Üstün Dökmen

Boyutsallık - I (Bilgi Farkındalığı)

25 Aralık 2022 Pazar

İçerdiği anlam açısından yeni bir kavram ortaya koymak istiyorum. Tanımlayacağım şekliyle bu kavram dünyada ilk kez ifade ediliyor. Söz konusu kavrama şimdilik “Boyutsallık (Dimensionality): Bilgi Farkındalığı” adını vermek istiyorum. Bu kavramı kamuya ilk kez Cumhuriyet Pazar Eki’nde duyurduğum için mutluyum.

NİÇİN YENİ BİR KAVRAM?

Bu tür yeni bir kavrama ihtiyaç var mı? Bence var. İnsanların yaşam kalitelerini artırmayı, duygusal iyi oluş hallerini yükseltmeyi, yetişkinlerin ve çocukların daha huzurlu ve etkin yaşamalarına katkı sağlamayı amaçlayan pek çok yaklaşım var.

Felsefe’nin ve psikoloji’nin bir parçası olarak varoluşçu (Egzistansiyalist) Yaklaşım var, anda yaşama (here and now) kavramı var, Mindfulness (Bilinçli Farkındalık) var, meditasyon, yoga v. b. yaklaşımlar, inanç sistemleri, ahlaklı, kâmil insanı oluşturmayı hedefleyen, Budizm benzeri öğretiler var. Bu listeye baktığınızda bir eksiklik görüyor musunuz? Tüm bu yaklaşımlar insanların, kendi içlerinde huzurlu, çevreleriyle uyumlu olmalarını amaçlıyor.

Çok güzel; ancak bir de bilimsel görüşe sahip olan, bilgi edinmeyi bir yaşam tarzı haline getirmiş yetişkinler ve çocuklar olmasını istesek mi acaba?

Bu noktada, “İnsanlar zaten bir şeyleri merak ediyorlar, bilgi edinmeye çabalıyorlar, bu duruma özel bir ad vermek gerekmez” diye düşünebilirsiniz. Oysa insanlar, kişisel sezgileriyle anda yaşamaya, yaşamdan keyif almaya da çalışıyorlar, fakat bu yetmiyor; bir de mindfulness diye bir kavrama ihtiyaç duyulmuş. Bu tür kavramlar, işi tesadüfe bırakmadan insanların anda yaşamalarını, kendileriyle ve çevreleriyle uyum içinde olmalarını hedefliyor.

Varoluşçu felsefeyi ve psikolojiyi bilmeyen pek çok kişi anda yaşıyor olabilir. Ancak sistematik olmayan bu yaşama bakış tarzının, tanımlanmasına ve sistematik hale getirilmesine ihtiyaç duyulmuştur. Unutamadığım anılarımdan birisidir; 1968’de tüm eşyalarımızı bir kamyona yükleyip Erzurum’dan Ankara’ya doğru yola çıkmıştık. Erzincan’da mola verdik, annem, babam ve ben şehir parkında yürümeye başladık.

O sırada, “Şu an annemle, babamla birlikte bu parkta yan yana yürüyoruz. Yirmi otuz yıl sonra böyle bir şey olmayacak, aman şu anı fark edeyim, tadını çıkarayım” diye düşündüğümü hatırlıyorum.

Bu düşüncemde dört dörtlük bir varoluşçu psikoloji mantığı gizliydi. Fakat on dört yaşımda olduğum o günlerde varoluşçuluk kavramından tamamen habersizdim. Muhtemelen annemi babamı kaybetme kaygısından kaynaklanan bir telaşla varoluşçu bir düşünce sergilemiştim. Bunun benzerini pek çok kişi yapmış olabilir, ancak yine de bilim insanları işi bireysel çabalara bırakmadan sistematik yaklaşımlar ortaya koymuşlardır. (Örneğin Prof. Dr. Zümra Atalay’ın mindfulness konusunda kitapları, seminerleri var.)

Nasıl ki insanların mutlu ve uyumlu olmalarına yardımcı olsun diye birtakım sistematik öğretiler ortaya konmuştur, günlük yaşamda bilimsel düşünme mantığının alışkanlık haline gelebilmesi için de belirli bir öğretiye ihtiyaç vardır. Bu öğretiye “Boyutsallık” adını vermek istiyorum.

BOYUTSALLIK NEDİR?

Ahlak konusunda birçok öğreti var, bunlar “ahlakçı” yetiştirmeyi değil, ahlaklı olmayı bir yaşam tarzı haline getirmiş insan yetiştirmeyi amaçlar. Boyutsallık da biliminsanı yetiştirmeyi değil, bilimsel düşünce mantığını bir yaşam tarzı haline getirmiş insan yetiştirmeyi amaçlayacaktır.

Yukarıda adı geçen tüm öğretiler felsefi temellidirler, belirgin bir matematik arka plan içermezler. Boyutsallıkta ise pozitif bilimin temeli olan gözlem, deney ve matematiğe dayalı bir akıl yürütme, yerine göre neden-sonuç ilişkisi kurma, yerine göre bunun dışındaki bilimsel görüşlere ilgi duyma söz konusudur. Boyutsallık, varoluşçuluk, mindfulness türü yaklaşımları reddetmez fakat onlara artı bir bakış tarzı, yeni bir uygulama önerisi ortaya koyar.

Kanımca günlük yaşamda birçok kişi bilimin sesine kulak vermek yerine, bilim yokmuş gibi davranmakta, bilimsel bakış tarzını temel bir rehber olarak kabul etmemektedirler. Ancak artılarıyla, eksileriyle medeniyetin geldiği bugünkü nokta bilim dışı görüşlerin değil, bilimin ürünüdür. Bir insanın günlük yaşamında bilimin ürünlerini bolca kullanması ancak bilimsel düşünceyi bir yaşam tarzı haline getirmemesi önemli bir çelişkidir.

1 Aralık 2022’de, “Günlük koşuşturmalar içindeki insanlar, kaç boyutlu bir dünyada yaşadıklarının farkındalar mı” sorusuyla işe başladım. Bildiğim kadarıyla sicim kuramına göre büyük çarpışma (Büyük patlama değil) sonrasında ilk önce bir boyut açıldı evrenimizde. Sonra ikinci boyut, daha sonra da üçüncü ve dördüncü boyutlar açıldı.

Yedi boyut henüz açılmadı, bir ihtimal ileride açılacak. Şu an Evrenimiz dört boyutludur; en, boy, derinlik ve hız boyutu. Bir nesnenin üç boyutunu söyleyerek onu tam olarak tanımlayamazsınız, uzayda hangi hızla yol aldığını da bilmeniz gerekir.

Einstein bize hızlanan bir nesnenin üç boyutunun küçüleceğini, yavaşladığında ise büyüyeceğini gösterdi. Bu durumda, asla ölçemeyiz ama arabamıza binip yolca çıktığımızda, arabamızın da bizim de bir miktar küçüleceğimizi, durduğumuzda ise hep birlikte büyüyeceğinizi düşünsek nasıl olur?

Einstein’a göre zaman, mekân ve hız ayrılmaz bir bütündür. (Bu bilgi psikolojide Geştalt yaklaşımının ortaya çıkmasına yol açmıştır.) Sonuçta zaman ve mekân Newton’un söylediği gibi mutlak değil, görelidir (rölatiftir). Fizik dünyasında görelilik varsa sosyal dünyada da değişmezlik olamayacağını, görelilik olması gerektiğini düşünsek nasıl olur?

Çocuklarımıza, dünyaya bilim gözlüklerinin arkasından bakmayı, gördüklerini ve okulda öğrendiklerini sorgulamayı, meraklarını diri tutmayı öğretebiliriz. Bu düşünme tarzı biz yetişkinler için de geçerlidir. Geçmişte çeşmelerin suları akıp gitti, su sıkıntısı çeken İstanbul’da bile çeşmeler gece gündüz akardı, yani çeşmelere musluk takma alışkanlığı yoktu, musluk takmaya çok sonra başladık. Şimdilerde de Güneş’in enerjisi de uçup gidiyor.

Birisi, “Acaba bu enerjinin ziyan olmasını önleyebilir miyiz?” sorusunu sordu, Dyson Küresi fikrini ortaya attı. Bu hayal, bir anlamda Güneş’e musluk takma anlamı taşıyor bence. Bu tür farkındalıklar bizi enerji tasarrufuna iter mi? (Dyson Küresi’nin ne olduğunu araştırabilirsiniz.)

Sonuçta boyutsallık kavramını geliştirip, bu konuda çocuklarımıza eğitim verdiğimizde, dünyayı farklı ve gerçekçi gözlerle görmeleri mümkün olacaktır. Bunu yaparsak, üniversitelerimizde, evrimin olmadığını ispatlamaya çalışan toplantılar ve hacamat kongreleri düzenlemek veya astroloji sertifikaları vermek yerine bilimin ışığını yol gösterici kabul etmiş oluruz, böylece yerimizde saymaktan veya geriye gitmekten kurtuluruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Işığı üretmek 21 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları