek, İslam dünyası, Ortadoğu liderliğinde, ayırımcı, mezhepçi politikaları ile, pot üstüne pot içerikli dış politika zikzakları çizdi... Arap baharlarının ABD odaklı ülkelerin zikzakları, tutarsızlıklarına ödettiği bedellerin çok daha ağırları Türkiye’nin payına düştü. Sonuçta Türkiye eksikli de olsa tek laik, demokratik Cumhuriyet olarak, İslam dünyasına yönelik ilkeli, tarafsız duruşları ile sevilmese de, bedel ödeyen ülke olmama, barış ilişkilerini sürdürebilme ayrıcalığını yitirdi. Türkiye’nin taraflı olarak İslam dünyasının iç savaşları, ırklar, mezhep çatışmalarına bulaşması, liderlik taslaması, tepkileri besledi... Libya, Mısır, hele de Suriye, Irak’ın dağılmasında, Sünnilerden yana apaçık ayırımcı duruşu, dahası terör örgütleri ile de gereken sınırların konmaması tuz biber oldu. Şimdi Yemen operasyonu ile yeni bir çıban oluştu...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları