Peri masalının sonu
Bir zamanlar, iş dünyasının en yaygın başarı öykülerini rotaya çıkaran start-up girişimlerine örnek olarak gösterilen Elizabeth Holmes kısa süre önce Teksas’taki bir cezaevinde 11 yıllık hapis cezasını çekmeye başladı.
İş dünyasında kullanılan adıyla “start-up” yani “öncü girişim” şirketleri teknoloji çağıyla beraber baş döndürücü bir şekilde arttı. Bu yükselişte tabii ki sağlıkla ilgili girişimlerin de gözden kaçması olanaksızdı. Çünkü milyar dolarla ölçülen sektörel büyüklükler start-up girişimcilerinin iştahını kabartıyordu. Sıfırdan başladığı iş yaşamında net 4.5 milyar dolarlık servete ulaşarak “kendi varlığını yaratan en genç kadın milyarder” ünvanına sahip olan Elizabeth Holmes’ün öyküsüyse bize bu girişimciliğin tatsız sonuçlar da verebileceğini gösteriyor. Henüz 39 yaşında olan Holmes, geçen ay biten davası sonrası 2 yaşındaki çocuğunu bırakarak hapisaneye giderken arkasında ders alınacak bir yaşamı öyküsü bıraktı.
Holmes ABD orta sınıfından ve varlıklarını kızlarının biyoteknoloji okuması için biriktiren mütevazi bir aileden geliyor. Ancak okul yıllarında yaptığı bazı girişimsel projeler hocalarından pek onay görmeyince kendi yolunu çizmeye karar verdi. Hedefi belliydi, laboratuvardaki kan tahlillerinde insanlardan alınan tüpler dolusu kan alma işini daha kolay bir şekilde yapabilmek. Böylece hem iğne korkusunun önüne geçilebilecek hem de saniyeler içinde alınan bir damla kanla yapılan analizler sonucu kişinin sağlık durumu ortaya konup ne yapması gerektiğinin yönlendirilmesini sağlamak.
STEVE JOBS’U ÖRNEK ALDI
Girişim şirketleri özünde hiç keşfedilmemiş bir iş alanını bulma ve burdan para kazanma şeklinde bir amaç taşıyor. Holmes de kafasındaki fikirle 19 yaşında Theranos adını verdiği bir şirket kurdu. Hem de tıpkı sonradan giyimine kadar örnek aldığı Steve Jobs gibi okulu yarıda bırakarak. Fakülte yıllarından tanıdığı birkaç akademisyen ve uzmanla söz ettiğim tek damla kandan tüm tahlilleri yapabilen cihazı geliştirmeye koyuldu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Değişik özellikteki 3-4 tüpe alınan kanla yapılan tahlillerin, yalnızca parmağın ucundan alınacak bir damla kanla yapılmasının pek çok zorluk içerdiği ortadaydı.
Ortada henüz ürün yoktu ama satılabilecek fikir baş döndürücüydü. Bu baş dönmesi olayına son kapılan ise ABD’nin büyük bir alışveriş marketleri zinciri oldu. Mağazalarda oluşturulacak küçük ve sevimli odalarda kişiden alınan bir damla kanla çabucacık tahlil yapılacaktı. Sağlık gereksiniminin paraya tahvil edilmesinin bundan güzel yolu olabilir miydi? Bazı bürokratik işlemleri aşmak için ise Theranos’un yönetim kuruluna eski bakanlar George Schultz, Henry Kissinger ve Jim Mattis gibi ağır isimler alınmıştı. Sanırım bu taktik, coğrafyamızda yaşayanlara çok da yaratıcı gelmemiştir.
ORTADA ÜRÜN YOK
İlerleyen günlerde eski erkek arkadaşını da şirketin başına getiren Holmes artık ABD’nin genç, güzel ve yaratıcı girişimcisi olarak görünüyordu. Forbes Dergisi tarafından 2015 yılında sıfırdan 9 milyar dolarlık (4.5 milyar dolar net) bir servete sahip olan ilk kadın girişimci olarak tanıtılmıştı. Ancak pırıltılı görüntünün altında bir sorun vardı. Alınan patent kayıtlarına rağmen Theranos hâlâ açık olarak ortaya çıkarttığı ürünün nasıl çalıştığını göstermiyor ve açıklamıyordu.
At arabasının balkabağına dönüşmesi John Carreyrou adlı araştırmacı gazetecinin tahlillerin güvenilirliğini ve nasıl yapıldığını sorgulamasıyla başladı. Tahliller aslında mucizevi makinede değil taşıma yoluyla başka yerde ve makinelerde yapılıyordu ve hız nedeniyle oluşan yanlış sonuçlar da gizleniyordu. Bulguları tanıklara ve firmanın eski çalışanlarına dayanıyordu. Her ne kadar Holmes buna avukatları aracılığı ile itiraz etse de konu büyüdü ve hükümetin Theranos merkezini inceleyerek ceza kesmesine yol açtı. Ama bununla da bitmedi. Önce testlerin yapıldığı Arizona eyaleti yönetimi, sonra da finansörler dolandırıcılık ve alacak davası açmaya başladılar. Medya da hemen pozisyonunu değiştirdi. Holmes, Fortune dergisi tarafından bu kez “Dünyanın En Hayal Kırıklığına Uğratan 19 Lideri”arasında gösterildi.
GAZETECİLİĞİN ÖNEMİ
İnsanın en zayıf olduğu noktayı bularak buradan para kazanma arzusu “girişimcilik” ve “teknoloji” gibi soslarla karşımıza çıkarıldığında bazen gerçekleri görmek zor olabiliyor. Holmes’un olayında her ne kadar bu açıdan çoğu kelli felli diyebileceğimiz kişilerin gözleri neyin ne olduğunu irdelemeksizin hırstan kamaşmış olsa da araştırmacı gazeteciliğin hâlâ toplumun önemli fren noktası olduğunu göstermesi açısından da sevindirici.
‘PİŞMANLIK DUYUYORUM’
Geçmişin milyarderi artık ayda 13 bin dolara kiraladığı mülkte değil kapısı olmayan küçük bir hücrede yaşamak zorunda kalacak. “Brunch” kavramını unutarak sabah 6'da uyanacak ve saati 12 sent gibi bir ücretle çalışacak. Son ceza davası sürecindeki sözleri ise geç gelen bir pişmanlığın yansıması adeta; “Geriye dönüp baktığımda, şansım olsaydı farklı yapacağım o kadar çok şey var ki. Başarısızlıklarımdan vücudumun her hücresiyle pişmanlık duyuyorum."
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- ‘Hepinize test yapalım, bakalım kim ne kadar geçiyor!’
- Erdoğan'ı protesto eden gençlere işkence iddiasına yanıt