Çarşı Darbeci Örgüt, Biz Japon...

11 Eylül 2014 Perşembe

Siyaha “Beyaz”, kapkaraya “Ak” denilen ülkem… Göz göre göre işlenen işçi cinayetlerini “Şehitlik”, diktikleri gökdelenleri “Vatan” sanan ülkem… Daha çok rant uğruna doğası, havası, suyu yok edilen ülkem… Yolsuzluğu, hırsızlığı, talanı “aklayan” ülkem… Hem parayı, hem canı, hem de adaleti “sıfırlamayı” çok iyi bilen ülkem…
Bu ülke benim ülkem değil. Olsa olsa bu Yeni Türkiye’dir diyorum ama yine de teselli bulamıyorum!
Böyle bir ülkede Çarşı grubu üyeleri hakkında “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etme”… “suç işlemek amacıyla örgüt kurma”… “çıkar amacıyla örgüt kurma”… “terör örgütü kurmak ve yönetmek”… “darbeye teşebbüs”… “Başbakanlık ofisini hem Ankara’da hem İstanbul’da basma teşebbüsü”… hem de bütün bunları “cebir ve şiddet” kullanarak yapmaktan iddianame hazırlanmasına şaşmamak gerek! Çarşı grubundan 35 kişi için müebbet hapis; çarşı üyeleri için 2 ile 50 yıl arası değişen hapis cezaları…
Eğer Çarşı grubu darbeci bir örgütse, bence bizler de Japon’uz! Onlar ki bugüne dek hep haksızlığa uğrayandan, şiddet görenden yana oldular…
Onlar ki Gezi olayları sırasında “İstemeden de olsa zarar verdiklerinden”… Ve “geride bıraktıkları tek bir çöp için dahi, halkımızdan ve dünyanın en onurlu işini en az ücret karşılığı yapan tüm temizlik işçilerinden” özür dilediler...
Onlar ki Gezi sürecini, “Hayatı futbola değil, futbolu hayata feda edenler olarak” yaşadılar…
Onlar ki o süreç zarfında, en önce “vurmalı çalgıların ustası analarına” her daim saygılı oldular…
Onlar ki o olaylarda öldürülen çocukların ailelerini miting meydanında yuhalatmak yerine onları bağırlarına bastılar…
Onlar ki “Kapısını arkadan sürgülemeyen Beşiktaş’ın güzel sakinlerine”... “Direnmeye gittim gelicem” diyen esnafına... “Semt bizim aşk bizim” şarkısının hakkını verirken, yere düşen insanlara korkusuzca kalkan olan delikanlılara...
“Seccadesini sedye yapan cami imamına, su taşıyan kilise papazına”.. sahip çıktılar…
Onlar ki “başka renklere gönül verip rekabetini maneviyata saklayanlara”, tüm takımların tüm taraftarlarına ve yeryüzünün tüm renklerine kucak açtılar….
Onlar ki Gezi sürecinde teşekkürü hiç esirgemediler: “Dualarını, iyi niyetlerini bizden esirgemeyen Antarktika’daki penguenlere... Şerefini patronlarına devreden medyaya karşı kalemini kırıp onurlu tavır sergileyen basının tüm emekçilerine... Duyarlılıklarını esirgemeyen sanatçı, yazar/şair ve düşünürlere... Emekçi ve emeklilere… Gönüllü doktor ve avukatlarımıza”.. teşekkür ettiler.
Onlar ki “Starbucks’ın alnının ortasına ‘Yaşasın tam bağımsız Kurukahveci Mehmet Efendi’ yazan zekâya”... “Sinirlenince çok güzel oluyorsun Türkiyem” diyen dikkate, haksızlığın, kibrin fırlattığı taşlara karşı göğsünü siper eden kadınlarımıza.. saygı duydular!
Onlar ki Beşiktaş sahilinin martılarını ve gölgesini esirgemeyen ağaçları bile gözlerinden sakındılar…
“Yeni Türkiye” denen bu “ucube”de öyleyse onlara müebbet hapis de yetmez. Tüm Çarşı grubunu, Beşiktaş semtini, Beşiktaş takımını, siyah ve beyaz renklerini Japonya’ya havale edelim. Tokyo ya da Osaka’dan yeni bir takım, yeni bir taraftar grubu, yeni bir semt, yeni renkler ithal edelim… Bu da bizim “çılgın projemiz” olsun! Uygulamayı ve rant meselelerini de bir zahmet hükümet hallediversin!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dans hayattır 2 Mayıs 2024
Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları