Helalleşme oldu AKP ile yumuşama!

05 Mayıs 2024 Pazar

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yıllarca sürdürdüğü siyasal İslamcı ve sağcılarla helalleşme politikası, 14 Mayıs’ta iktidarı beş yıl daha AKP’ye teslim ederken 28 Mayıs’ta Erdoğan’ın bir kez daha cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasına yol açtı.

Ardından Kılıçdaroğlu’nun koltuğuna Özgür Özel oturunca toplum “değişim” yapıldığına ikna edildi. Oysa görüldü ki helalleşme politikası değişmemiş, tersine ilerletilmişti. O kadar ki 31 Mart’ta birinci parti konumuna gelen CHP’nin genel başkanı Özel, “Makama saygıdan asla taviz yok. Sayın Cumhurbaşkanı’ndan randevu isteyeceğim. Nerede randevu verirse orada görüşeceğim. Ben milletin göreve getirdiği bir insanı yok sayarsam bu doğru bir şey değil” diyerek 8 Nisan’da yandaş Sabah’a manşet oldu.

Özel bu sözleriyle, Kılıçdaroğlu’nu “makama saygısız, milletin göreve getirdiğini yok sayan bir lider” olarak resmederken Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı konumunu güçlendirdi. Muhalefetin onca yıl savunduğu seçim hileleri, hukuksuz seçimler ve anayasaya aykırı adaylıklar, hepsi tuzla buz oldu. AKP’ye tarihi bir seçim yenilgisi yaşatılsa da erken seçim gündemden kalktı.

23 Nisan’da TBMM’nin 104. kuruluş yıldönümü oturumuna katılmayıp İsmailağa Cemaati’nin şeyhinin cenazesine katılan Erdoğan, aynı gün Özel’i TBMM resepsiyonunda çaya davet etti. Sonunda Özel, istediği randevuyu aldı ve 1 Mayıs’ta Anayasa Mahkemesi’nin açık kararına karşın, Taksim’i işçilere kapatıp şiddet uygulayan iktidarın lideri ile ertesi gün AKP Genel Merkezi’nde buluştu.

KUTUPLAŞMANIN SORUMLUSU ERDOĞAN

2 Mayıs’taki görüşmeden sonra, “İktidar ve ana muhalefet arasında aslında olumlu bir gelişme oldu. Bundan önceki süreçlerde bu tür adımlar maalesef atılmıyordu. Bu adımın atılmasıyla siyasetin ülkemizde yumuşama dönemine girdiğini görüyoruz” diyen Erdoğan yeni dönemin adını da koydu: YUMUŞAMA!

O da böylece önceki dönemde siyasetteki gerginliğin sorumlusu olarak Kılıçdaroğlu’nu gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlık döneminde izlediği siyaseti en çok eleştiren yazarlar arasındayım, yıllardır bu köşede birçok yazı yazdım, seçimden sonra genel başkanlıktan ayrılması gerektiğini düşünenlerden biriyim.

Ancak Türkiye’deki kutuplaşmanın nedeni Kılıçdaroğlu değildi. Bunun bir numaralı sorumlusu, önüne gelene hakaret eden, anayasayı sürekli çiğneyerek hukuk devletini yerle bir eden, Türkiye Cumhuriyeti’ni adeta Osmanlı monarşisine, laik devleti tarikat ve cemaat devletine çeviren, izlediği zikzaklı politikalarla ülkeyi şirazesinden çıkaran Erdoğan’dır.

ŞİMDİ NEDEN YUMUŞAMA İSTİYOR?

Son manevrasını “Oy kaybettiği için normalleşme istiyor” diye açıklayanlar var. Bunca yıl sonra bunu iddia edebilmek için Erdoğan’ı hiç tanımamış olmak gerekir. 22 yıldır “Şahsım Devleti”ni kurmak için çalışan bir siyasetçiden söz ediyoruz. Demokrasi tramvayına daha önce hiç binmeyen Erdoğan, yine binmedi. Ama belli ki birileri bindiğine kanmak istiyor. Erdoğan, ilerlediği siyasal İslamcı yolun önünde tek engel olarak kalan anayasayı değiştirmek, hatta yeniden yapmak, laikliği ortadan kaldırmak ve dört yılın sonunda bir kez daha cumhurbaşkanı olmak istiyor.

Bunu yaparken de toplumsal direnişi dizginlemek için kurduğu yeni oyunda muhalefete rol verme stratejisini uyguluyor. CHP ise bu rolü, “Müzakere de ederiz, mücadele de” diyerek benimsemiş görünüyor.

Merak ediyorum.

Tarikatlar ile cemaatlerin devlet içinde giderek güçlenen konumunu...

Diyanet’in ÇEDES aracılığıyla eğitimde yarattığı ağır dinselleştirmeyi...

Bilim insanlarının zararlı olduğu uyarılarına karşın 4-6 yaş arasındaki çocuklara verilen Kuran kursunu da müzakere ettiler mi?

Şimdi haklı olarak diyeceksiniz ki sen de amma yaptın, o zaman karşısındaki de “Ayet okuyarak oy isteyen, belediye başkanları Kuran’a el basarak göreve başlayan, seçimde zikirmatik dağıtan parti olarak mı soruyorsunuz bunları” demez mi?

Laiklik feda edilince siyasal İslamla helalleşme de oluyor, yumuşama da!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları