Korku imparatorluğu tuzakları...

25 Aralık 2018 Salı

İnsan gibi yaşayabilmeye dönük, engel, içe işlemiş, yürekleri kasıp kavuran çaresizlik korkularının hangisi, biri birkaçı, daha beter olabilir? Demokrasi, hak-hukuk düzenlerinin geçerli olabilmesinin anahtarı, seçim sandığına gidecek seçmenin, geleceğinden, insanca yaşayabilme koşullarından güvenli olarak, seçimlerini; tüm toplumsal, sınıfsal örgütlenme haklarını, sadece sandıkta değil, yaşamının her anında sınırsız, yasaksız, kesintisiz, örgütlü, güçlü kullanabiliyor olması, olmazsa olmaz önkoşul..
Referandumla oylanan, dünyada bir örneği olmayan, hem başkan, hem parti başkanı, Tek Adam, Saray rejiminin, bilinen en kötü diktatoryal model olduğunun, seçim sonuçlarıyla birlikte tartışılıyor olmasının, günümüz yaşamsal sorunlarına dönük bir karşılığı yok. Bilinen en diktatoryal yetkilerle donanım, var olan anayasal düzen içinde iktidarları erki işleyişine yetmiyor...
16 yıllık iktidarları icraatlarının zikzakları, izansızlık, haksızlık, hukuksuzluk, çıkar ağları zincirinde, ülkemizdeki kamu gücü, kaynakları vurgunlarında milyonların, sandıkta oy verebilecekleri başta olmak üzere, çoğunluğun yaşamını karabasana dönüştüren ekonomik, sosyal, siyasal gelişmelerdeki dibe, kaosa sürüklenişlerin.. bedeli, korku imparatorluğu tuzaklarının çeşitlenmesi olarak karşımıza çıkıyor.
Korku imparatorluğu, cepheleştirme, düşmanlıklar yaratma tuzaklarıyla hak arama bilinci olan bireylerin bir bir seçilerek ezilmelerinin ötesinde, bir arada, aynı acıları paylaşabileceklerin var olan adalet, hak arama, örgütlü çıkışlarını yok etmeye yönelik baskı, şiddet, yıldırma araçlarının kullanım yöntemlerinde sınır tanımazlık yeni çıkış, yol arayışlarını üretiyor...

***

En işe yarayanı şimdilik yerine, durumuna göre parti başkanı kimliği ile Başkanlık rejimi kimliği, yine Başkanlık rejimlerinde olmayan Cumhurbaşkanı üçlü kimliğinin, durum vaziyetlere göre kullanılması galiba.. Yürürlükteki hukuk, anayasal düzen içinde Cumhurbaşkanlığı dokunulmazlığı, parlamenter rejimin ruhuna göre uyarlı olduğundan, dokunulmazlıkları ile elbette Cumhurbaşkanı’na hakaret suçları ile birlikte işletilebiliyor. Oysa Başkan seçildikten sonra zatıâlileri bile, Başkanlık rejimine geçişin hukuksallığını ortaya koymak adına, “Bana Başkan diyebilirsiniz” saptamasını yapmışlardı.
Cumhur İttifakı sayesinde, Başkanlık rejimine göre güya oluşturulmuş Meclis’in yetki ve sorumlulukları da içinde olmak üzere, geçici yürütme yetkileri ile seçilmemiş-atanmışlar, parti başkanlığı, Meclis çalışmasının yasal, hukuksul düzeni.. her şey keyfi, arapsaçı. Kim atanmış Milli Savunma Bakanı, kimler atanmış bakanlar, bütçe görüşmelerinde aslında tek sorumlu, icraatın başı Başkan, parti başkanı iken.. yetkiler sınırsız arapsaçı. Sorumsuz atanmışlar görüşmelerden sorumlu, yetkili bakanlar gibi kabul görüyorlar...
İpin ucu öylesine kaçtı ki, Meclis Başkanı, İstanbul Belediye Başkanlığı’na aday olacak.. Meclis Başkanlığı’ndan ayrılması zorunluluğu olmadığı yolunda gündemi saklanan buluşma içinde, bal gibi de Bahçeli’den keyfi uygulama için icazet alınmış oluyor.
Korku imparatorluğunun en çarpıcı tuzaklarının araçlarında başı çeken kurumlardan biri, dev parasal güçle de desteklenmiş Saray’ın şeyhülislamı havasında, tadında, laik Cumhuriyet ilkelerine, anayasal hukuka, yetkilerine aykırı sayısız icraatlarıyla fetva verme yarışında Diyanet İşleri Başkanlığı, yetkili kadroları da var.
Yine atanmış ama hesap vermede sorumsuz, Milli Eğitim, Adalet, İçişleri de içlerinde, damatlar, oğullar eliyle kurulmuş çarklarda, kurumlar, şirketler, akrabalar dağılım listeleri, sınırsız bakanlıklar icraatları var ki.. Günde bilinmez bazen birden çok posta, Cumhurbaşkanı, bakan açıklamaları canlı yayını ardından fırtına estirilen uygulamalar geliyor.. Çok tarafsız, bağımsız yargı acil görevden vazife çıkarıyor.. Evlerden gece toplamalarla, operasyonlar sıraya diziliyor...
Cumhurbaşkanına hakaret suçlarından aylar, yıllar cezaevlerine tıkılanlar, akıl almaz tazminatlara mahkûm edilenler.. Yerel seçimlere giderken, seçim kazanma olanakları milyonların yaşamlarındaki geri dönüşü olamayacak karabasanla doğru orantılı, inanç ağları halkasında sonuna kadar bağlı varsayılmış seçmenin oyu bile riske girmişken.. Kanka Trump’tan gelen, jest gibi pazarlanan ancak ne kadarı ile jest, ne kadarı ile tuzak, “Karama’nın koyunu sonra çıkar oyunu” çekilme kararı ile sandığa kadar gidebilme hesapları var...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları