Türk Tipi Başkanlık Bal Gibi Olurmuş...

28 Şubat 2015 Cumartesi

Dün sarayında valilere verdiği yemekte Cumhurbaşkanı Erdoğan, kafasına koyduğu başkanlık sistemine ilişkin gönlünde yatanlara yeni bir açıklama getirdi. Başkanlık sisteminin sivil diktatörlüğe dönüşmemesi için güçler ayrılığı, erklerin özerkliği, -en yaşamsalı da yasama- yargı bağımsızlığında bizde olmayanların anımsatılması, ABD ya da Fransa örneklerinden, demokratikliğe ilişkin derin kopuşun eleştirilerine yanıt verirken, bizdeki başkanlık modelinin başka ülkelerin modellerine uydurulması zorunluluğunun olmadığını savundu. “Türk tipi başkanlık bal gibi olur” diyerek gönlündekileri dayatacağını açık açık ilan etti...
Yürürlükteki anayasal-yasal düzenimiz, Cumhurbaşkanı’nın yetki ve sorumluluk alanlarına asla giremeyecek Merkez Bankası faiz politikasına ilişkin eleştirilerini daha da sertleştirdi. Cumhurbaşkanı’nın her Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi çağrısı üzerinden piyasalarda yaşanan doların yükselişi, dalgalanmalarda dünün en hareketli gün olarak yaşandığı sonuçlar ortaya çıktı. Doların yükselişinde en büyük rekorların kırılması anlamına gelen, doların 2.52-53 rakamlarına uzandığı sonuçları tablolarda görüldü... Piyasacılara göre çok sakin geçmesi beklenen bir günde Cumhuriyet tarihinin artış rekoru kırılmış oldu... Önümüzdeki günlerde Merkez Bankası’nın doların önlenemez yükselişine dönük kimi önlemler alması bekleniyor...

***

Bir gün önceki tartışmalar, aynı paralelde-ki ağır eleştiriler karşısında Merkez Bankası Başkanı Başçı ile kendisini destekleyen Bakan Babacan’ın istifa edecekleri yolundaki söylentiler ise asılsız denilerek yalanlandı. Bu arada sonuç söylemlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında kamuoyuna dönük söylemlerde çarpıcı çelişkiler söz konusu olmasa da, hükümet içindeki Erdoğan’a en sadık bakanlar ile kimileri arasında ortaya çıkan ayrışmalar, öncelikle Kürt açılımı, ekonomik gidişata, başkanlık sistemine dönük yol ayrımları giderek daha göze batacak boyutlar kazandı.
Davutoğlu’nun seçimler öncesi Cumhurbaşkanı’nın başkanlık edeceği toplantıların periyodik, sık olmamasını istediği, yine de aksinin olacağına ilişkin yeni toplantı tarihinin ilanı çelişkisi yalanlanmadı. Yandaş medya ayrımcılık yapmamak, dengeli davranmak yolunda çok özen gösterip, öncelikle manşete çıkardığı haberlerde dengelemeye çalışsa da, Süleyman Şah Türbesi’nin IŞİD tehdidi karşısında şanlı tahliyesinde(!) operasyonun yönetilmesinde kimin daha etkin olduğu çok fazla anlaşılamadı. Üç dönem hakları dolmuş milletvekillerinin yeniden seçilme haklarına dönük Cumhurbaşkanı ile yaptıkları görüşmenin sonucu üzerinden de henüz bir bilgi yok. Gül’ün ufaktan ufaktan yoğunlaştırdığı AKP içine dönük siyasal çalışmalarının çerçevesi hakkında da kamuoyuna yansımış net bilgiler yok. Ancak Erdoğan’ın Türk tipi başkanlığın bal gibi olacağı açıklamasının Gül’den gelen eleştirilere dönük olduğu da kuşku götürmez... Bir başka dedikodu üzerinden çelişkili bilgilendirmeler Erdoğan’ın gönlündeki başkanlık için 400 milletvekili kazanılması buyruğunu vermesi, Davutoğlu’nun ise etkin milletvekili sandalyesi kazanmaları halinde kendi başarı hanesine yazılması bağlantılı Erdoğan’ın karşısında duruş koymak istediğine ilişkin haberler kulislere sızdırıldı...

***

Dünün yaklaşan seçimlerin klasiği, AKP’nin süper projelerinden biri daha görkemli sunuşla kamuoyuna açıklandı. Boğazı üç katlı geçişle aşacak, İstanbul’un trafiğine köklü çözüm getirecek projenin yandaş seçmenler için ne kadar etkili olabileceği, yandaş medyanın pazarlama gücünün artık ne kadar işe yarayabileceği üzerine iddialı sözler söylemek doğru olmayabilir. Ancak komşularla sıfır sorun, İslam dünyası liderliği, yeni Osmanlıcılık ile çıkılan yolda geri dönüşler o kadar acımasız sonuçları ile ortalığa saçılmakta ki... Çok zikzaklı Libya politikasında bataklığa bulaşmanın ötesinde, bataklığın yaratılmasındaki sorumluluk da bir yana, bugün gelinen noktada çok sayıda yatırım yapmış işadamı, müteahhitlik şirketlerinin alacaklarına el konulmuş olarak Libya’dan kovulmaları gerçeğinin yaşandığı günlerdeyiz...
Suriye-Irak üzerinden ödemek zorunda kaldığımız bedeller, ileriye dönük olarak da ödemek zorunda kalacağımız, katlanacak boyutları ile ölçülecek gibi değil... Bir de her gün bir yenisi yaşanan toplumsal travmalarımızın tırmanan boyutları var... Kadına yönelik şiddet, kadın cinayetlerinde neden bu İktidarlarının 13 yıllık icraatları sonrası artışlar geometrik sonuçları ile canımızı yakıyor?.. İş cinayetlerinde, insani gelişmişlikte Türkiye genelde iyi yerlerde değildi belki ama hiç bu kadar kötü bir dibe çekilişi, olumsuz rekorları kıran ülke olmamıştı. İşsizlik, yoksullaşma, yoksunlaşmada İktidarlarının çok övündükleri piyasalar üzerinden zenginliği yalanlayan, insani gelmişlikte en gerilerde bir ülke nasıl olabildik?
Bir gün askeri uçaklarımız çarpışıyor, ertesi gün Afganistan’da Taliban terörü yanlışlıkla, ABD yerine bizim askerimize eylem düzenliyor, ertesi gün bir erimiz cinnet geçirerek tüfekle arka arkaya üç askeri öldürebiliyor... Üç günde 8 şehit...
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları