Yalın ve kalpten: Mummenschanz

Tiyatro sahnesinde yarım asrı deviren bir yolculuk, dünyaca ünlü topluluk Mummenschanz seyirciye bambaşka bir deneyim yaşatacak gösterisiyle İstanbul’a geliyor.

Yayınlanma: 22.10.2023 - 13:00
Yalın ve kalpten: Mummenschanz
Abone Ol google-news

“Mummen”, maskelerin arkasına saklanmak, “schanz” ise bildiğiniz şans... İşte onları anlatan iki kelime. Sahnede sesi devre dışı bırakan, hareket ve beden üzerinden tüm insanlığı aynı duygularla bir araya getirecek sınırsız kodları arayan bir topluluk Mummenschanz. 1972 yılında kurulan İsviçreli topluluk yıllar boyunca dünyayı gezerek bu farklı deneyimi farklı kültürlerle buluşturdu. 4 – 5 Kasım tarihlerinde Zorlu PSM’de Türk tiyatroseverlerle buluşacak olan Mummenschanz’ın kurucularından Floriana Frassetto ile etkinlik öncesi bir araya geldik.

- Sesi tiyatro sahnesinden çıkarmak oldukça radikal bir karar. Başlangıçta böyle bir karar alırken güdünüz neydi?

İçinde kelimeler olmayan bir gösteri yapmaya karar verdiğimizde günlük yaşamda kullandığımız tuvalet kağıdı, boru gibi objelere yeni bir anlam katmayı düşündük. Böylece sahnede yarattığımız karakterlerin anlattığı küçük öyküleri herkes anlayabilecekti. Biraz da absürttü çünkü herkes aşk, kıskançlık, nefret gibi konuları işleyen öyküleri bu objeler sayesinde anlıyordu. Çok yenilikçi bir fikirdi ve daha önce kimse yapmamıştı. Kimse büyük bir şişme balonun içine girip orada, -seyircinin kendini bulabildiği- yüzler oluşturmamıştı. Herkes güldü, herkes düşündü ve herkes hayal gücüyle zaman geçirdi ama en önemlisi eğlendi. Eğlence, güçlü bir iletişimle beraber gelir. Dünyanın her yerinde duygular aynıdır. Görünen o ki biz de öykülerimizle insanların kalbine dokunabilmişiz. Geçen yıl, 50. yaşımızı kutladık ama gerçeği söylemek gerekirse başlangıçta üç haftadan uzun süreceğini bile düşünmemiştik. 

- Dil bariyerini ortadan kaldırınca tüm duyguların birbirine daha yakınlaştığını söyleyebilir misiniz?

Evet, içimizde bir yerlerde hepimiz benzer hissediyoruz ve bunu keşfetmek harika bir şey. Bizim gösterimiz insanın içindeki masumiyeti ve oyun oynamak isteyen küçük çocuğu uyandırıyor. Böylece sorunlarınızı bir buçuk saatliğine de olsa unutuyorsunuz ve Mummenschanz ile düş dünyasında yolculuk ediyorsunuz.

- Sahnede maskeleri kullanıyorsunuz. Bu yöntemi psikoloji ile eşleştiriyor musunuz?

Biliyor musunuz, psikolojiyi kullanmayı hiç düşünmedim. Bunu siz fark etmiş veya analiz etmiş olabilirsiniz. Ancak bizim çalışma biçimimiz son derece basit. Maskeyi yapıyoruz, (aslında daha çok ben yapıyorum) sonra ekip arkadaşlarım maskeleri takıp bir sürü doğaçlama yapıyor. Saatler, günler ve haftalar boyunca tek bulmak istediğimiz doğru hareketler... Gösterimizin ülkeden ülkeye değişiklik göstermemesi çok önemli. Son derece soyut, basit, yalın ve kalpten olmalıyız.

- Mummenschanz’ı yaşayan bir organizma gibi görüyorum. Çünkü sizin de dediğiniz gibi her tiyatro kumpanyası 50. yıldönümünü göremiyor. Bu süreklilik de, kendini düzenli olarak yenilemeden ve dönüşmeden olmaz sanırım.

Katılıyorum, her gösteri birbirinden farklı. Seyirci hep farklı oluyor, bazen çocuklar çok daha fazla, bazen de kadınlar. Ve kadınlar her zaman ilk gülenlerdir. Erkeklerinki hep biraz daha geç olur çünkü o sırada olasılıkla düşünmek ve analiz etmek ile uğraşıyorlardır. Bu farklar da bizi daima genç ve mutlu kılıyor. 

- İstanbul seyircisini Mummenschanz sahnesinde nasıl sürprizler bekliyor?

Bütün gösteri bir sürpriz, şaşırmayacağız bir an bile olmayacak. Son olarak söylemem gerekir ki, güzel ülkenizde ve kentinizde yeniden sahnede olacağım için çok mutluyum.  



Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler