Mükemmel Anne olmak...

Anneliğin toplum içinde yerleştirildiği statü, yeni anneler için mükemmel olma baskısını beraberinde getiriyor. Gerçekten mükemmel bir anne olunabilir mi? Gelin birlikte yanıt arayalım.

Yayınlanma: 22.05.2022 - 13:00
Mükemmel Anne olmak...
Abone Ol google-news

Uykularınız artık düzene girdi mi?” Bu aralar en çok duyduğum soru bu. Ne yazık ki hâlâ girmedi ve uzun süre de girecek gibi değil. Eğer birkaç aylık anneyseniz muhtemelen siz de bu soruyla sık sık karşılaşıyorsunuzdur. İlk bakışta çok belli etmese de, hatta bir nevi şefkat barındırır gibi dursa da cümledeki “artık” kelimesi “Eh, bir zahmet oluversin” anlamı taşıyor alttan alta. 

Acı yanı, muhtemelen gerçekten olması gerekenin de bu olması. Çünkü benzer şeyi birkaç kişiden duymak genelde ortalamayı yansıttığından, “Başkalarının dediklerine kulak asmayın, her bebeğin ve annenin kendi ritmi vardır, siz de kendi ritminizi bulun” gibi klişe bir söylemle yaklaşamıyorum ben annelik mevzusuna. Ve otuz yaşımdan sonra istatistik öğrenmiş biri olarak ortalamaların “normal”i anlamada ne kadar değerli olduğunu artık(!) biliyorum. 

"NORMAL" VE GENEL KABULLER

Normal de neymiş ki?” demeyi de o zamanlar bıraktım haliyle. Normal olmayı yücelttiğimden değil… Yerdiğim de yok. Ama normal, içinde bulunulan toplumdaki konumu anlamada öylesine kıymetli bir veri ki yadsımak hata olur. Örneğin bebeklerin boy-kilo-baş çevresi gelişiminin yeterli olup olmadığına bile “büyüme eğrisi” olarak bilinen ve toplumdaki diğer yüz bebeğe göre konumunu gösteren persentile bakarak karar veriliyor. Ben de bu normallere baka baka, çocuk gelişimiyle ilgili - hep önerilenin aksine başka bebeklerle oğlumu kıyaslaya kıyaslaya - altı aylık taze annelik serüvenimde yaptığım hataları, öğrendiklerimi sizinle paylaşıyorum. 

Oğlum altı aylık ve geceleri ortalama, bir saat kırk iki dakikada bir uyanıyor. Bu ortalamayı kafama göre vermiyorum. Kullandığım ücretsiz bir uygulama (Huckkleberry) sayesinde günde kaç kere, ne kadar süre ve ne kadar aralıklarla emmiş; kaç kere bez değiştirmişiz, bunların kaçı karma kaçı sadece çiş, hatta kakasının rengi nasılmış gibi pek çok veriye ulaşabiliyorum. Elbette ebeveyn manipülasyonuna açık bir uygulama. Siz oraya ne yazarsanız onun istatistiğine ulaşırsınız ama uygulamayı yanıltmanın kime ne faydası olacak ki? 

HAFIZA VE ÖĞRENME

Veriler ışığında şunu söyleyebilirim ki, ben bu çocuğu emzirirken bir yerlerde büyük hatalar yapmışım. Çünkü normalde altı aylık bir bebek geceleri iki-üç kere uyanıp emmeliymiş. Bizse altı yedi kere kalkıyoruz çünkü o ne zaman isterse emziriyorum. Ben de derin uyku hali olan REM (Rapid Eye Movement)’in hafıza ve öğrenme üzerinde önemli bir rol oynadığını ortaya koyan pek çok çalışmayı da doğrularcasına uykusuz kaldıkça daha çok dalgınlaşıyorum. “Uykusuz kaldıkça hatalarım artıyor, hatalarım arttıkça uykusuz kalıyorum” şeklinde giden bir kısır döngüye giriyorum. Çoğu annenin de ilk zamanlarda uykusuz kaldığını göz önüne alırsak, annelik ve dalgınlığın bir paket program olarak sunulduğunu söylemek mümkün. Ama annelik öyle bir süreç ki hem hormonlardan hem de bedeli büyük olduğundan, insan asla hata yapmamalıymış gibi hissediyor. Ne yazık ki pratik teoriyi desteklemiyor. 

MÜKEMMELİ YAKALAMAK

Mükemmel anne olmak için haybeye çabalamak ile bunun asla olamayacağını bilinçli bir şekilde kabul etmek arasındaki ince çizgide bir müddet salındıktan sonra kendimi yavaş yavaş ikinci tarafa doğru atıyorum. Haliyle bana da sadece nasıl da mükemmel anne olamadığımı sizinle paylaşmak kalıyor. Zaten mükemmel anne yoktur diye teselli ediyorum kendimi. Çünkü bir konuda “mükemmel”i yakalamak için için çok çalışmak, istikrar ve yetenek gerekli. 

Hadi diyelim mükemmel anne olmak için doğdunuz, bu konuda çok yeteneklisiniz. Çok da gayret gösteriyorsunuz. Ama yine olmuyor, çünkü istikrar tutturmak imkansız. Nedeni süreçte çok fazla değişken olması. Biz çözümü elimizden geldiğince bir bebek rutini oluşturarak bulduk. 

GÜNLÜK TEKRAR VE NÖROLOJİK GELİŞİM

Çocuğunuzun yatma ve uyanma saatleri, günlük etkinlikleri hemen hemen hep benzer şekilde seyrederse, herhangi bir sorun olduğunda o günkü değişkenlere bakmanız çözmeye yardımcı oluyor. Bir de rutinin bebeklerin öğrenmesinde büyük etkisi olduğunu gösteren pek çok çalışma var. Çünkü düzenli olarak tekrarlanmayan şeyler beyindeki, ilgili sinapslar yok olabildiği için unutulduğundan rutin olarak yapılan günlük etkinlikler bebeğin beynindeki bağlantıların oluşması için çok önemli. 

Süreçte çok fazla değişken olduğundan bir bebeğin gelişimi kontrollü deney yapmaya pek müsait değil ve haliyle kısa sürede nerede hata yapıldığını bulup düzeltmek oldukça zor. Bu nedenle içgüdülerle, akılla, araştırarak ama en çok da bebeğimi gözlemleyerek elimden geldiğince onun için en huzurlu ortamı yaratmaya çalışıyorum. Belki mükemmel anne olamıyorum ama ona verdiğim sevgiyle bu açığı elimden geldiğince kapatmaya çalışıyorum.

KAYNAKÇA

- Graves, Laurel, Allan Pack, and Ted Abel. "Sleep and memory: a molecular perspective." Trends in neurosciences24.4 (2001): 237-243.  

- Tierney, Adrienne L., and Charles A. Nelson III. "Brain development and the role of experience in the early years." Zero to three 30.2 (2009): 9.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler