İnsanın din özgürlüğü değil, hayvanın yaşam hakkı!

25 Şubat 2024 Pazar

Le Monde’da 13 Şubat’ta bir haber çıktı. “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Belçika’nın bayıltmadan ritüel kesim yasağını onayladı” başlıklı haberde, “din özgürlüğünü koruyan ‘Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesinin ihlal edilmediğine karar verildiği” belirtildi.

Belçika’nın Flaman ile Valon bölgelerinde kabul edilen ve dinsel gerekçelerle hayvanların bayıltılmadan öldürülmesine (helal kesim) son veren kararnameler, bazı Belçika vatandaşları, Müslüman ve Yahudi topluluklarını temsil eden kuruluşlar tarafından mahkemeye taşınmıştı. AİHM’nin kararı, Belçika’nın yasağı uygulamakla haklı olduğuna hükmetti.

AİHM, tartışmalar üzerine, “‘hayvan refahını teşvik etme’ ve ‘din özgürlüğüne saygı gösterme’ hedeflerinin uzlaştırılması için çaba gösterildiğini” açıkladı. 

HAYVANCILIK SEKTÖRÜ İLE İŞBİRLİĞİ YAPAN REFAHÇILAR

Meselenin bamteli de burası. Hayvan refahçılarının “insani/acısız kesim”, adıyla savunduğu yöntem, gerçekte bayıltarak katletmedir. İnternetin yaygınlaşmasından sonra hayvan hakları savunucularının hayvanların nasıl öldürüldüklerini ortaya çıkarması, birçok insanda hayvan yeme konusunda çekince yarattı.

Tepkinin özellikle genç kuşaklarda karşılık bulması, hayvancılık sektörünü endişelendirince yeni kavramlar ortaya attılar ki hayvansal tüketim eskisi gibi sürsün. “Hayvan refahı”, “acısız/insani kesim”, “serbest gezen”, “kafessiz yumurta” vb. kavramlar, doğrudan endüstri tarafından geliştirildi. Bu doğrultuda, esaret ve katliam koşullarında “iyileştirme” olması için hayvancılık endüstrisi ile işbirliği yapanlar da hayvan refahçıları oldu. 

Ve hayvan hakları mücadelesinde derin bir yarılma yaşandı. Çünkü insanın ve insan dışı hayvanın bu dünyaya gelmekle kazandığı en temel hak yaşam hakkıdır. Onu korumayıp, sadece sömürü ve öldürmenin daha az acıyla yapılmasına çalıştığınızda hayvanların yaşam hakkını savunmuyorsunuz demektir. 

Hayvan özgürlüğü mücadelesi ise her türlü sömürüyü ve zulmü hiçbir ayrım yapmadan tüm hayvanlar için savunduğundan hayvan refahçıları ile tamamen ayrıdır.

DİN ÜZERİNDEN HAYVAN HAKLARI SAVUNULAMAZ

Bir canın alınmasına, “Nasılsa öldürülecek, en azından bayıltılarak öldürülsün” diyerek karşılık veriyorsanız sizi ilk alkışlayanlar hayvan bedeni üzerinden ticaret yapanlar olur.

Bu nedenle de din üzerinden hayvan hakları savunusu yapılamaz. Çünkü meseleyi inanca bağlarsanız, kurban zamanında susmanız gerekir. Siz bazı hayvanlar yararına olduğunu düşündüğünüz bir hadis söylersiniz, diğeri karşıtı bir yorum sürer ortaya, tarikatın biri çıkar köpeklere “mekruh” der.

Hukuk devletinde yasalar geçerlidir, hayvan hakları da bir toplumsal adalet mücadelesi olduğundan yasal mevzuat konusudur. Ancak yaşadığımız türcü dünyada hiçbir yasa mezbahada öldürülen hayvanları korumaz. O nedenle hayvan özgürlüğü felsefesi açısından, gerçek anlamda hayvan haklarını savunmak ancak vegan olmakla mümkündür. 

Belçika vatandaşları, AİHM’nin “etik bir karar” aldığını iddia edebilirler. Oysa insan gibi bilinci ve duyguları olan hayvanları metalaştırmanın “etik” olması hiçbir koşulda mümkün değildir. Yaşamak için çırpınan bir hayvanı önce eşya üretir gibi “yapay dölleme” denen yolla üretmek, esir edip köleleştirmek, sonra aylarca doğasına aykırı bir ortamda tutmak, yavrularından ayırıp işkence etmek ve en sonunda da bayıltarak ya da farklı bir yöntemle öldürmek aklanamaz.

Sorun, hayvanların nasıl öldürüleceğine dair bir kararın “din özgürlüğü” kapsamında “insan hakkı” olarak ele alınmasıdır. Oysa asıl konu, pazarlık unsuru yapılmaması gereken yaşam hakkıdır.

Gerçek nettir: Hiçbir katliam “insani” olamaz!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları