Kötülükte sınır yok!

30 Nisan 2023 Pazar

Kötülük kavramı kültürden kültüre değişiyor. Uzakdoğu’da kötülük zayıflıktan ve korkudan kaynaklanır. Zayıf olduğunuzda, güç yitirdiğinizde daha çok korkarsınız; daha çok korktukça, daha çok kötülük yaparsınız... Eskilerin deyişiyle tam bir fasit daire! 

Batı kültürlerinde kötülük, fikirden, düşünceden yoksunluktan kaynaklanır. Cehaletle beslenir. Düşünce üretemeyen insan kötülük yapar.

Tektanrılı dinlerde kötülük, genelde Allah ya da Tanrı korkusunun yeterli olmamasına bağlanır. Ancak dini siyasete alet edenler, gösteriş aracı olarak kullananlar, din sömürüsünden yararlananlar, dini şiddet aracı kılanların yeryüzündeki kötülüklerine tanıklık edenler, bunun gerçek olmadığını bilirler. 

Öyle ya da böyle, kötülük, açgözlülük, kıskançlık, adaletsizlik, ahlakın olmaması, vicdansızlıkla beslenir. Para, makam, güç, itibar hırsıyla yayılır. Gerilim, ayırımcılık arttıkça, kötülük de artar. Özetle kötülük ahlaksızlıktır! Kötülük bulaşıcıdır! 

Bana göre kötülüğün kaynağı da özü de sevgisizliktir. Kendini, herhangi bir insanı, doğayı, hayvanı da sevmemektir! Nefrettir!

Shakespeare gel gör halimizi: 

Bunlar günlerdir kafamda dönüp dolaşıyor. Geçen hafta Paris’te Odeon Avrupa Tiyatrosu’nda son yılların parlak yönetmeni Jean-François Sivadier’nin “Othello”sunu izledim. Bu muhteşem yorumu sizle paylaşacaktım ki Türkiyem izin vermedi: 

Soylu’nun “15 Temmuz, fiili darbe girişimiydi; 14 Mayıs 2023, siyasi darbe girişimidir” saptaması... LGBT üzerine akıllara durgunluk veren seçim propagandası: Erkek erkeğe, kadın kadına evlenmek yetmedi, sonradan hayvanla insanın evlenmesini de ekledi. Siz siz olun öldürün, gebertin, becerin, işkence edin, tecavüz edin ama sakın evlenmeyin haaa! 

Bozdağ’ın ya şampanya ya seccade ikilemi... Binali Yıldırım’ın işgalcilerle, İstiklal Savaşı verenler arası seçimi... 

(Siz yazının burasında soluklanmak için içinizden dilediğiniz her şeyi söyleyebilirsiniz. Ben “Othello”ya dönmek zorundayım.) 

Eyyy Shakespeare, gel gör halimizi! Sen bile bunca kötülüğü düşünemezdin deyip devam ediyorum: 

21. YÜZYILA KÖPRÜ KURMAK

Shakespeare “Kötülük” temasıyla çok uğraştı. “Macbeth” ve “3. Richard” oyunlarında bu kötülüğün nedenleri vardır: İktidar ve güç hırsı... Oysa “Othello” da Iago’nun kötülüğü nedensiz kötülüktür. Birçok bahanesi olsa da salt kötü olduğu için birbirlerini deli gibi seven Othello’yla Desdemona’nın mutluluğunu yok etmeye kararlıdır! 

Sonrası malum: Iago minicik tümcelerle, imalarla Othello’nun aklına kıskançlık tohumları serper. Giderek bunları çoğaltır, ta ki Othello’nun içine kuşku düşüp, kendini yiye bitire kıskançlık girdabına düşsün ve önce masum sevgili karısını sonra kendi hayatını sonlandırsın! 

Oyun, neredeyse çıplak bir sahnede muşambayla ayna karışımı gümüşi ve siyah bir fon ile dört bir yanda ışığı yansıtan hareketli ahşap çerçeveler arasında oynanıyor. Hem Venedik Krallığı’na layık hem günümüzü ve her yeri yansıtan işlevsel tasarım. 

Sivadier’nin yorumunda birkaç nokta her an vurgulanıyor: 1. Othello’nun yabancılığı (kara derili, Afrika kökenli, öteki.) 2. Iago’nun zekâsı, sinsiliği, karizması, herkese farklı bir yüzünü göstermesi. 3. Desdemona’nın sıradan aşkla yoğrulmuş gençliği. 

Adama Diop ( Othello-) Bob Marley tipinde. Nicolas Bouchaud (Iago) günümüz politikacılarına benziyor. Emilie Lehuraux (Desdémone) sokakta rastlayacağınız herhangi bir genç kız! Üçü de mükemmeller. 

Oyun Othello ve Desdemona’nın iki gencin birbirlerini tanımaları, birbirinin dillerini öğrenmeleri, sevmeleri, kaçıp evlenmeleriyle başlıyor. Her an tiyatroda olduğunuzu hatırlıyorsunuz. Oyuncular dönüp sizinle konuşuyor. Hele krallığın iktidarın “ötekileştirme” çabalarına; kadın düşmanlığına, aile kavramı takıntılarına bol bol gülüyorsunuz. Araya Dalida’nın, Queen grubunun şarkıları da giriyor... Ve gülerek izlediğiniz oyun giderek trajediye dönüşüyor. Kötülüğün nasıl ilerlediğini elle tutarcasına izliyorsunuz. 

Günümüzde Türkiye’de her gün bir kadın, Fransa’da her 3 günde bir kadın öldürülüyor. “Çok sevdiğim için öldürdüm hâkim bey.” Oyunun sonunda Desdemona’yı öldüren artık o hiç kıskanç olmayan, soylu, uygar yakışıklı komutan Othello değil, iktidarın ötekileştirerek marjinalleştirdiği; ilkelleşmiş, vahşileşmiş, bembeyaz boyalı yüzüyle adeta şamana dönüşmüş bir yaratıktır. 

Yani kötülük galip mi geldi? Hayır sanmıyorum. İki sevgili son ana dek birbirlerini severek kucak kucağa öldüler. Sahneyi kaplayan o dev beyaz çarşafın üzerinde... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları