Cepheden yazılan Milli Mücadele

Milli Mücadele’nin cephelerinde yaptığı araştırmalar ve şehitliklerin keşfedilmesindeki katkılarıyla bilinen Selim Erdoğan, Kronik Kitap tarafından yayımlanan Cephede Milli Mücadele Serisi’nin ilk iki kitabı Sakarya ve Büyük Taarruz’da, coğrafi bağlamla da desteklenmiş çok boyutlu bir Milli Mücadele anlatımı sunuyor. Şaşırtıcı bilgilerin yanında, doğru bilinen birçok yanlışı da sahadan doğrulayan belgelerle ortaya koyuyor.

Yayınlanma: 07.08.2021 - 00:02
Abone Ol google-news

Dr. Selim Erdoğan’ın Sakarya - Türk Bitti Demeden Bitmez ile Büyük Taarruz - Dağlarda Tek Tek Ateşler Yanıyordu (Kronik Kitap) isimleriyle ilk iki kitabı yayımlanan Cephede Milli Mücadele Serisi; yazarın coğrafyası bilinmeyen bir savaşın tarihinin tam anlamıyla yazılmasının zor olduğu düşüncesiyle, Mondros’tan Mudanya’ya kadarki süreçte tüm muharebeleri sahadan bilgilerle eksiksiz aktarmak amacıyla kaleme aldığı bir çalışma.

Coğrafi bir bağlamla sunulan analizler öncelikle askerin ve savaşların psikolojisini daha doğru anlamayı sağlıyor. Doğru bilinen birçok yanlışı da sahadan doğrulayan belgelerle ortaya koyuyor.

Serinin ilk kitabı olan Sakarya - Türk Bitti Demeden Bitmez de, bu bakış açısıyla, askeri terminolojiye hakim olmayan bir okuyucunun bile zihninde Sakarya Meydan Muharebesi tablosunun oluşmasını önceleyen bir yöntemle yazılmış.

‘İNCE İŞÇİLİK’LE ELDE EDİLEN BAŞARI

Sadece 9 aylık bir zaman diliminde yaşanan ve Yunanlıların baskın olduğu dönemde gerçekleşen 1. ve 2. İnönü Muharebeleri, Kütahya-Eskişehir Muharebeleri ve Sakarya Meydan Muharebesi’nde düşmanı durdurabilmek ve geri püskürtmek, kısıtlı olanakların verimli kullanılmasıyla sağlanmıştır.

Sakarya kitabında Selim Erdoğan, bu verimliliği sağlayabilmek için sadece tümen ve alay düzeyinde değil; taburların ve bölüklerin de stratejiye dahil edildiği bir “ince işçilik”i, savaş sanatının önemli eserlerinden birisinin ortaya konduğunu, pek bilinmeyen görsel ve tablolarla gözler önüne seriyor.

Genelde yüzeysel olarak anlatılan Mangal Dağı, Gedikli, Çal Dağı Muharebeleri, kitapta akıcı ve derin bir anlatımla okuyucuya sunuluyor. Haymana - Papoulas’ın Kararsızlığı bölümü, Türk ordusunun stratejik başarısını, Yunan General Papoulas’ın hiç hesaba katmadığı bu seçenekle acı biçimde yüzleşmesini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor:

Yunan ordusu için geri dönmek de ileriye gitmek de olanaksız bir hal almıştır, ordu adeta yerinde sayarak erimiş, bulunduğu noktaya saplanıp kalmıştır...

Afyon, Büyük Taarruz sahası. Kavşaktepe

DOĞRU SANILAN YANLIŞLAR

Kitabın en çarpıcı tezlerinden birisi ise, “Ordunun yarısı kaçtı” denen Sakarya Meydan Muharebesi ile ilgili bu iddianın belgelerle çürütülmesi ve olayın gözden kaçan yönlerinin gün yüzüne çıkarılması.

Çalışmada işlenen sarsıcı gerçeklerden bir tanesi de, Selim Erdoğan ve ekibinin arazideki beş yıllık çalışma sonrası ortaya çıkardıkları bir gerçek: Sakarya Meydan Muharebesi’ndeki şehit sayısının bilinenden farklı olması... Çalışmada bu konuya ilişkin de çok önemli bilgiler yer alıyor.

KUTSAL İSYAN: BÜYÜK TAARRUZ

Serinin ilk cildinin bittiği yerden başlayan Büyük Taarruz - Dağlarda Tek Tek Ateşler Yanıyordu da, yine sahadan coğrafi bileşen desteğiyle Büyük Taarruz’un stratejisinin bilimsel boyutunu gözler önüne seriyor. Bu zaferin bir rastlantı, tesadüf, şans olmadığını; her aşaması akılcı bir biçimde planlanmış sistemli bir çalışmanın ürünü olduğunu kanıtlıyor.

Çalışmadaki bölümler, bölümlerdeki belgeler ve “Kalem ve Kılıç”, “Şayak Kalpaklı Adamlar”, “Şu Kopan Fırtına”, “Dumlupınar Geldik Sana” gibi başlıklarla da örtüşen nitelikli canlı anlatım, okuyucuya kendisini cephede hissettiriyor.

Bu kitapta da yine okuyanı hem gururlandıracak, hem şaşırtacak, hem de üzecek birçok ayrıntı da ilk kez karşımıza çıkıyor. Afyon’da bir tek bile gerçek toplu Kurtuluş Savaşı şehitliğinin olmaması gibi… Dr. Selim Erdoğan ve ekibi bu konuya da kayıtsız kalmıyor. Ayrıntılar yine kapsamlı biçimde kitapta…

ANAHTAR BİLGİLER

Yazar, bu serinin her iki kitabının girişinde de “Anahtar” bölümü ile okumayı kolaylaştıracak bilgiler sunuyor. Bu alandaki kitaplar genelde askeri ve karmaşık algılandığı için ilk kitapta; doğrudan ayrıntıya girmek yerine Yunan ordusunun hedefi, hedefine yönelik stratejisi ve Türk ordusunun önleyici tedbirler alışını aşama aşama işleyen bir anlatım tarzı benimsenmiş.

Önemli bir bölümün “11 Aylık Diplomasi Savaşı” olarak da tanımlanan, gerek işgal güçleri gerekse Sovyet Rusya ile olan diplomatik ilişkilere ayrıldığı ikinci kitapta ise Sovyetlerle o dönem ki ilişkilerimize dair pek bilinmeyen, şaşırtıcı bilgilere ulaşıyoruz.

ÖZGÜN ESER VE BİRİNCİL KAYNAK

Cephede Milli Mücadele Serisi, Milli Mücadele tarihinin en özgün eserlerinden biri niteliğinde. Kitapların sonundaki Atlas bölümünde yer alan tüm krokiler TSK’nin İstiklal Harbi ile ilgili kaynaklarından alınarak, her birisinin sağlaması bizzat arazide yapılarak oluşturulmuş.

Örneğin, “Sakarya Meydan Muharebesi sahasını milli park olarak koruma altına alma projesi” kapsamında 150 bin metrekareyi aşan siper parçası haritaya işlenmiş. Sahanın geniş olması sebebiyle de muhabere, zaman dilimlerine göre gün gün, hem Türk hem de Yunan kuvvetlerinin manevralarını göstererek özel olarak çizilmiş.

Anlatımı yer yer iki, yer yer üç boyuta dönüştüren, bu özel yöntemle yazılan ve okuyucuya savaşları komuta karargahından izleme olanağı sunan serinin ilk iki kitabı; bu özellikleri sebebiyle bundan sonra bu alanda yazılacak çalışmalara birincil kaynak olma özelliğini taşıyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler