Ekonomik ve sosyal adalet mi?

03 Temmuz 2017 Pazartesi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde başarı ile sürdürülmekte olan Adalet Yürüyüşü karşısında saldırgan tutumu bir kez daha kanıtladı ki, adındaki adalet kavramına artık tamamıyla yabancılaşmış bir iktidardır AKP!
Geçen haftaki yazıda belirtildiği gibi AKP düzeni adaletten çok uzaktır. Böyle bir hukuk düzeninde, hiç kuşkusuz, ekonomik haklardan söz edilemez, sosyal adalet beklenemez.
 
‘Hak getire!’
Hak sözünü ağızlarından düşürmemelerine kanmayın, AKP’nin ekonomik ve sosyal adalete bakışı, aslında, hak kavramına dayanmaz. AKP, ülke insanının çalışma hakkı, sendika hakkı, toplu iş sözleşmesi hakkı, eşit işe eşit ücret hakkı, dinlenme hakkı, barınma hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı ve sağlıklı bir çevre hakkını tanımaz. Bu haklar, ülkeyi yönetenin anlayışına bırakılır.
İnsan hakkından çok kul hakkından söz eden ve şehit olmayı överek yaşam hakkını ikincil tutan bir görüşten, ekonomik ve sosyal hak çıkmaz.
Yine de temel göstergelere bakalım.
Ekonomideki adaletsizliğin en önemli göstergelerinden biri işsizliktir. Demokrasilerde devletin en önde gelen görevi can ve mal güvenliğini sağlamak ve iş isteyen her yurttaşına iş bulmaktır.
Oysa, devletin kendi istatistikleriyle işsiz sayısı son bir yılda, Mart 2016’ya göre Mart 2017’de, 619 bin kişi artmış ve 3 milyon 642 bine çıkmıştır. Gerekli yerlere başvurarak piyasada geçerli ücret karşılığında çalışmak isteyen her 100 kişiden 11.7’si işsizdir. Yaşları 15-24 arasında olan gençlerin işsizliği son bir yılda korkutucu bir biçimde artmış, yüzde 17.0’den yüzde 21.4’e çıkmıştır. İlgili bakan, bir milyon 100 bin gencimiz işsiz diyor. Ekonomiyi uçurduğunu öne süren AKP iktidarı, iş arayan her beş gençten en az birini işsiz bırakmaktadır (Türkiye İstatistik Kurumu-TÜİK, Haber Bülteni,15 Haziran 2017).
İş bulabilenlerin durumu da tam anlamıyla adaletsizlik göstergesidir. Yalnızca 2016 yılında 1970 işçi çalışma koşulları nedeniyle yani, iş cinayeti sonucu yaşamını yitirmiştir (Cumhuriyet, 22 Haziran). Bunun anlamı çok açıktır, AKP iktidarı tarafından işçi sağlığı ve işyeri güvenliğiyle ilgili yeterli önlemler alınmadığı; denetimler yapılmadığı ve işveren yanlısı davranıldığı için ülkemizde, her gün ortalama 5.4 kişi iş kazalarında yaşamını yitirmektedir.
Ekonomik adaletsizlik bunlarla kalmıyor. YineTÜİK verilerine göre, çalışanların yüzde 33.1’i, yani her üç çalışandan biri, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışmakta ya da çalıştırılmaktadır.
Siyasal iktisadın en tartışmalı konularından biri vergi adaleti, yani vergiyi kimlerin ödediği ve toplanan vergilerin nasıl kullanıldığıdır. Demokrasisi azgelişmiş olduğundan ülkemizde bu konu, önemi ölçüsünde tartışılmaz.
Böyle olunca da, vergilerin zengin-yoksul ayırımı yapmayan bu nedenle de en adaletsiz türü, yani KDV ve ÖTEV gibi dolaylı vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki payı ortalama yüzde 70 dolayındadır. Oysa demokratik ülkelerde doğrudan-dolaylı vergi payları yaklaşık yarı yarıyadır. Vergi adaletsizliğinde Türkiye OECD ülkeleri arasında rekor kırıyor. Çok önemli bir nokta daha var; AKP dışarıdan getirecekleri döviz ile satın almaları koşuluyla, yabancılara konut satışından yüzde 18 olan KDV’yi almıyor.
Geçtik sıradan yurttaşı, AKP, değişik sermaye kesimlerine bile adaletli davranmıyor; kamu ihalelerinin tamamına yakınını yandaşlarına dağıtıyor; devletin mal ve hizmet alımlarını, istediği girişimcilerden yapıyor. Sonuçta ne kıyı kalıyor, ne orman! Kışlada yüzlerce asker zehirleniyor.
Böyle bir ortamda adalet istemekten daha kutsal ne olabilir? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları