Mahfi Eğilmez'den Orta Vadeli Program değerlendirilmesi

Ekonomist Mahfi Eğilmez, dün yayımlanan Orta Vadeli Program için, "Kur ve enflasyon gibi en önemli iki göstergeyle ilgili tahminlerin son derecede iyimser olduğunu, bunlara dayanılarak yapılan diğer tahminlerin de pek tutarlı olmadığını söyleyebiliriz" dedi.

Yayınlanma: 05.09.2022 - 14:26
Mahfi Eğilmez'den Orta Vadeli Program değerlendirilmesi
Abone Ol google-news

Hükümetin her yıl eylül ayında yayımladığı orta vadeli programda (OVP) yer alan TL ve dolar cinsinden gayrisafi milli hasılaya ilişkin beklentiler, dolar/TL kuruna ilişkin beklentileri de gösteriyor.

Hükümetin kur beklentileri ile gerçekleşmeler arasındaki büyük fark dikkat çekiyor.

Hükümetin geçen yıl yayımladığı OVP’de 2021 yılı için ortalama dolar/TL kuru beklentisi 8,30 idi ancak gerçekleşme 8,98 seviyesinde oldu.

Geçen yılki OVP’de 2022 yılı için beklenti 9,27 idi ancak yılın geride kalan bölümünde ortalama dolar kuru 15,57 oldu. Bugün yayımlanan OVP’de ise 2022 yılı ortalama dolar kuru beklentisi yüzde 79,2 artışla 16,62’ye yükseltildi. Söz konusu beklentinin gerçekleşmesi için yılın kalanında kurun ortalama 19,09 olması gerekiyor. Kur 2 Eylül Cuma gününü 18,20 seviyesinde kapatmıştı. Enflasyon rakamları sonrası ise dolar/TL'de artış gözlemlendi. Enflasyon rakamları sonrası dolar/TL, yükselişe geçerek 18,22 TL, seviyesinde işlem görmeye devam etti.

Eski Hazine Müsteşarı ve Ekonomist Dr. Mahfi Eğilmez, kişisel blogunda, ''2021'de KİT'ler 6,7 milyar TL fazla vermişti. 2022'de 430 milyar açık veriyor. Yani KİT ürünlerine zamlar yeterince yapılmamış ve enflasyon ona karşın yüzde 80. 2023'te açık 97 milyar TL bekleniyor. Demek ki zam yağmuru kapıda'' şeklinde analizde bulundu.

Eğilmez'in yazısında öne çıkanlar şu şekilde...

"OVP 2023 – 2025’de yer alan sayısal hedefleri değerlendirmeye başlamadan önce programda yer alan önlemler ve yapılacak işler konusunda birkaç cümle yazalım. OVP’ler giderek zorunlu bir ödevin yapılmasına yönelik belgeler halini aldı. Bu son OVP de bunların tipik bir örneği olarak karşımızda duruyor. Mesela Fiyat İstikrarı başlıklı 4. Bölümde Politika ve Tedbirler başlıklı bir alt bölüm yer alıyor. Burada yer alan uzun cümleyi ikiye bölerek irdeleyelim. İlk cümle şöyle: “Fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesi amacıyla enflasyon hedeflemesi uygulamasına devam edilecek.” Bu cümleye bakınca enflasyon hedeflemesi uygulaması yapıldığı, bundan sonuç alındığı ve bu uygulamaya devam edileceği izlenimi ediliyor. Oysa bu çerçevede alınan hedefin yüzde 5 olmasına karşılık gelinen sonucun yüzde 80 olduğu görülüyor. Demek ki burada ya alınan hedef gerçekçi değil veya uygulanan politikalar bu hedefle uyumlu değil ya da her ikisi birden söz konusu. Bu durumda bu başarısız politikayı devam ettirmek doğru bir seçim olmaz. Tedbirde yer alan ikinci cümle de şöyle: “Merkez Bankası tarafından faiz politikasıyla birlikte, zorunlu karşılıklar, likidite, teminat ve proaktif rezerv yönetimine ilişkin politika bileşeni fiyat istikrarı hedefi gözetilerek etkin bir şekilde kullanılacaktır.” Bu ifadeyi okuyunca fiyat istikrarını sağlamaya yönelik doğru bir faiz politikası uygulandığı ve hedefe ulaştıracak bir rezerv yönetimi yapıldığı izlenimi doğuyor. Oysa faizlerle enflasyon arasındaki ilişkinin tümüyle koptuğu, fiyat istikrarının giderek bozulduğu ve rezervlerin eridiği bir uygulamayla karşı karşıya bulunuyoruz. OVP’ler gerçek durumu yansıtarak hedefler koymalı ve bu hedefe nasıl ulaşılacağını açıkça belirtmelidir. Mesela fiyat istikrarını sağlamak için ne yapılacak? Faiz mi artırılacak, faiz mi düşürülecek, vergi mi konacak? Bu soruların yanıtları olmadan yukarıdaki ifade tamamen havada kalıyor ve bir program hedefi olmaktan çıkarak temenni maddesine dönüşüyor. Buraya aldığımız yalnızca bir örnekti, OVP’deki bütün önlemler aşağı yukarı bu şekilde temennilerden ibaret, somut adımlar yok.  

Ek:1

'MERKEZ BANKALARI İKİLEM İÇİNDE'

Şimdi de Ek: 1’de özetle yer verdiğimiz OVP 2023 - 2025’de yer alan tahminleri ele alıp değerlendirelim. Dünyanın enflasyonla resesyon arasında gidip geldiği, merkez bankalarının para basmayla, basılan paraları toparlama ikilemi içinde bulunduğu, faiz artırmanın kaçınılmaz göründüğü bir dönemde 2024 ve 2025 yılları hedeflerini konuşmak pek anlamlı olmayacağı için değerlendirmelerimizi içinde bulunduğumuz 2022 yılı ve gelecek yılla sınırlı tutacağız.

İlk olarak 2022 tahminlerini ele alıp değerlendirelim.

Öncelikle OVP’de yer almayan (daha doğrusu zımni olarak yer alan) 2022 yılı yıllık ortalama USD/TL kurunu hesaplayalım: (GSYH TL / GSYH USD = 13.429 / 808 =) 16,62. Buna göre 2022 yılı ortalama dolar kuru 16,62 olarak tahmin edilmiştir.  

OVP’de 2022 yılı yüzde 5 olarak alınan büyüme tahmininin gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Yılın ilk yarısında ekonomi yüzde 7,5 dolayında büyümüş olsa da ikinci yarıda bu performansı yakalayamayacağını dolayısıyla ortalamanın düşeceğini düşünüyorum.

ek:2

OVP’de 2022 yılsonu enflasyon tahmini yüzde 65 olarak alınmış bulunuyor. Ek:2’deki kamu kesimi genel denge tablosuna bakılırsa 2021 yılında 183,9 milyar TL olan kamu kesimi açığının 2022 yılında 861,9 milyar TL’ye yükselmesinin beklendiği görülecektir. Buna göre kamu kesimi açığı yalnızca bir yıl içinde 4,7 kat artmaktadır. Bu artışta bütçe açığındaki büyük artıştan çok daha fazla etkili olan kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) açığıdır. KİT’ler 2021 yılında 6,7 milyar TL fazla vermişken 2022 yılında 403 milyar TL açık vermesi beklenmektedir. Bu, bize KİT ürünlerine zam yapılmadığını, KİT’lerin 2022 yılında ciddi anlamda zarar ettiğini gösteriyor. Bu kadar zamma karşın böyle bir zararın ortaya çıkması ilginçtir. Öte yandan demek ki KİT’ler, açık vermemek için fiyatlarını artırsalardı enflasyon bugün açıklananın muhtemelen iki katı olacaktı. Eylül ayı itibarıyla enflasyon yüzde 81 dolayında bulunduğuna göre önümüzdeki dört ayda enflasyonda ciddi bir düşüş bekleniyor demektir. Bunu sağlayabilmek için Türkiye’ye bu dönemde büyük miktarda döviz girişi olması ve USD/TL kurunun ciddi biçimde gerilemesi ve KİT ürünlerine zam yapılmayarak bu kuruluşların zarar etmeye devam etmesi gerekiyor. Temmuzun son üç haftasında Merkez Bankası’nın (TCMB) rezervlerinde 15 milyar doların üzerinde artış olmasına karşılık USD/TL kuru düşmek bir yana yükselmeye devam etti. Demek ki kuru düşürecek bir miktar bunun üzerinde olmak zorunda. Bir başka beklenti büyük ölçüde baz etkisine dayalı bir durumu işaret ediyor. Burada da geçen yıl Aralık ayında yaşanan yüzde 13,58 oranındaki yüksek aylık enflasyona güveniliyor olsa gerek.

'BÜTÜN UMUDUNU 2023 DOLAR KURU'

Program bütün umudunu 2023 yılı için tahmin edilen dolar kuruna bağlamış görünüyor. KİT zamları sorununu görmezden gelip de USD/TL kurunu 2023 yılı için 21,52 olarak alınca enflasyonda da durulma ortaya çıkıyor. Bütün mesele KİT’lerin bu büyük açığı ne kadar taşıyabileceği, seçim yılında KİT ürünlerine nasıl zam yapılacağı ve kur tahmininin gerçekçi olup olmadığında. Büyümenin yüzde 5 düzeyinde olduğu, dış ticaretin fazla değişmediği bir yılda yalnızca petrol fiyatlarındaki düşüşle kuru dengeleyerek cari açığı düşürmek de tutarlı görünmüyor.

 

Özetle söylemek gerekirse OVP’de yer alan kur ve enflasyon gibi en önemli iki göstergeyle ilgili tahminlerin son derecede iyimser olduğunu, bunlara dayanılarak yapılan diğer tahminlerin de pek tutarlı olmadığını söyleyebiliriz."


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon