Tabiata karışan şair

11 Ocak 2024 Perşembe

Edebiyat dünyamız ve Türk şiiri büyük bir ustasını kaybetti. Ben, en sadık okurlarımdan birini yitirdim. 

Süreyya Berfe şiirin ustasıydı. Şimdi ona “usta” dediğimi duysa kızardı. 1965-2015 yılları arasında yazdığı tüm şiirlerin toplandığı, 877 sayfalık “Toplu Şiirler” kitabına “Kalfa” adının konmasını istemişti. İroniye bakar mısınız! Kitap Yapı Kredi’den çıktı ve birçok baskı yaptı. 

60’lı yılların başından beri aralıksız şiir yazdı. Ben onu 70’lerde önce şiirleriyle tanıdım, sonra Milliyet Sanat dergisine her gelişinde yakın arkadaşı Cemal Süreya’nın anlattıklarıyla.

Cemal Süreya’ya göre Süreyya Berfe’nin, kişide karıncalanma duygusu uyandıran bir envanter tutkusu, sağlam bir çağrışım zinciri, tutarlı bir görüntü sevgisi ve her şeye bakmak isteyen bir derviş tavrı vardır. Kendisini daha sonra tanıdım. Konuşması da şiiri gibi ironikti. Bilge kişiliği ve dinmeyen bir merakı vardı. 

BUNUN İÇİN SEVMEK...

Hayatı seven, insanı seven, doğayı seven, hayvanları seven, dostlukları seven, aşkı seven biz okurlar, Süreyya Berfe’nin şiirini de çok sevdik. 

Onun şiirini ben en çok yalınlığı için, arı, duru dili için, sessizliği için sevdim. 

“Sessiz dingin su/ bir damlayla kükredi./ Denize gitti.”

Yaşamın her alanına ve tüm duyulara dokunduğu için. Hayatı şiire taşıdığı için.

İlk şiirlerindeki o toplumsal gerçekçi tavrını; güncel yaşamla, folklorla, sokağın, yaşamın diliyle devşirdiği ve beni içsel yolculuklara çıkardığı için.

Acıyı da sevinci de yeryüzünün tüm duygularını da doğayla iç içe harmanladığı için.

Bir kuşun kanadından kopan tüye bakıp ötüşünü tanıdığı için sevdim onun şiirini.

“Nemli kumlarda keyifle gezen böceği” uyardığı için, o böceğe “Yuvana dön/ Donanma geçiyor/ Sular yükselecek” diyebildiği için.

Kullandığı aforizma benzeri, haiku benzeri özdeyişleri için.

“Biraz fazla/ yaşadığımı düşündürüyor/ bu bahar”.

Hem çok yerel hem çok evrensel hem çok yalnız olduğu hem de tüm yalnızları buluşturduğu için.

Şiirini hüznünün içinde yaşattığı için sevdim, seviyorum onun şiirini. Bunun için... Bunun için... Bunun için... 

EGELERİN EGESİ 

2019 Yılında PEN Şiir Ödülü’nü Süreyya Berfe’ye verirken ona şöyle seslendik:

“Ey şiirin her zaman genci, ey şiirin gececisi, ey hiç kimseye olmadığı kadar sana yakışan huysuzluğun sahibi, ey şiirin yerini bilen madenci, ey kendine hem gölge hem fener olan, ey egelerin egesi... PEN 2019 Şiir Ödülü’nü sana verdik, affet bizi!”

“Affet bizi” dedik. Çünkü kendi köşesine çekilip şiirle, doğayla, sözcüklerle, en çok yalnızlıkla baş başa yaşayan Berfe hiç sevmezdi ödülleri ve kendisinden söz edilmesini! Ama çaresiz daha önceki B. Necatigil Ödülü; M.C. Anday Ödülü, Cemal Süreya Ödülü, C. Atuf Kansu Ödülü, Arıburnu Ödülü; Homeros Emek Ödülü gibi bizim ödülü de sineye çekecekti!

İstanbul’u terk ettikten sonra Ege’ye yerleşti. Turgutlu’ya; sonra Foça’ya, sonra Urla’ya... Süreyya Berfe’yle son telefon konuşmamız 2023’ün sonlarıydı. Gazetemizin Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü kazanan son kitabı “Yavaş Yavaş Bilemiyorum” adlı son şiir kitabındaki (YKY) muhteşem şiirleri okuyordum. Rembetiko müzisyenine, onu bekleyen Kazancakis’e, yeryüzüne, hayata, doğaya eşsiz bir saygı duruşuydu bu kitap. Ödül törenine gelebilseydi ödülü benim elimden alacağını söylediğimde “İşte şimdi daha çok üzüldüm” dedi.

Önceki gün sonsuzluğa göçtüğünde PEN Yazarlar Derneği olarak onun için bir duyuru yaptık. Duyurumuzun bir yerinde, “‘Yavaş Yavaş Bilemiyorum’ yalnızca son kitabının adı değildi, tüm yaşamını, şiirini bu dizeye, bu duyguya sığdırmasını bildi” dedik. (Tümü PEN sitemizde.) 

“Süreyya Berfe tabiata karıştı” dedik.

Sardunya gözünü açtığında, ıtır koku olduğunda, bahar otlarda başladığında, çiçekler imbatın şeklini aldığında, kimi bakışlar gözlerimde kaldığında ve yavaş yavaş bilemediğimde hep seni düşüneceğim sevgili şair! İyi ki varsın! 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları