Türkiye’nin çocukları için...

25 Ekim 2013 Cuma
Başbakan, kadınlara 3 çocuk
yetmez, 5 doğurun diye buyururken,
bir ilahiyatçı hamile kadınların
sokakta dolaşmasını yakışıksız
bulurken, doğum izni daha uzun
olsun da kadınlar iyice iş bulamasın
eve kapansın diye politikalar
sürerken, kimileri de var olan yoksul
ve yoksun çocuklarımızı kaldırımdan
kurtarma çabasında.
Bir süre önce UNICEF Türkiye
Başkanı Talat Halman’dan bir
mektup almıştım. Bütün dünyanın
kabul ettiği bir gerçeği, okulöncesi
eğitimin yaşamsal önemini
vurguluyor, “3-5 yaş arası miniklerimizi,
yaşama en iyi başlangıç
olarak gördüğümüz anaokullarına
kavuşturma gayretindeyiz” diyordu.
“Bu yaşlar temel alışkanlıkların
ve hatta becerilerin kazanıldığı
dönem... Amacımız, hiçbir
çocuğu açıkta bırakmadan, bütün
çocuklarımızı okulöncesi eğitimine
sokmak. Bunu yaparken ilkemiz,
en yoksula, en erişilmeze ulaşmak;
onlara eşit haklar, fırsatlar
tanımak, bu çocukları daha yaşamlarının
başında eksikli bırakmamak.
İstanbul’un varoşlarından
Sarıkamış’a kadar pek çok yerde
anaokullarına destek olduk. Bu
okullar inanın birçok çocuğu kaldırım
kenarlarından, yalnızlıktan,
yoksunluktan kurtarıyor.”
60 bin çocuğa ulaşmak
Bugüne dek bu amaçla çeşitli kampanyalar
sürdürdü UNICEF. Malum
bu kurum sadece gönüllü maddi katkılarla
ayakta duruyor. Ayda 25 lira ya
da yılda 300 lira ile bir çocuğun hayata
sağlam ve güvenli adım atmasını sağlayabiliyorsunuz.
UNICEF’in belirttiğine göre,
Türkiye’de 3-5 yaş arası çocukların
yaklaşık yüzde 50’si, özellikle de dışlanmış
ve dezavantajlı kesimdeki çocuklar
bu haktan yoksun. Yoksul, işsiz
ya da göçmen ailelerden, engelli ya da
dil sorunu yaşayan çocuklar... Bu kez
onlar için esnek bir program tasarlandı.
“Toplum temelli gündüz bakım
ve okulöncesi eğitim modelleri...”
Farklı toplulukların ihtiyaçlarını karşılayabilecek;
hem bağımsız merkezlerde
hem de topluma sosyal hizmet sunan
merkezlerin salonlarında uygulanacak bir model.
Bu merkezler elbet ücretsiz
olacak ve yerel yönetimlerin
kaynaklarından da yararlanacak.
Beklenti, 60 bin çocuğa ulaşmak...
Katkıda bulunan kurumların
desteğiyle on ilde (Adana, Ağrı,
Ankara, Diyarbakır, Erzurum,
Hatay, İzmir, Mersin, Şanlıurfa
ve Van) 500 sınıfta azami
60 bin çocuk, zihinsel, fiziksel,
dilsel, duygusal ve sosyal
gelişimlerini destekleyecek kaliteli
gündüz bakım ve okulöncesi
eğitim hizmetlerine erişim imkânı bulacak.
Mekân ve yetenek buluşması
Okulöncesi Eğitim Projesi’ne
katkı sağlamak için müthiş bir
işbirliği yapıldı. Kandilli’de
1700’lerden kalma Osmanlı
eseri, tarihi Kıbrıslı Yalısı’nın
sahipleri mekânı sağladı; dünya
çapında keman virtüözü aynı
zamanda UNICEF İyi Niyet Elçisi
Maxim Vengerov olur dedi.
28 Ekim akşamı Boğaz’daki
o büyülü mekânda, piyanoda Rus
ekolünün en önemli temsilcisi sayılan
Vengerov, Brahms’dan Paganini’ye,
Dvorak’tan Şostakoviç’e bir demet
sunacak. Ünlü piyanistimiz Gülsin
Onay (o da UNICEF iyi niyet elçisi)
konserin finaline katılacak. Geceden
elde edilen gelir okulöncesi eğitime gidecek.
(Biletler pahalı ama konser için
değil, yoksul ve yoksun çocuklara katkı
için veriyorsunuz.)
Gerek bu çok özel konser, gerek
konser dışı bağışlarınız için internetten
“UNICEF-Türkiye”ye ulaşabilir;
0532.276.21.48 ya da 0532.285
50 15 numaralı telefonlardan, staskent@
unicefturk.org adresinden bilgi
alabilirsiniz.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları