Hemşin’in türkülerdeki tarihi

Hemşin’in dilden dile akarak bugüne gelen geçmişi artık kayıt altında.

Yayınlanma: 23.07.2023 - 13:00
Hemşin’in türkülerdeki tarihi
Abone Ol google-news

“Uyan ey güneş uyan/Çikta dağlari boyan/Yarun güzelluğidur/Beni dertlere koyan/Dere boyi ben olsam/Akmam burda dururdum/Biraz şansum olsaydı/Sevduğumi alurdum”

Zorlu doğası ve yaşam koşullarının kendine özgü bir kültürü de beraberinde getirdiği Hemşin’in türkülere nağme olan öyküleri, horona coşku katan dizeleri, yıllar öncesinden bugüne dile dilden akarak geldi. Hemşinli araştırmacı, besteci ve müzisyen Hızır Canbaz çocukluğundan beri süregelen bu sözlü geleneği kayıt altına alma misyonunu “Kapıdan Ömür Geçer” isimli kitapta derleyerek Anadolu’nun kültürel geçmişine önemli bir katkı sundu. Gülnar Yayınları etiketiyle çıkan ve 30 Temmuz’da Hemşinliler Eğitim ve Kültür Derneği’nde bir imza günü düzenlenecek kitabı Canbaz ile konuştuk.

- Hemşin’in türküleri, destanları ve öyküleri üzerine yaptığınız çalışma bir kültür antropolojisi olarak çok değerli ancak siz bu çalışmaya daha küçükken başlamışsınız. Ana motivasyon kaynağınız neydi?

Küçük yaşlardan beri insan konuşurken gözünün içine bakarmışım. Konuşanın yüzü, ifadesi, anlatma biçimi ve hikâyesi dikkatimi çekerdi. Televizyonun olmadığı yıllarda insanlar her akşam oturup sohbet ederlerdi. Türkü, horon, destan konusu açılınca elime geçirdiğim yazılacak ne varsa onlara yazıyordum. Yazılan materyaller arasında karton, mukavva, defter, bloknot, gazete, kâğıt mendil, peçete bile var. Bu materyalleri hala saklarım. Hemşinli analar da sağ olsun ilgimi görünce kâğıtlara yazdıkları türküleri verdiler. 1970-1975 yıllarından kayıtlar, 1983-1985 yıllarından videolar var. Şimdilerde ise telefonlara kaydediyoruz.

- Yörenin sözlerinde, bestelerinde kavuşamama, hasret, özlem, yoğun biçimde yer alıyor...

Bizde türküler genelde acıya yazılır. Yaşlılarımızı dinlerken bunu gördüm. Sanki bir terapi gibi. Benim de bir toplumsal sorunu gördüğümde hiciv etme dürtüm artıyor. Veya bir acıyı gördüğümde de onu tasvir ederek dile getirme isteğim... Biraz şairlik biraz geleceğe miras kalması, biraz derde ortak olma arzusundan...

- Hemşin’de dillere düşen dörtlükler doğayla olan ilişkilerine de atıf yapıyor.

Doğamızı yaşamımızın parçası olarak görürüz. Canlısını, cansızını hepsini bir bütün olarak düşünürüz. Türkülerin sözleri yazılırken taşından toprağına, ağacından kuşuna, dağından deresine hepsinin yeri var.

- Sözlerini sizin yazdığınız, Sinan Akçal tarafından bestelenen “Hoduçur çığına ağıt” İnsanın doğaya saygı göstermediğinde başına gelenlere de iyi bir örnek sanırım.

Hoduçurlu olan Sündüs Tüylü Günaçar ve Zeki Tüylü 1942 yılında yaşanmış bu olayı anlattılar. Babaları Musa Dede ava gittiğini ve bir yaban keçisine iki kez ateş ettiğini ama tüfeğinin ateş almadığını, farklı yere ateş ettiğinde bu kez ateş aldığını görünce ava ateş etmeyip köye döndüğünü anlatır. Köydeki gençler ertesi gün ava gidip bir keçiyi vurur, eve getirip Musa dedeye de etinden vereceklerini söylerler. Kabul etmez. Birkaç gün sonra yedi genç tekrar ava gider ve çığa kapılırlar. Beşi ölür... Ağıdın sözlerini yazdıktan sonra Sinan Akçal’dan bestelemesini istedim. Kabul etti ve besteledi. Yabani hayvanlar doğanın bir parçası. Bölgemizde ve dünyada avcılığa karşı önlem alınmalı. “Yaralı Geyik” adındaki müzik eserim de doğal hayat ve yaban hayvanları ile ilgili.

- Hemşin’in zorlu yaşam koşulları doğaüstü inanışlarıda beraberinde getiriyor sanırım.

Fırtınalara, taşan derelere, çığlara, sele canlar verince umut bağlayacağınız yerler arıyorsunuz. Veya özlediğinize kavuşmak için derenin, kuşun size yardım etmesini istersiniz.

HEMŞİN'DE BİR TÜRKÜ NASIL YAPILIR?

Halk kültüründe bir olayın yaşama biçimini şair tarafından söze dökülür. Acı olaylar destan olur, övgü ve yergiler atma türkü olur, horon, düşüm ve yol türkülerinde ise sevda, sitem, hasret, gurbet olur… Süreci şairin mahareti ve yaşananlar belirler. “Nokta Hala Destanı” sanırım 20-25 senede oluştu. Türkülerde ise unutulmamış bir sevdaya yıllarca yazılmış sözler olur. 11’li hece ölçüsü, uyak yapısına uyarak geçmişi, olayı anlatır. Halkın hafızasına yazılır. Hatırlandıkça ve benzer olaylar yaşandığında şairler tarafından aynı yolla dizelere dökülür.                                   


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler