Futbol tutkusu engelleri aştı: Oğuzhan Yokuş

Oğuzhan Yokuş ismini belki hiç duymadınız, ancak Türkiye’nin milli gururlarından. Görme engelliler futbolunda uluslararası alandaki başarılarıyla branşının en iyileri arasında.

Yayınlanma: 27.11.2022 - 13:00
Futbol tutkusu engelleri aştı: Oğuzhan Yokuş
Abone Ol google-news

Engellere karşın asla pes etmemenin en iyi örneklerinden birisi Oğuzhan Yokuş’un öyküsü. Henüz sekiz yıl önce başladığı futbol serüveninde büyük başarılar kazandı. Yetmedi, görme engeline karşın büyüttüğü futbol sevgisini birikimiyle bir araya getirerek futbol yorumculuğuna soyundu.

Gerisini kendisinden dinleyelim...

- Futbol kariyeriniz nasıl başladı?

2016’da başladım. Özellikle 2015’te Avrupa Görme Engelliler Futbol Şampiyonası’nda ilk altın madalya getiren branş B1 (hiç görmeyenler) futbolu olmuştu. Turnuva İngiltere’deydi. O zamanlar dikkatimi çekmemişti. Gururlanmıştım ama futbola başlamayı düşünmemiştim. 2016’da paralimpik oyunları ve olimpiyat oyunları Brezilya’da düzenlenmişti. Latin Amerika’nın futbola, spora ne kadar tutkun olduğunu biliyoruz, ki benim de Latin Amerika özel ilgi alanımdır.

Ortam o kadar hoşuma gitti ki seyircilerin tepkileri, futbolcuların çabaları, Brezilya’nın şampiyonluğu beni futbola itti. Bizde 1. Lig, 2. Lig ve 3. Lig yerine geçen Yükselme Ligi var. 2016’da Yükselme Ligi’nde Kırıkkale takımıyla ikincilik elde ettik. 2021 İzmir Çağdaş Görmeyenler Spor Kulübü’nde oynamaya başladım. İzmir Çağdaş Görmeyenler Spor Kulübü’nde yedi yıllık Çankaya Belediyesi hegemonyasına son vererek Sesi Görenler 1. Ligi’nde şampiyon olduk. 2019’da Milli Takım ile Avrupa Şampiyonası’na katıldım.

İtalya’daki organizasyonda Tokyo kotasını alamadık. 2021’in sonunda İtalya’nın Sanremo kentinde düzenlenen uluslararası futbol organizasyonuna Charleroi takımı adına katılıp hem gol kralı hem de en iyi oyuncu seçildim. Bu yıl İtalya’daki Avrupa Şampiyonası’nda finalde Fransa’ya penaltılarda kaybederek ikinci olduk. Ama 27 ay öncesinden paralimpik oyunlarına kota alan ilk ülke olduk. Aynı zamanda önümüzdeki yıl İngiltere’nin Birmingham kentinde düzenlenecek olan Dünya Görme Engelliler Futbol Şampiyonası’na yine kota aldık.

- Kör futbolunun kuralları neler?

Kör futbolu biraz basketbolu andırıyor. Top oyundan çıktığı anda süre durur. Dört faulden sonra sekiz metre penaltısı atılır. Ceza alanı içinde yapılan faullerde altı metre penaltısı uygulanır. On beşer dakikadan iki devre halinde toplam 30 dakikadan oynanan, her takımın her devrede birer mola hakkının olduğu bir oyun. 530 gram ağırlığındaki zilli topumuz var. Kalelerin arkasında ve orta sahada yönlendiricilerimiz oluyor.

Ses, oyunun ana fikri. Çünkü hem talimatları duymaya hem bu talimatları uygulamaya hem de rakibin sesini algılamaya çalışıyorsunuz. Top ayağımdayken rakibin bana mutlaka “Voy” demesi lazım. “Voy” İspanyolcada “geliyorum/gidiyorum” anlamına gelen bir kelime. Bu ses bize yön gösteriyor.

- Futbol neleri değiştirdi?

Zaten futbolla yaşayan bir insanım. Futbolla kendimi daha rahat hareket ettirebildiğimi düşünüyorum. Futbola başlamadan önce de bastonum vardı ama “Belçika’ya, İtalya’ya giderim, oralarda dolaşırım” diyemezdim. Bu, rahatladığımı, özgüvenimin kendine geldiğini gösteriyor. Futbol bana seyahat özgürlüğü tanıdı. İnsanların bana farklı baktığını, saygı duyduğunu düşünüyorum.

- İdol olarak gördüğünüz bir futbolcu var mı?

Ben bazı oyuncuları kendime benzetiyorum. Mertens, Firmino, Gabriel Jesus, Victor Osimhen bazıları. Özellikle Gabriel Jesus ile gol kaçırma yüzdem çok benziyor. O da ben de çok kaçırıyoruz. Firmino’nun defansa yardımı çok fazladır. Benim de asıl işim hem defansa yardım etmek hem de skor katkısı vermek.

- Geleceğe yönelik hedefleriniz neler?

Avrupa’nın en iyi oyuncularından biri olmak istiyorum. Özellikle Belçika takımıyla yaptıklarımı kendi ülkemde de başarmak amacım. Uluslararası turnuvalarda başarılı olmak, en önemlisi de önümüzdeki Dünya Kupası’nda en azından çeyrek final görmek istiyorum. Paris’teki olimpiyatlarda da gruptan çıkmayı hedef koyduğumu da söyleyebilirim.

- Kariyerinizde sizi zorlayan neler oldu?

Bazen hakkımın yendiğini düşünüyorum. Çeşitli eksiklerimizin olduğunu bilmeme rağmen her şeyin değişeceğine inanan biriydim ama bunun böyle olmadığını gördüm. İş bende bitiyormuş; ben iyi olacağım, sonra diğerleri gelecek. Bunu geç anladım. Yorumculuk kısmında da ülkedeki yorumcu kalitesine baktığımız zaman, zirvede 10-15 kişi sayabiliyoruz. Ama orta tabakayla alt tabaka arasında müthiş bir kalite farkı var.

Aynı Türkiye’deki ekonomik sınıflar gibi yorumculukta da “orta tabaka” yok edilmiş. O alt sınıf sürekli birilerine yakın olup iş almanın peşinde oluyorlar. Futbolun siyasetle yakınlaştığını görünce sahada değil masa üstünde işlerini çözmeye çalışıyorlar. Televizyon kanallarında birçok yorumcu var ki, çeşitli insanların ve çeşitli yapıların içinde yer aldığı için oralarda barınıyor. Bilgi birikimleri yok ama birilerine yakınlıkları sebebiyle iş buluyorlar. Bu anlamda güçlü olmadığım için ve engelimden dolayı geri planda bırakıldığımı düşünüyorum. Bazen spiker kalitesinden dolayı sıkıntı yaşayabiliyorum. Özellikle maçı anlatan spikerlerin çok susması beni etkiliyor, maçtan kopmama sebep oluyor.

EN GÜVENDİKLERİN BİLE...

- Hayatınızda dönüm noktası olarak adlandırabileceğiniz, “Yaşanmasaydı farklı biri olurdum” dediğiniz bir olay var mı?

Brezilya’da oynanan olimpiyatları ilk sıraya koyabilirim. İkincisi de bu yıl oynanan Avrupa Şampiyonası’ndaki Fransa maçı. 2-1 kaybettiğimiz maçta dört arkadaşım sakatlık yaşadı ve oyuna devam edemedi. O maçta antrenör ekibi tarafından ihale bize yıkıldı, ben de bundan nasibimi aldım.

O maç bana şunu anlattı: En güvendiğin insanlar bile iş kötüye gittiği zaman gerçek yüzlerini gösterebiliyorlar. O maçtan çok etkilenmiştim. Güçsüz kalmamayı, ne olursa olsun en iyisini yapabilmeyi amaç edindim. Şimdi de Sesi Görenler 1. Ligi’nde İzmir Çağdaş formasıyla 12 maçta 16 golle gol krallığında ikinci sıraya yerleştim.

ENGELSİZ YORUM

- Futbol yorumculuğu da yapıyorsunuz...

Bu yola 2018 Dünya Kupası öncesi girdim. Bir gün bir arkadaşımın tavsiyesiyle Radyospor’a bağlandım ve Latin Amerika takımlarını değerlendirdim. O zamanın moderatörü Sabri Ugan benimle ilgilendi ve benden yorumcusu olmamı istedi. Görme engelli olduğumu söyledim, çok şaşırdı.

O günden beri çeşitli programlarda yorumculuk yapıyorum. Bunun yanı sıra sosyal medya hesaplarımda kendim videolar çekiyorum, YouTube’ta “Engelsiz Yorum” isimli bir kanalım var. Benim asıl amacım bu işi engelim sayesinde değil, engelime rağmen yapabildiğimi göstermek; bilginin ve analiz gücünün önemini vurgulamak.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler