TMMOB 13. Enerji Sempozyumu başladı

TMMOB adına Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından “Enerji, Yaşam ve Demokratikleşme” ana temasıyla çevrimiçi düzenlenen “TMMOB 13. Enerji Sempozyumu” başladı. Etkinliğin açılış konuşmalarında enerji alanındaki özelleştirme ve serbestleştirme politikaları eleştirilerek, toplum yararına yeniden kamulaştırma yapılması gerektiği vurgulandı.

Yayınlanma: 09.12.2021 - 17:44
TMMOB 13. Enerji Sempozyumu başladı
Abone Ol google-news

Koronavirüs salgını nedeniyle çevrimiçi düzenlenen TMMOB 13. Enerji Sempozyumu, 9 Aralık’ta açılış konuşmalarıyla başladı. Sempozyum Yürütme Kurulu Başkanı Remzi Çınar, TMMOB’nin her 2 yılda bir, enerji sektöründe bir ana temayı konu alarak düzenlediği sempozyumların genel hedefinin “enerji alanında var olan sorunların ve çözüm önerilerinin tartışılabileceği, alanın tüm bileşenlerinin kendini ifade edebileceği bir zemin yaratmak” olduğunu belirtti. Sempozyumda 3 gün boyunca 2 panel ve 6 oturumda toplam 35 farklı konuşmacının bilgi ve deneyimlerini paylaşacağını aktaran Çınar, izleyicilerin etkinliği çevrimiçi olarak takip edebileceklerini kaydetti. 

FOSİL PAYI DÜŞÜRÜLMELİ

Enerjiden yararlanmanın modern çağın gereği ve vazgeçilmez bir insan hakkı olduğunu vurgulayan Çınar, şu görüşleri dile getirdi:

“Esasen tümü toplumun esas malı olan enerji kaynaklarının araştırılması, bulunması, değerlendirilmesi, üretim, iletim, dağıtım ve satışına kadar sürecin tüm aşamalarında çevreye, iklime ve doğaya olumsuz etkileri asgari düzeyde tutulmalı ve toplum yararı gözetilmelidir. Enerjinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve güvenilir bir şekilde sunulması, temel enerji politikası olmalıdır. Bu anlayış ve yaklaşım enerji ihtiyacının karşılanmasının bir kamu hizmeti olarak yürütülmesi gereğini ortaya çıkartmaktadır. Hava ve çevre kirliliğinin insan ve toplum yaşamına olumsuz etkilerini gidermek, iklim krizinin insan yaşamını tehdit eden, kuraklıklar, denizlerin ısınması, yeraltı sularının azalması, orman yangınları, beklenmedik zamanlarda yüksek yağışlar olması ve düzensiz hale gelmesi, su baskınları ve buna benzer olumsuzlukların giderilmesi için enerji üretim ve tüketiminde fosil yakıtların payının düşürülmesi zorunludur.”

KAMUSAL PLANLAMA

Enerji yoksulluğu sorununun ülkemizde giderek ağırlaştığını, düşük gelir seviyesindeki yurttaşların artan enerji fiyatları karşısında faturalarını ödeyemedikleri için son günlerde yüksek sayıda elektrik, gaz ve su kesintilerinin uygulandığını belirten Çınar, “Yaşanmakta olan olumsuzluklardan ve giderek ağırlaşan sorunlardan kurtulabilmek için enerji sektörünü özel tekellerin kar egemenliğinden çıkarıp kamusal bir düzleme aktarma, toplum çıkarlarını gözeten kamusal planlama esaslı, yenilenebilir kaynaklara dayalı, düşük karbon salımlı bir  ekonomiye yönelme ve enerjiyi azami ölçüde verimli kullanarak enerjide demokratik bir süreci işletme gerekliliği vardır” dedi.

Çınar, hayatın her alanında olduğu gibi enerji politikalarının uygulanmasında da demokratik bir yapının tesis edilmesinin ülkemiz için mutlak bir gereklilik olduğunu kaydetti. Konuşmasında geçtiğimiz aylarda yaşamını yitiren, TMMOB Yönetim Kurulu ve Sempozyum Yürütme Kurulu üyesi Ufuk Ataç’ı da anan Çınar, sempozyumun düzenlenmesine katkı verenlere teşekkür etti.

SOSYAL DEVLETE TASFİYE

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Pala, TMMOB adına 2 yılda bir düzenlenen enerji sempozyumlarının sekreteryasının EMO tarafından yürütüldüğünü, 1996 yılında ilki düzenlenen etkinliğin 25. yılında olduklarını kaydetti. “Tam 12 sempozyum düzenledik bugün 13.’sünü Odamız ev sahipliğinde çevrimiçi olarak düzenliyoruz” diyen Pala, ana teması “Enerji, Yaşam ve Demokratikleşme” olarak belirlenen etkinlikte çok değerli konuklar olduğunu söyledi.

Sempozyumlarda, enerji alanında neoliberal dönüşümlerin tespiti yapılarak, kamudan yana bir enerji politikasının oluşturulması için öneriler geliştirildiğini anlatan Pala, “Bu 25 yıl içerisinde uygulanan politikalarla sosyal devlet anlayışı tümüyle tasfiye edilmiş, sermayenin çıkarlarını temsil eden ve toplumsal eşitsizliği derinleştiren bir devlet şekline doğru köklü değişimler olmuştur” dedi.

Pala, 1980`li yıllardaki neoliberal dönüşümle temelleri atılan ve 2002`den sonra etkin şekilde uygulanan özelleştirme, serbestleştirme gibi enerji arzını kamu hizmeti niteliğinden uzaklaştıran ve enerjiyi tam bir ticari meta haline getiren politikaların dışa bağımlılığı artırdığını, kamusal denetimi ortadan kaldırdığını, kaynakların plansız-denetimsiz şekilde kullanılması ve çevre tahribatına yol açtığını vurguladı. 

YENİDEN KAMULAŞTIRMA

Enerji alanında faaliyet gösteren kamu kurum ve kuruluşlarının özelleştirme uygulamalarıyla sermayeye devredildiğini, yeniden yapılandırma söylemleriyle yapısal dönüşüme uğratıldığını belirten Pala, şöyle konuştu:

"Enerjide kamu varlığı hızla sona erdirilirken, özel tekellerin karı artırılmış ve arttırılmaya devam etmektedir. Ülkemiz ağır bir ekonomik krizin içindedir. Bu krizin nedeni kötü yönetim ve uygulanan politikalardır. Enerji sektöründe, yüksek dışa bağımlılığımız, döviz kurlarında yaşanan yükselme, artan enerji fiyatları sanayide, tarımda, ve hanelerde enerji tüketiminin yüksek fiyatla kullanılması sonucunu doğurmuştur.  Enerjide yapılması gereken, tahribata neden olan özelleştirme ve serbestleştirmeyi sonlandırmak, yeniden kamulaştırmayı gündeme almak, toplum yararına bir politikayı benimsemektir.

AKP hükümetinin böyle bir çözüm için çalışmak yerine zamlar ile faturayı halka çıkardığını ve özelleştirmelere devam ettiğini anlatan Pala, son aylarda yapılan zamları yeni elektrik ve doğalgaz zamlarının takip edeceğini vurguladı. Pala, “Ülkemiz uzun yıllardan bu yana, kamusal planlama temelli, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı, ekolojiye duyarlı, toplum yararını gözeten doğru ve bağımsız bir enerji politikası uygulanmamasının ağır sonuçlarını yaşıyor” dedi.

Enerjinin kalbi sayılabilecek TEİAŞ’ın da özelleştirme kapsamına alınmasını eleştiren Pala, şunları söyledi:

“Konu sadece muhasebe anlamında kâr-zarar sorunu değildir. TEİAŞ teknik anlamda ülkemiz elektrik enerjisinin arz güvenliğini sağlamaktadır. Tekel konumundadır ve rakibi yoktur. Bu yönüyle stratejik önemde olan ve asla özelleştirilmemesi gereken bir kuruluştur. TEİAŞ’ın özelleştirilmesi süreci derhal durdurulmalı, kamu mülkiyetinde ve yönetiminde özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır. Özelleşen tüm elektrik kurumlarının yeniden kamulaştırılması acil bir zorunluluk haline gelmiştir.”

DÜNYA TEHDİT ALTINDA

İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporlarının dünyanın ciddi bir tehdit altında olduğunu gösterdiğini, iklim değişikliğini etkileyen sera gazı emisyonlarının salınımında da enerji üretimi ve tüketiminin büyük rolü olduğunu anlatan Pala, ekolojik odaklı yaklaşımın önemine dikkat çekti. Pala, “Ancak liderler zirvesinde kirliliği bile satarken kâr etmeye çalışan kapitalist zihniyeti görüyoruz. İklim kredilerinden yararlanmak üzere çevre politikası oluşturulması bile işin neresinde olduğumuzu gösteriyor. Doğayı insafsızca sömüren, iklim değişikliğine neden olan kapitalizmdir. Sorunun nedeni ortadan kalkmayınca ancak geçici çözümler konuşulabiliyor” dedi.

Enerjinin üretim, iletim ve dağıtımında toplum çıkarları gözetilerek, çevreye, iklime ve doğaya olumsuz etkilerinin asgari düzeyde tutulması gerektiğini vurgulayan Pala, sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek konuşmasını tamamladı.

EN BÜYÜK KRİZ

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, sözlerine geçtiğimiz Ekim ayında kaybettiğimiz, EMO TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Ataç'ı  ve onun şahsında yaşamını yitiren tüm yol arkadaşlarını anarak başladı.

Türkiye tarihinin en büyük, en sarsıcı ekonomik krizlerinden birinin yaşandığını, bu yılın Şubat ayında 7 lira olan dolar kurunun, bugün 14 lira sınırına dayandığını belirten Koramaz, şunları söyledi:

“Sadece 10 ayda paramızın değeri, alım gücümüz yarı yarıya azaldı.Ülkenin başında bulunan tek adam ekrana her çıktığında, ağzını her açtığında kur yeniden yükselişe geçiyor. Döviz kurlarındaki bu artışlar, yıllardır uygulanan, özelleştirme, serbestleştirme ve rant esaslı politikalarla tümüyle ithalata bağımlı kılınan ülkemiz ekonomisinin hemen hemen bütün sektörlerinde maliyetlerin artmasına, fiyatların kontrol edilemez biçimde yükselmesine neden oldu. Başta temel gıda maddeleri olmak üzere bütün harcama kalemlerindeki yıllık fiyat artışı yüzde 50’ye yaklaştı. Ev kiraları, ulaşım ücretleri, haberleşme giderleri akıl almayacak kadar yükseldi. Faturalar ödenemez hale geldi.”

Pek çok markette un, şeker, yağ gibi temel ihtiyaç maddelerine satın alma sınırı getirildiği, akaryakıta, doğalgaza, elektriğe birbiri ardına fahiş zamlar yapıldığı ve her gece, ertesi gün yapılacak zamdan etkilenmemek için benzinlikler önünde uzun kuyruklar oluştuğuna dikkat çeken Koramaz, her şey pahalanırken artmayan tek şeyin emeğiyle geçinenlerin gelirleri olduğunu vurguladı. Koramaz, şöyle konuştu:

“Bu krizde kamuda çalışan arkadaşlarımızın payına resmi enflasyon rakamlarına dayalı zamlar düştü. Ücretli çalışan arkadaşlarımızın payına açlık sınırında maaşlar ve işsizlik düştü. Serbest çalışan arkadaşlarımızın payına giderek artan maliyetler ve artan borç yükü düştü. Bütün toplumsal kesimler gibi bu gelişmelerden biz, mühendis, mimar ve şehir plancıları da doğrudan etkileniyoruz. Hepimiz giderek daha fazla yoksullaşıyoruz. Hepimiz giderek daha zor koşullarda yaşıyoruz. Artık sadece kendi hayatımızdan değil, gelecek kuşaklarımızın hayatlarından da feragat ederek yaşıyoruz.

ÇIKIŞ YOLU: KAMUSALLIK

Koramaz, ülke olarak yaşanan büyük çöküşten ancak kamucu değerlere sahip çıkarak, kamusallığı ve üreten, sanayileşen, tarımda kendine yeterliliğini yeniden sağlayan ve hakça bölüşen bir ekonomik büyüme modelini savunarak çıkılabileceğini vurguladı. TMMOB olarak sorunları dile getirmek ve kamuoyu yaratmak amacıyla “Emeğimize, Mesleğimize, haklarımıza sahip çıkıyoruz, sorunlarımıza çözüm istiyoruz” ana başlığında kampanya başlattıklarını anımsatan Koramaz, tüm üyeleri ve demokratik kamuoyunu kampanyaya destek olmaya çağırdı.

Günümüz dünyasında enerjinin, insan yaşamının zorunlu ve temel bir gereksinimi haline geldiğine işaret eden Koramaz, şunları söyledi:

“Daha fazla kar uğruna sadece insan emeğini değil, doğal kaynaklarımızı da insafsızca sömüren küresel kapitalizm, bütün dünyayı büyük bir çöküşe doğru sürüklüyor. Kıtlık, enerji krizi, çevre felaketleri, göç ve savaş gibi küresel çaplı felaketlerin önüne geçmenin yegâne yolu, rant hırsının yerine kamusal çıkarı, kontrolsüz bir tüketim anlayışı yerine sürdürülebilir politikaları öne çıkarmaktır. TMMOB, enerjiyi kamusal bir hak olarak görmektedir. Tüm yurttaşlarımızın bu haktan eşit biçimde yararlanabilmesi için enerjinin erişilebilir ve nitelikli bir kamusal hizmet olarak sunulması gerekmektedir.”

1980 sonrasında uygulanan neoliberal politikalar ve özelleştirmeleri eleştiren Koramaz, ekonominin can damarı ve stratejik bir kurum olan TEİAŞ’ın özelleştirilmesine de tepki göstererek, aksine toplumsal faydayı sağlayan kamusallığın yeniden gündeme getirilmesi gerektiğini belirtti. Koramaz, “Ülkenin neresinde olursa olsun bilime aykırı, kamu çıkarına uymayan, doğayı ve insan sağlığını tehdit eden tüm projelere karşı aklın, bilimin ve kamusal sorumluluklarımızın gösterdiği yolda mücadele etmeye devam edeceğiz” diyerek konuşmasını tamamladı.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler