Felaket kapitalizmi ve Şok Doktrini devrede

24 Şubat 2023 Cuma

Çarşamba günü deprem bölgesindeki izlenimlerimi aktardığım yazımı felaket kapitalizmine karşı uyararak bitirmiştim.

Bir daha enkaz altında kalmamak için, AKP’nin yarattığı siyasi enkazı ortadan kaldırmak için, enkaz tozlarına karışan ceset kokularını bir daha solumamak için, felaket kapitalizmine dur demek için, demokratik toplum örgütlerine ve siyasi partilere büyük bir görev düşüyor demiştim. Uyarımın ne kadar haklı olduğu aynı gün ortaya çıktı.

‘MEMURLAR, İŞÇİLER BİR AYLIK MAAŞLARINI ALMASIN’ DİYEN VALİ!

Öncelikle felaket kapitalizmi nedir diye açıklamak gerekirse, Kanadalı gazeteci Naomi Klein’ın “The Shock Doctrine: The Rise of Disaster Capitalism” (Şok Doktrini: Felaket Kapitalizminin Yükselişi) adlı kitabına atıf yapmak gerekir.

Klein bu kitabında, şok terapisinden yola çıkarak savaşlar, terör saldırıları, darbeler ve doğal afetler yoluyla toplumlarda önce şok yaratıldığını söylüyor.

Sonra, bu ilk şokun yarattığı korku ve düzensizlik ortamını kullanan politikacıların ve şirketler aracılığıyla, ekonomik olarak ikinci şoku gerçekleştirdiğini örneklerle kanıtlıyor.

Buna direnenlere, gerekirse, polis ve hapishane sorgularında üçüncü şok uygulanıyor. Amaç, toplumu kapitalizmin zalim uygulamalarına hazır hale getirmek.

Bu model, Thomas Friedman’ın geliştirdiği modern kapitalizmin taktiksel stratejisiyle de uyuşuyor: Büyük bir kriz beklenir (ya da yaratılır), vatandaşlar krizden bocalamış bir haldeyken devlete ait hizmetler özel kişilere devredilir, var olan haklar elden alınır ve sonra da bu sözde “reformlar” kalıcı bir hale getirilir.

Türkiye’de de daha önce defalarca uygulanan bu doktrin, deprem sonrasında yine devrede...

Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde meydana gelen deprem sonrasında bölgede koordinatör olarak görevlendirilen Şırnak Valisi Osman Bilgin’in, “Memurlar, işçiler bir aylık maaşlarını almasınlar ne olacak? Yani aç kalmayız” demesi de bunun en iyi kanıtlarından biri olarak tarihe geçti.

İŞÇİ SADAKA GİBİ ÜCRETE MAHKÛM EDİLİYOR

Felaket kapitalizmine karşı uyardığım yazım ile aynı gün Resmi Gazete’de bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayımlandı. OHAL ilan edilen bölgede çalışma yaşamını düzenleyen kararname, felaket kapitalizminin derhal harekete geçirildiğini duyurdu.

Kararnamede ne var diye baktım ve gördüm ki sendikal haklar askıya alınmış; bölgede sendikaların yetki tespiti, toplu iş sözleşmesi, uyuşmazlık ve grev süreçleri, OHAL boyunca durdurulmuş. Bu, toplu iş sözleşmesi imzalanmayacak, grev yapılamayacak demek oluyor.

Bununla da kalmıyor. Kısa çalışma uygulamasının deprem bölgesinde kapsamı genişletilmiş. Bölgesel kriz gerekçesiyle işverenin başvurusu doğrultusunda, kısa çalışma ödeneği verilecek. Ancak kısa çalışmada işveren işçiye ücret ödemeyecek; ücret, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan günlük 133.44 TL olarak karşılanacak. 

İşçi bu sadaka gibi ücrete mahkûm edilirken, iktidar bunu utanmadan “iş veya hizmet sözleşmesinin feshi yasaklandı” diye duyuruyor. Oysa kararnamede sözü edilen tek taraflı bir ücretsiz izindir; işçiye ödenecek toplam ücret aylık olarak 3 bin liranın biraz üzerinde tutuyor. Bu sadakayla hangi ihtiyacını giderecek işçi? Siz kimi kandırıyorsunuz!

Felaket kapitalizmi öylesine vahşice atağa geçti ki, sendikaların ve siyasi partilerin derhal bu kararnamedeki düzenlemelere karşı sesini yükseltmesi şart!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları