En az 50 Selin var hepsi de bir!

Kimileri hareketli kıpır kıpır şarkılarına tutkun kimileri de güçlü sesiyle yorumladığı nostaljik eserlere… Selin, çok yönlü kültürel altyapısının getirdiği birikimi, yerelle küreseli birleştiren bir üretime dönüştürüyor.

Yayınlanma: 23.07.2023 - 13:01
En az 50 Selin var hepsi de bir!
Abone Ol google-news

Türk pop müziğinin Batı’ya en yakın seslerinden birisi Selin. Ancak onunki bilindik yurtdışında geçen çocukluğun ardından yurda dönüp yerel başarı kovalayan müzisyenlerin öykülerinden değil. Türkçe ile İngilizce’yi harmanladığı şarkı sözleriyle hem çok dilli kişiliğini yaratıcılığında kullanıyor hem de Anglo-Sakson olmayan müzisyenler için uluslararası görünürlük için gerekli olan kültürel sentezleri başarıyla uyguluyor. Son olarak “IMMA LIAR” isimli teklisini Warner Music Türkiye etiketiyle dinleyicilerin beğenisine sunan başarılı müzisyenle sohbetimize buyurun.

- Önce “Cool”da başlayan ve şimdi “IMMA LIAR”la süren uluslararası alanda başarı hedefleyen müzikal altyapı ve görseller dikkat çekiyor. Müzik kariyeriniz açısından uluslararası görünürlük hedefiniz var mı? Varsa, bu yolculuğun neresindesiniz?

Yolculuğumun tam olarak nerede olduğunu söylemek zor çünkü sosyal medyanın hızlı akışı ve müziğin insanlara hızla ulaşmasıyla artık belirli bir sıralama olmadığını düşünüyorum. Ancak çocukluğumdan beri bestelerimi genellikle İngilizce yapmışımdır. İlk yazmaya başladığımda İngilizce yazdığım için küçük Selin'in hep uluslararası bir hedefi vardı. İnanıyorum ki insan en iyi yaptığı şeyi severek ve azimle yaparsa doğru adımlarla hedeflediği izleyiciye ulaşır.

- Türkiye'de şarkı sözleri üzerinden yıllarca süren bir tartışma söz konusuydu. Ancak siz hem Türkçe hem de İngilizce sözleri bir arada kullanarak ayrı bir tarz oluşturdunuz. Buna olumsuz tepkiler de geldi mi?

Bazı insanların "Batılılaşma" konusundaki öfkesini hem anlıyor hem de anlamıyorum. Anlıyorum çünkü kulaklarımız alışık olmadığımız bir şey duyduğunda hemen uzaklaşabiliyor. Ama aslında Türkiye'de 60'lar ve 70'ler de en iyi besteler, Batı kökenli bestecilerden geldi. Ajda Pekkan, Ayla Dikmen, Sezen Aksu gibi isimler hep Batı’dan gelen ilhamımız oldu. Ben de İngiltere ile Türkiye arasında büyüdüğüm için hem buranın hem de Batı’nın melodileriyle beslendiğim için müzik yaparken ikisi de mutfağımın bir parçası oldu. Müziğin kendisi yolunu biraz çiziyor diyebilirim.

- Anglo-Sakson olmayan ama Batı müziğinde yer almak isteyen pek çok müzisyen, aksanlı şarkı söylemek konusunda zorluk yaşıyor. Siz böyle bir sorun yaşamıyorsunuz. Bunda çocukluğunuzun İngiltere'de geçmesinin avantajı vardır diye düşünüyorum. Öte yandan yorumladığınız Türkçe pop müzik şarkılarında da Türkçe aksanınız hiç sırıtmıyor. İkisini birden kusursuza yakın icra etmek için özel bir çalışma yaptınız mı?

Bir süre babamın işi nedeniyle ailece yurt dışında yaşadık, bu yüzden okulda eğitimim İngilizceydi. Bu açıdan şanslı hissediyorum. Evde ise ailemle Türkçe ve İngilizce karışık konuşurduk. İzlediğim diziler ve dinlediğim müzikler beni çok besledi. Çok taklit ettim. Sevdiğim müzikleri dinleyip o sanatçının nasıl söylediğini, nasıl bir aksan kullandığını, gırtlak oyununu öğrenmeye çalıştım. Bunları yaparken adım adım ve sürekli tekrarlayarak geliştirdim. Tabii hâlâ öğrenmem gereken şeyler var!

- Bugünlerde "cover"ladığınız nostaljik Türkçe şarkılara çocukluğunuzda ne kadar aşinaydınız Çocukluğunuzun çalma listesi nasıldı?

Cover”ladığım şarkılar genellikle anne ve babamın veya annanem ve dedemin dinlediği şarkılar. Bu yüzden onları bu yaşta canlandırmak büyük bir keyif. Çocukluğumun çalma lsitesii çok karışıktı. Hem yabancı, bildiğimiz ikonik “rock”çılarla doluydu, Hem de zamansız caz parçalarından, Disney Channel'daki pop müziğe kadar, üstüne evde dönen türküler, 70'lerden eşsiz parçalar ve o zamanki 2000'ler Türkçe poplar, hepsi vardı diyebilirim. Ailem sağ olsun!

- “In Control” ve “Gidip Gel” şarkılarınız Türk pop müziği armonisiyle küresel güncel müzik tınılarının mükemmel uyumlarını içeren sentezler. Peki müzikal anlamda kendinizi konumladığınız yer bu sentez mi?

Kendimi spesifik bir yere konumlandırmıyorum. Çok hızlı tüketiyoruz her şeyi, ben dahil. Her gün farklı müzisyenleri dinleyip yükseliyorum ve bir önceki cevabımdan anladığım şu ki gerçekten çok fazla müzik var. Bir tek yerde konumlandırmak biraz zor. O yüzden sanırım içimden gelen his ve ilhama göre üretmeye çalışıyorum. Bazen hüzünlü, bazen hareketli, bazen biraz delilik…

- Takipçileriniz için iki ayrı Selin var. Biri hareketli, kıpır kıpır, uluslararası bir ses ve sahne duruşu olan geleceğe yönelik, diğeri ise nostaljik, “retro” estetiği hem ses hem de görüntü olarak sunan... Her iki kişiliği de aynı bedende barındırmak nasıl bir durum ortaya çıkarıyor?

Benim için sadece iki Selin yok, en azından 50 tane Selin vardır! (Gülüyor) Fakat hepsi aynı müzikal bedenden geçtiği için sanırım benim için tek bir Selin olarak filtreleniyor. Sahnede farklı müzikal renklerimi göstermeyi seviyorum. Evet, farklı katmanlar var ancak hepsi bir bütün olarak benliğimi sergiliyor. Eğer nostaljik Selin olmasaydı, kıpır kıpır Selin aynı etkiyi vermezdi veya tam tersi. İzleyiciler de hangisini tercih ederse ona göre seçebiliyorlar! (Gülüyor)

Şu aralar top 10 şarkım

- Jorja Smith - Try Me

- Raye - Black Mascara

- Ajda Pekkan - Sen Benim Şarkılarımsın

- The 1975 - She’s American

- Sezen Aksu – Geri Dön 

- Rosalia - Juro Que

- Dolu Kadehi Ters Tut ve Selin – Olabilirdik

- Altın Gün - Anlatmam Derdimi

- James Blake - Life is Not The Same

- Sertab Erener – Olsun"

"DANS’A DEVAM"

- “Cool” videosunda oldukça başarılı bir dans performansınız vardı. Dans ve performans açısından kendinizi geliştirmek için neler yapıyorsunuz?

Küçüklüğümden beri dans hep hayatımda oldu. Ancak dans konusunda geliştirmem gereken birçok şey olduğunu düşünüyorum. Bir ara daha fazla ders almaya giderdim, son zamanlarda biraz ihmal ettim, ama spor ve genel fitness açısından hep aktif oldum. Bu yüzden dansla biraz iç içeyim. Geliştirmek için küçüklüğümden beri dans derslerine gittim ve müzikli mekânlarda dans etmekten hiç çekinmedim! Bu soruyu sormanız iyi oldu. Hemen yine derslere devam ediyorum!

SAHNE İLETİŞİMİ DOĞAÇLAMA

- Sahnede dinleyiciyle çok fazla iletişim kuran bir müzisyensiniz. Bu açıdan meslektaşlarınızdan farklı bir sahne performansınız var. Sahnede iletişim için ön hazırlık yapıyor musunuz yoksa doğaçlama bir performans mı sunuyorsunuz?

Sadece genel bir çerçeve belirliyorum önceden, sonra her sahnede o çerçeveyi farklı alternatiflerle dolduruyorum. Tamamen o günkü sahne ve seyircinin enerjisine göre doğaçlama yapıyorum. Dolayısıyla iletişim izleyiciye göre şekilleniyor.

"PEK TAKMAMAK LAZIM"

- Aslında ilk görünürlüğünüzü Youtube'da edindiniz. Sosyal medya çok acımasız bir yer. Hele kendini ilk kez göstermek isteyen genç bir kadın müzisyen için.

Her zaman eleştiriler ve beğenmeyenler olacaktır. Bunlar olmasa gelişmek bile istemezdik. Herkes ne kadar mükemmel olduğunu söylese bile biraz kendimizi kandırıyor gibi olurduk. Elbette bazı yorumlar acımasız, o anlık üzebilirler, ama etkilenmemek gerekiyor çünkü etkilenseydik o zaman o yaratıcılığa vereceğimiz enerji boşa giderdi. Bu yüzden pek takmamak lazım ve bildiğimiz gibi emin adımlarla, pes etmeden üretmeye devam ederek kendimizi ileriye doğru itmek gerek!

HEP PRODÜKTÖRÜN YANINDA DURURUM

- Aynı zamanda bir besteci ve söz yazarı olarak şarkılarınızın prodüksiyon kısmında ne kadar etkinsiniz?

Bazen, evde hazırladığım taslak prodüksiyonlarla giderim, o fikrimi aynı çerçeveden görebilsinler diye. Ancak sonra onlara güvenerek, bırakırım. Yine de hep prodüktörün yanında dururum ve fikirlerimi bol bol sunarım, bazen fazla bile gelebilirim! (Gülüyor) Her şeyi kendim yapmaya çalıştım. Belki biraz daha uğraşabilsem başarabilirdim, ancak işlerimin içinde farklı bir "boya fırçası" katmayı seviyorum. O prodüktörün bakış açısıyla benim bakış açım karışınca çok ilginç şeyler ortaya çıkabiliyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon