Dayan... Umut ile, sevda ile, düş ile...

28 Mayıs 2023 Pazar

Bugün seçim günü. Adil, şeffaf, hakkaniyetli, güvenilir... Endişesi, kuşkusu, yalanı talanı, hilesi katakullisi olmayan... 

Ah çok isterdim bu cümlelerle bu yazıya başlayabilmeyi. Ama zor. İlk cümle bile sorunlu! Sadece bugün değil, yaşadığımız her gün, bir seçim günü. Öyle olmalı. Arkadaşlık kurduğumuz insandan, okuduğumuz gazeteye, kitaba, dinlediğimiz müziğe, izleyeceğimiz oyuna, filme, kullanacağımız sözcüklere, her an bir seçim yapmaktayız. Bu seçimler ağında her an hem kendimizi hem geleceğimizi seçmekteyiz.

***

Baştan başlıyorum: Adil, şeffaf, hakkaniyetli, güvenilir? Yalanı talanı olmayan?

Siz hiç bunca hile varsayımlarıyla, bunca demografik mühendislikle uğraşılan bir başka ülke seçimine tanık oldunuz mu?

Ben hayır... Buna ayrılan zaman, emek, yetenek, zekâ, para, olanak, toplumsal her hangi bir konuya, eğitime, sağlığa, deprem bölgesine ayrılsaydı geriye değil ileri giderdik. Bugün seçim yasakları var, yeniden başlamalıyım yazıya: 

***

Önceki akşam bir dost sohbetinde Seda dedi ki: “21 yıldır ülkeyi CHP’nin yönettiğine, CHP’nin iktidar olduğuna inanan öyle geniş bir nüfus var ki!” (Yani bu pahalılık, yokluk yoksulluk, bu hukuksuzluk hep CHP’nin işi) 

Zeynep dedi ki: “Ben ‘Doğru zaman doğru adam’ sloganına takıldım. 21 yıldır yanlış adam mıydı? Bunun itirafı mı?”

Nazan dedi ki: “Pazar akşamı sonuç ne olursa olsun, Türkiye kazandı! Bunca eşitsizliğe, devletin tüm olanaklarını, kurumlarını (TRT, AA, YSK vb.) seferber edenler karşısında böylesi güçlü bir muhalefet bulunması, demokrasimiz, milletimiz için büyük başarı” 

Üçünün dediklerini aldım kalbime yerleştirdim. Anlaşıldı bugün bu yazıyı yazamayacağım. En iyisi sizi Ahmed Arif’le baş başa bırakayım: “Nerede olursan ol,/ İçerde, dışarda, derste, sırada,/ Yürü üstüne-üstüne,/ Tükür yüzüne celladın,/ Fırsatçının, fesatçının, hayının./ Dayan kitap ile/ Dayan iş ile” dediği “Anadolu” şiiriyle: 

ANADOLU 

 Beşikler vermişim Nuh’a

 Salıncaklar, hamaklar,

 Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,

 Anadoluyum ben,

 Tanıyor musun?


 Utanırım,

 Utanırım fıkaralıktan,

 Ele, güne karşı çıplak...

 Üşür fidelerim,

 Harmanım kesat.

 Kardeşliğin, çalışmanın,

 Beraberliğin,

 Atom güllerinin katmer açtığı,

 Şairlerin, bilginlerin dünyalarında,          

 Kalmışım bir başıma,

 Bir başıma ve uzak.

 Biliyor musun?


 Binlerce yıl sağılmışım,

 Korkunç atlılarıyla parçalamışlar

 Nazlı, seher-sabah uykularımı

 Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar,

 Haraç salmışlar üstüme.

 Ne İskender takmışım,

 Ne şah ne sultan

 Göçüp gitmişler, gölgesiz!

 Selam etmişim dostuma

 Ve dayatmışım...

 Görüyor musun?


 Nasıl severim bir bilsen.

 Köroğlunu,

 Karayılanı,

 Meçhul Askeri...

 Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini.

 Sonra kalem yazmaz,

 Bir nice sevda...

 Bir bilsen,

 Onlar beni nasıl severdi.

 Bir bilsen, Urfa’da kurşun atanı

 Minareden, barikattan,

 Selvi dalından,

 Ölüme nasıl gülerdi.

 Bilmeni mutlak isterim,

 Duyuyor musun?

 

 Öyle yıkma kendini,

 Öyle mahzun, öyle garip...

 Nerede olursan ol,

 İçerde, dışarda, derste, sırada,

 Yürü üstüne-üstüne,

 Tükür yüzüne cellâdın,

 Fırsatçının, fesatçının, hayının...

 Dayan kitap ile

 Dayan iş ile.

 Tırnak ile, diş ile,

 Umut ile, sevda ile, düş ile

 Dayan rüsva etme beni.


 Gör, nasıl yeniden yaratılırım,

 Namuslu, genç ellerinle.

 Kızlarım,

 Oğullarım var gelecekte,

 Herbiri vazgeçilmez cihan parçası.

 Kaç bin yıllık hasretimin koncası,

 Gözlerinden,

 Gözlerinden öperim,

 Bir umudum sende,

 Anlıyor musun?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları