Kaosa Katkı...

21 Ağustos 2014 Perşembe

Veda resepsiyonu düzenleyen Gül, AKP kongresinin Köşk’teki devir teslimden bir gün önce yapılmasına, AKP’de kendisine karşı çıkanlara, “Bizim cenaha yeni girenler” diye nitelediği “yeniyetmelerin” saygısızlıklarına sitem etti.
YSK’nin Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını açıklaması ile Tayyip Erdoğan’ın başbakanlık görevinin düşmesi, gereklerinin yapılmamasına ilişkin soruları yanıtlarken “Kaosa fırsat verecek değilim” dedi.
AKP’nin “biat” kültürü raconu içinde, deneyimli bir siyasetçinin önünü kapatmama adına, kendine yapılan haksızlıklara kırgınlığını açıklama çerçevesiyle kendini sınırladığı görülüyor.
Gül, Köşk’ün kapılarını açık tutarak “tarafsız, herkesi kucaklayan cumhurbaşkanı olduğunu” hep savladı. Belki biçimsel “AKP kurucusu” kimliğini vitrine çıkarmadı. Ancak anayasa ve yasal görevlerinde madde madde sayılan “güçler ayrılığı, kamu yararını” ayaklar altına alan İktidarlarının tüm yasaları, icraatlarında, çok az istisna ile “onay makamı” gibi davrandı.
Cumhurbaşkanı olarak hükümete sorun çıkaran değil, ama hiç değilse görevlerinin sorumlulukları çerçevesinde titiz durabilseydi, hak hukuk çiğnemede bu kadar çok sabıkalı Erdoğan hükümetleri icraatları, mağdurları, geri dönüşleri olamaycak, kamu zararları, yağmaları, doğa, çevre, hukuk, insan hakları katliamları, yolsuzluklar... yaşanmayacaktı...

***

Yarınlara bakacaksak... AKP kongresini Erdoğan, başbakan ve parti başkanı olarak açacak... Artık sokaktaki çocukların bile diline düştüğüne göre, kimselerin ağzını açamadıkları üzere, gönlüne göre AKP’nin başbakanı, bakanları, elbette yeni başkanı, gelecek yeni yönetim kadrolarını, belirlemiş mutlak güç olarak ilan edecek kendini...
İpleri elinde tutabilirse sadece 17 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayımlatılmayarak cumhurbaşkanı seçilmesinin kesinlik kazanmasını saklı tutmakla, dayatmayla elinde tuttuğu başbakanlık, parti başkanlığı güçlerini, seçtirdiği kadroları eliyle koruyacak...
İktidarları, AKP hükümetleri, hesaplar tutar da, bu güdümlü yönetim yapılarıyla ayakta kalabilirlerse seçimler öncesi, hâlâ oy almışlarsa sonrası Köşk’ten talimatlarla yönetilecekleri için, iktidar erki taşınmış olacak.
Erdoğan simgesel Cumhuriyeti, Atatürk, devrimlerini, kurucu devletin simgesi Çankaya’yı reddediyor. Yasa, hukuk, yargı kararlarına aykırı Atatürk’ün özenle, emeğini katarak yarattığı çiftliğin doğası yağmalanarak inadına yaptırılan Başbakanlık ucube betonarme yapılaşmasının açılışı sonrası, Konuk Evi’ne yerleşmeye özeniyor.
Gül’ün AKP’nin “biat kültürü” siyasi raconuna göre diğer güçlü kadrolarla “Erdoğan liderliğine” sonuç olarak iktidarlarına boyun eğmeleri, “kaosa fırsat vermemek” olabilir mi? Erdoğan’ın çıkarları eksenli hesaplar, çıkış yolları arayışları içinde AKP’nin buharlaşması, ülkenin iktidarları eliyle yaratılmış yeni sorunlara, cepheleşme, iç çatışmalar tehditlerine, büyük kaosa katkı olabilir mi?

***

Kaldı ki Erdoğan iktidarlarının İslam dünyasını, Ortadoğu’yu, yeni Osmanlıcılık, Cumhuriyet karşıtı, “Yeni Türkiye” adını verdikleri, liberalizmin Ortadoğu uyarlaması, “yeni, sandıklı, sivil otorite, sivil diktatoryal liderlik” modelinin, eşi benzeri yok.
Zengin Kuzey’in, dünyanın merkez gücü ABD’deki başkanlık sisteminin kötü kopyası bile olamıyor. Bizim insan haklarımız, demokratik düzenimize çok da duyarlı olmayan AB ülkeleri, çıkarları için kullanabilmeyi ölçü alan ABD bile Erdoğan liderliği uğruna yapılanları, yaşatılanları eleştirmek zorunda kalıyorlar. Erdoğan iktidarları uyarı üzerine uyarı alıyor.
Belki pek çok Ortadoğu diktatörlüğüne çıkarlar uğruna göz yumulması gerçeği anlamlı. Ancak söz konusu diktatörlüklerle geçerli ittifaklar toplumların sessizliği ile doğru orantılı. Sonuç olarak Türkiye’nin Ortadoğu diktatörlükleri ile yönetilemeyeceği gerçeği ortada. Kaosa katkı akıl işi değil... Ne yeni seçilen ne de eski cumhurbaşkanları için geçerli...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları