'28 Şubat soruşturması, sürek avına dönüştü'
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, 28 Şubat soruşturması kapsamındaki yeni gözaltı ve tutuklamaları değerlendirirken, ''Sürek avına dönüştü. 12 Eylül döneminde cezaevlerinde işkence aletlerinin yerini şimdi iddianameler, yargılamalar aldı'' dedi.
CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, 4. yargı paketinin AKP, BDP ve İmralı'nın anayasa ittifakı paketi olduğunun ortaya çıktığını ileri sürdü. Hamzaçebi, söz konusu yargı paketinin, özellikle KCK tutuklularını kapsamına aldığını, bunun dışında, başka nedenlerle tutuklanan ya da yargılanan sanıkları kapsam dışında bıraktığını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ''İlker Başbuğ tutuksuz yargılanmalı'' dediğini, emekli Orgeneral Ergin Saygun'u hastanede ziyaret ettiğini ancak diğer tutuklularla ilgili herhangi bir değerlendirme yapmadığını ifade eden Hamzaçebi, ''Tarih Mehmet Haberal'ı, Mustafa Balbay'ı, Engin Alan'ı, Tuncay Özkan'ı, Fatih Hilmioğlu'nu terörist olarak niteleyenleri de affetmeyecektir. Bu paketi bu şekilde hazırlayanları da millet affetmeyecektir'' diye konuştu.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve kuvvet komutanlarının yargılanmasına ilişkin daha önce yaptığı öneriyi yineleyen Hamzaçebi, genelkurmay başkanları ve kuvvet komutanlarının, görevleri ile ilgili suçlardan dolayı Anayasa Mahkemesi'nde yargılanmasına ilişkin hükmün uygulanmasını istedi.
Yargının, milletin iradesine rağmen farklı bir görüş ortaya koyduğunu vurgulayan Hamzaçebi, ''Sayın Başbakan gelin bu sorunu tarihe, ahirete havale etmeyin, bu dünyada çözelim. Bu paket bunları da kapsamına alsın. Onların yargılanma yerinin Anayasa Mahkemesi olduğu hususunda gerekli yasal düzenlemeyi yapalım. Topu taca atmaya gerek yok'' dedi.
'İnandırıcılığını kaybetti'
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Hamzaçebi, 28 Şubat soruşturması kapsamında yeni gözaltı ve tutuklamaları değerlendirdi. Bunun bir sürek avına dönüştüğünü belirten Hamzaçebi, şunları söyledi: ''Ergenekon, Balyoz davaları kamuoyunda inandırıcılığını kaybetmiştir. Eskiden bu davaların arkasında var gibi gözüken tablolar artık tersine dönmüştür. Bu soruşturmaların ne kadar inandırıcı olduğu meçhuldür. Uydurma delillerle yapılan yargılamalar çerçevesindeki bütün tutuklamalara şüpheyle bakıyorum. Bizim yargımızda, özellikle bu davalarda evrensel hukuk ilkeleri ihlal edilmiştir. Masumiyet karinesi evrensel hukuk ilkesidir. Hiç kimse masum olduğunu kanıtlamaya zorunlu değildir. Bir kişinin suçluluğunu ispat etmek, iddia makamının görevidir. Herkes, aksi sabit oluncaya kadar masumdur. Ama durum tersine dönmüş durumda. Sanıklar, masum olduklarını kanıtlamaya çalışıyorlar. Böyle bir şey olamaz. Bunun kabul edilmesi mümkün değil. Buna son verilmeli. Eskiden, 12 Eylül döneminde cezaevlerinde işkence aletleri, yöntemleri vardı. Şimdi bunların yerini iddianameler, yargılamalar aldı. İşkence aletleri ile iddianameler yer değiştirdi. Giderek yargıçlar cumhuriyetine doğru gitmeye başladık. AKP'nin yargıçlarla olan koalisyonu sarsıldı, şimdi bunun yerine başkanlık sistemine 'evet' denilmesi karşılığında bir takım şeyler yapılmasını kapsayan AKP-BDP-İmralı anayasa ittifakı çıkmıştır. Sayın Başbakan, partisinin toplantılarında, Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarının bitim tarihi olarak en son 23 Nisan tarihini telaffuz etmiş. Sayın Başbakan'ın aklındaki başkanlık sistemidir. Bütün bu çalışmaları Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı başkanlığa taşıyacak olan bir sistemin kurgulanması içindir. AKP, 'Türkiye usulü başkanlık' istiyor. Yani güç yarışında değil Amerika'daki Obama, Rusya'daki Putin'i bile geride bırakacak olan bir başkanlık modelini istiyor Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Bu varsayım hiçbir zaman gerçekleşmeyecek.''
'Suni kriz yaratıldı'
İmralı ziyareti için isim belirlenmesine ilişkin tartışmaları da değerlendiren Hamzaçebi, bunların suni tartışmala olduğunu söyledi. Suni bir kriz yaratıldığını belirten Hamzaçebi, ''Anlaşılan BDP biraz geri adım atmış ve isimlere hükümet onay vermiş'' dedi.
Hamzaçebi, şöyle devam etti: ''Sayın Başbakan, bu heyete ilişkin tartışmalar sırasında, 'Ben teröristle kucaklaşanı İmralı'ya göndermem' demişti. Peki, teröristle kucaklaşan milletvekilleri ve o milletvekillerinin mensubu olduğu parti, terör sorununu, Kürt sorununu çözmek için 'İmralı ile görüşün' diyordu. Zaten onların dediği yapılırken, İmralı'ya gidecek heyetin isimlerinin önemi nedir acaba, merak ediyorum. Ha Ali-Veli ha Veli-Ali. Bu suni tartışmadır. Mikro alanlarda güç gösterisinde ibarettir.''
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi