Sürrealist yönetmen Luis Bunuel ve filmleri
AYSU UZER
Hafta sonu farklı seyir deneyimleri yaşamak isteyen sinema severler için bu cumartesi önerimiz, ünlü gerçeküstücü yönetmen Luis Bunuel.
Bunuel, delilik ve dahilik sınırlarında gezen ve bu sınırları sonuna kadar zorlamasıyla bilinen; Bir Endülüs Köpeği, Arzunun O Karanlık Nesnesi, Viridiana ve Gündüz Güzeli filmleri ile sinema tarihine adını yazdırmış bir İspanyol yönetmendir.
Bunuel’in İspanya’dan Fransa’ya, savaşın tüm dehşetiyle insanlığı vurduğu gerçek dünyadan hayallerin ve bilinçdışının hüküm sürdüğü gerçeküstücülüğe uzanan hikayesine, Salvador Dali ile birlikte senaryosunu yazdığı ilk filmi ile sinema tarihine damga vurmasına biraz daha yakından bakalım.
1900 yılında İspanya’da doğan Luis Bunuel, sinema üzerine uzmanlaşmak için Paris’e gider. Bu noktada biraz 1920’lerin efsanevi Paris’inden bahsetmemiz gerekebilir.
Bu dönemde Paris, savaşın etkisinden kendisini kurtarmak ve tüm bu dehşetten azade, kendilerine yeni bir dünya kurmak isteyen yazarların, ressamların, düşünürlerin, modacıların ve müzisyenlerin toplanma merkeziydi. Bu sanatçılar arasında günümüzde hepimizin halen bildiği, tarihe damgasını vurmuş Ernest Hemingway, Jean Cocteau, Picasso, Stravinsky, Coco Chanel, Gertrude Stein, Man Ray, Sylvia Beach ve James Joyce gibi isimler vardı. Elbette tüm bu efsanevi isimlerin, toplandıkları bu büyülü şehirde birbirlerini nasıl beslediklerini ve etkilediklerini düşünürsek, sanat tarihinde çığır açan eserler üretmeleri şaşırtıcı olmasa gerek.
Bu büyüleyici dünyaya yakından bakmak isteyenler için Woody Allen’ın, 2011 yapımı romantik komedisi Paris'te Gece Yarısı (Midnight In Paris) filmini öneriyoruz.
Bunuel, orijinal ismi Un Chien Andalou olan Bir Endülüs Köpeği isimli filmi ile sinema tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. Yalnızca 16 dakikalık bu kısa filmin senaryosu, Dali ve Bunuel’in rüyalarında gördüklerini birbirlerine anlatmasıyla ortaya çıkmıştır.
1929 yılında Paris’te çektikleri bu filmin asıl amacı mantıkla, olay örgüsüyle ve oluş sırasıyla açıklaması yapılamayacak, gündelik hayatla, kültürel bağlarla ve psikolojik yaklaşımlarla anlam yüklenemeyecek bir yapıt ortaya koymaktır. Bu nedenle, Bir Endülüs Köpeği, ilk deneysel film kabul edilmektedir.
Bunuel ve Dali filmde aynı zamanda kamera önüne geçerek oyunculuk da yapmışlardır. Siyah beyaz ve sessiz, ufuk açan bu film Bunuel sineması ile tanışmak isteyenler için en doğru tercih.
Sürrealizm-Gerçeküstücülük sanıldığının aksine gerçek olmayan anlamında kullanılmaz, aksine gerçeğin insanda bıraktığı etkiye işaret eden bir anlam taşır.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşının ortasında ortaya çıkan bu akımın öncüsü, akımın manifestosunu da yazan Andre Breton’dur.
Freud’un psikanalitik teorilerinden etkilenerek yazdığı bu manifestoya göre, hayal gücünün kaynağı ve dehanın sahibi bilinçdışı idi. Ve asıl önemli olan bilinçdışı ile bilinç arasında gezinebilmekti. Aynı zamanda psikanalitik kuramlar sayesinde yaygınlaşmaya başlayan psikolojik deneylerle insanların önce kendini algılaması, sonra analiz ederek iç dünyalarını anlamlandırma sürecini sanatın bir parçası olarak görmüşlerdi.
Bunuel, ikinci filmi olan Altın Çağ için yine Dali ile birlikte senaryo çalışması yaptı. Ancak deli dahi ikili, bu defa oldukça sert bir biçimde toplumu eleştirmiş hatta belki dönemleri için fazla ileri gitmişlerdi. Çünkü film, burjuvazi ve din üzerine pek çok sadist eleştirel göndermesi ve yoğun olarak kullanılan erotik sahneleri sebebiyle toplumun tutucu kesimi tarafından oldukça tepki çekti. Bu gruplar sinema salonlarına saldırmış, hatta filmin gösterildiği bir sinema salonuna bomba dahi atılmıştı!
Bunun üzerine film 50 yıl süreyle yasaklandı, sadece özel gösterimlerde izlenebildi.
Bu filmde Bunuel, insanın doğası gereği, çok basit dahi olsa arzusuna ulaşmasının imkansızlığını konu alır. Bunuel, insan doğasına dair bu anlaşılmazlık konusunu sık sık kullanır ve bu filmiyle Meksika’nın en iyi filmlerinden birine imza atmıştır.
Bulundukları evden belirli bir sebep olmaksızın ayrılamayan bir grup insanın ve ev sahiplerinin zaman geçtikçe zorlaşan bu birliktelikleri, kişilerin birbiriyle tartışmasına sebep olacak kadar tırmanan bir gerginliğe dönüşecektir.
Bunuel’in İspanya ve Meksika ortaklığında gerçekleştirilen bu filmi yine din eleştirileri sebebiyle bir süre yasaklı kalmıştır. Bu film aynı zamanda yönetmenin kendi ülkesinde çektiği ilk filmi olmuştur.
Film negatiflerinin imha edilmesine rağmen, Bunuel’in Paris’e gönderdiği kopyalar sayesinde film günümüze gelebilmiştir. Yönetmen ülkesinden sürgün edilmesine sebep olan bu film ile birlikte aynı zamanda Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü kazanmıştır.
Orijinal adı 'Belle de Jour' olan Gündüz Güzeli, yönetmenin Fransız yazar Joseph Kessel'in aynı adlı romanından uyarladığı bir senaryoya sahiptir.
Bunuel, bu filmde yine burjuva sınıfını, yaşayış biçimini ve ahlakını eleştirir. Filmde baş kadın karakterin, gözünde cazibesini kaybeden doktor kocasını sebep göstererek bir genelevde çalışmaya başlamasını ve sonrasında gelişen kaotik olaylar anlatılır.
Yönetmenin 1977 yılında çektiği Arzunun O Karanlık Nesnesi isimli filmi, aynı zamanda son filmidir.
Fransa ve İspanya 'da çekilen film Pierre Louÿs'un romanından yönetmenin özgün uyarlamasıyla beyaz perdeye yansımıştır. Yine kadın erkek ilişkisi üzerinden anlattığı bu öykü ile de yönetmen arzunun doyurulması mümkün olmayan doğasına dikkat çeker.
Son olarak, Luis Bunuel, kendi yaşam öyküsünün yarı otobiyografik olarak anlatıldığı bu kitabının yazımı konusunda kendisine yine son filmlerinde senaryo konusunda destek veren Jean-Claude Carrière’in yardımıyla yazdığını söylüyor.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- Türkiye'den Şam Büyükelçiliği'ne atama!
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması