Hoşça Kal Savaş Ay...

14 Kasım 2013 Perşembe

Herkesin sevgilisi... Ama en çok “Sokaktaki adamın” sevgilisi... Mazlumun, haksızlığa uğrayanın, sesini çıkaramayanın... Hoşça kal...
Sapına kadar gazeteciydin, sonuna kadar amatör ruhlu, tepeden tırnağa muhabir... Mesleğe de hayata da balıklama atlaman... Bütün bunları taçlandıran duygusallığın ve coşkun... Hoşça kal...
Yolumuz aynı gazetede kesiştiğinde, henüz A Takımı’nın kaptanı değildin. Yaşça benden küçüktün... “Abla şu Uganda’yı anlatsana, abla Burundi’yi, Rwanda’yı anlatsana...” Tepeden tırnağa merak dolu... Ölümler sırasız olduğunda, daha da acı veriyor. Hoşça kal...
Önümde fotoğraflar... Günlerdir gözüm onlarda. Şimdi izninle ikimizin ortak o güzelim anımızı okurlarla paylaşayım:
Yıl 1992. Nâzım Hikmet’in 90. Yaş günü kutlamaları var İstanbul’da

***

Üç gün önce Joan Baez hatır sormaya telefon etmiş, Nâzım Hikmet Vakfı’yla kutlamalara hazırlandığımızı öğrenince, gitarını alıp gelmiş... Spor Sergi Sarayı’nda Zülfü Livaneli, Genco Erkal, Joan Baez’li muhteşem bir kutlama yaşanmış...
Kutlamalar sürüyor. Bir akşam da Sunay Akın önderliğinde genç şairler Mülkiyeliler Birliği’nin Kuruçeşme’deki lokalinde bir şiir maratonu düzenlemişler. Akşam yediden gün doğana dek şiir, müzik, şarkı...
Gecenin bir vakti Joan Baez’le oraya uğradık. Salon tıklım tıklımdı. Girdik ve en arka sıraya oturuverdik. Sahne yüksekte, salon aydınlık. Sahnede Savaş Ay, akordeon çalıyor. Hiç unutmuyorum, bizim Arjantin kökenli Türkçe tangoları çalıyordu... Anında bizi gördü ve usturuplu bir geçişle, akordeonuyla “Dona Dona”yı çalmaya başladı... Bu, Joan Baez’in dünyaya tanıttığı şarkıydı. Ön sıradakiler bu ani repertuvar değişikliğine anlam veremezken şarkıyı bitirdi Savaş Ay ve şöyle dedi:
“Allahım sen ne büyüksün! Hayatım boyunca şöyle küçük bir salonda Joan Baez söylese de ben de dizi dibinde onu dinlesem diye yalvardım! Allah’ın büyüklüğüne bakın ki, şimdi ben söylüyorum, oturmuş o beni dinliyor!”
Bunu Joan Baez’e çevirmemle, yerinden fırlayıp Savaş’ın dizinin dibine gidip sahnenin kenarına yerleşmez mi!
Koşturup derhal sahneye 2. bir iskemle yerleştirdiler ve sonra bir saat boyunca Savaş Ay çaldı, Joan Baez söyledi, söyledi!.. Görülecek, duyulacak, yaşanacak bir şeydi!.. Bir saatin sonunda birbirlerine sarılmış “Bunu tekrarlamalıyız” diyorlardı!
Hoşça kal akordeonuyla ruhumuza gençlik aşılayan delikanlı!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları