Veysel Ulusoy

Covid-19’un faydaları

26 Nisan 2020 Pazar

Koronavirüs salgınının hep olumsuz yönlerini tartışıp durduk. Bu tartışma hızı kesilse de daha uzun zaman sürecek gibi. Öte yandan, salgının bize tarımın yani gıda güvenliğinin ve ekonomik büyüme sonucunda oluşması gereken birikmiş varlığın önemini öğretti.

Epey zamandan beri uzmanların üzerinde tezler yazdığı, yorumlar yaptığı tarım ve hayvancılığı hep bir kenara attık. Nasıl olsa çiftçi o bitmez tükenmez tarla ve hayvancılık aşkı ile sürekli üretir diye düşündük ve bu konuda elle tutulur, etkin bir tarım politikası oluşturmaya gerek görmedik. Kısmi olarak desteklemeye dayalı ama çoğunlukla küresel gıda güçlerine yardım eden politika benzeri bazı şeyler yaptık ve bunu da maalesef tarım politikası olarak algıladık... Bu yanlış algının sonucunda köylerin yapısal bütünlüğü bozuldu, köylü yaşlandı, ilkokullar kapandı... Kısacası üretimde, üremede ve iştahtaki süreklilik kayboldu.

Bir virüs salgını sanki bunu tersine çevirecek gibi... Hemen herkes gıdanın, stokun ve sürekliliğin önemini bir kıtlık ve açlık kavramı kapsamında düşünür oldu.

Belki de bu süreç tarımın önemini sürekli kılar! Toplumsal ve ekonomik sınamadan geçtiğimiz şu dönemde, önemini konuşacağımız daha birçok ekonomik faktör var.

Bazılarını irdeleyelim şimdi.

Büyümenin/üretimin önemi

Tüm üretim gücümüzle yılda 4 trilyon lirayı aşan bir değer yaratan ekonomimizde yıllık büyüme oranına karşılık gelen kısmı yaklaşık 200 milyar liralık reel değerdir. Her şey bu değerin nereye harcanacağı, kime ek gelir olarak dağıtılacağı noktasında şekillenmektedir. Bir kısmı ek tüketime kalanı ise tasarruflara giden bu 200 milyar liranın buharlaşıp uçması yani izini kaybettirmesi belki de konuşulması gereken en önemli konudur. Öyle ki refahın, yoksulluğun ve/veya yolsuzluğun izidir bu aynı zamanda.

Sanırım bu izi bulmamıza bu Covid-19 salgını yardım edecek gibi... İzini bulabilirsek atılacak adımları ve planlamayı da yapmak zor değildir. Örneğin, bu değerin önemli bir kısmını verimli yatırımlara, bebek endüstrileri (*) yaklaşımı ile genç beyinlere ve tarımsal üretimde köylünün gelirini yükseltmeye yöneltmek bir sonraki aşamada çarpan etkisiyle kalkınmayı ve kişi başına geliri yükseltecektir.

Borçsuzluğun önemi

İkinci krizimize 1 trilyon 500 milyar liraya yaklaşan devletin iç ve dış borç toplamı yanında, 350 milyar dolar civarında bir özel sektör dış borç miktarı ile yakalandık. Dış borç doğal olarak çoğu gelişmekte olan ülkelerin en temel sorunlarının başında gelir. Üretim gücünün düştüğü dönemlerde, bu sorunların içinden çıkılmaz bir hal aldığı süreçleri geçmişte yaşamış bir toplum olarak en iyi biz biliriz. Bu kapsamda, dış borç ekonomik yükünün çıkmaz sokakta konuşlanmaması için alınması gereken tedbirleri de başkası bize dayatmadan kendi çıkış yolumuzu bularak aşmamız akıllıca bir yol olur. Bunun için yapılması gereken hemen her şey kalkınma planlarında “söylenen” cümleler içinde “gizlidir”. Bunları sıkı bir şekilde takip edelim...

Bunları takip etmezsek ne mi olur?

Yine, yeniden Arjantin’in şu an yaşadığı dış borcu çevirememe, fon sahiplerine yalvarma ve borcu erteleme için girdiği çabaya benzer enerji tüketimi süreci yaşarız.

Arjantin derken?

Evet, verilerle oynayan, gerçek enflasyon, işsizlik ve büyüme rakamlarını saklı tutan, IMF ile stand-by anlaşması yapmasına rağmen “samimi” bulunmadığı için fonlardan kısmi olarak yoksun kalan, moratoryum yani dış borç ödeme gücünü kaybetmesi nedeniyle borçlarının tümünü veya bir kısmını ödeyemeyeceğini ilan etmeye yakın bir ekonomiden bahsediyoruz.

Bunu aklımıza getirmek bile çok tehlikeli...

Tehlikeli ama olasılığı yükselen bir durum bu... Sonuçta yeniden borçlanma yeteneğini kazanmanın yolunun yalancı zenginliğe bağlı olmayan, gerçek anlamda bir üretimden geçtiğini de kabul etmek gerekiyor.

Önemini vurgulayacağımız

- devletin üretimdeki yeri

- makine parklarının üretimdeki etkinliği

- kent enstitülerinin istihdam gücü

- iş bulma yerine iş kurma fikrini destekleyen bir devlet anlayışı gibi daha çok konu var mutlaka...

Onları sonraki yazılarımıza bırakalım!

(*) Bebek endüstrileri ileri teknoloji ile yüksek insan sermayesini birleştirip üretime geçmeye çalışan yeni üretim birimleri ifade eder. Bunlar için uygulanacak ekonomi politikalarının en uygun bir şekilde dizayn edilmesi de devletin bir görevidir, görevi olmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sen üret yeter! 2 Haziran 2024

Günün Köşe Yazıları