ABD’nin Ankara Büyükelçisi Satterfield: Yaptırımın kaldırılması için S-400’den vazgeçilmesi şart
ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield, Ankara-Washington hattında krize neden olan S-400 konusunda ABD’nin tutumunda bir değişiklik olmadığını belirterek “Ocak ayı sonunda yürürlüğe giren Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası, CAATSA yaptırımlarının kaldırılması için Türkiye’nin S-400’e sahip olmamasını şart koşuyor. Bu yeni ve daha katı bir yasal zorunluluk, fakat bu bir ABD yasası” dedi. Satterfield, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “15 Temmuz’un arkasında ABD var” açıklamasını da “temelsiz iddia” olarak nitelendirdi ve “Bu tür açıklamalar, bir müttefik ve stratejik ortağın yapacağı sorumlu açıklamalar değildir, bu açıklamalardan üzüntü duyuyoruz” dedi.
Satterfield, Ankara’da göreve başlamasından yaklaşık bir buçuk yıl sonra ilk kez bir grup gazeteciyle bir araya gelerek yeni dönemdeki Türk-Amerikan ilişkilerine dair açıklamalar yaptı.
ABD Başkanı Joe Biden’ın göreve başlamasının ardından Türkiye ile ABD arasındaki ilk üst düzey temasın Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın ile ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile yapılan telefon görüşmesiyle kurulduğunu kaydeden Satterfield, “Washington’daki planlamalar çerçevesinde yakın zamanda başka telefon görüşmelerinin de olacağını umuyorum” dedi.
‘S-400 ÇALIŞMA GRUBU KURULMADI, KURULMAYACAK’
Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sisteminin teslimatının başladığı Temmuz 2019’da Ankara’ya gelen Satterfield, ilişkilerde yaşanan S-400 kriziyle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. “Türkiye, bizim için değerli ve önemli bir NATO ortağı ve stratejik müttefiktir” diyen Satterfield, Trump yönetiminin S-400 alımı nedeniyle Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA) kapsamında Türkiye’ye uyguladığı yaptırımlarla ilgili “S-400 meselesi, önceki ABD yönetimini yürürlükteki yasayı uygulayarak Türkiye’ye CAATSA kapsamında yaptırım uygulamak zorunda bıraktı. Fakat yaptırımların hedefi çok hassas bir şekilde belirlendi. Türk savunma sanayiini bir bütün olarak hedef almadık, sadece Savunma Sanayii Başkanlığı’nın (SSB) alacağı lisanslar hedef alındı. Bu adımı üzülerek atmak durumunda kaldık. Türkiye’nin S-400 alımının yarattığı sorun karşısında bir yıldan fazla süreyle tatmin edici bir çözüme ulaşmayı ummuştuk, fakat nihayetinde bu mümkün olmadı ve ABD yasası uygulandı” dedi.
Ocak ayı sonunda yürürlüğe giren Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası’nın, CAATSA yaptırımlarının kaldırılması için Türkiye’nin S-400’e sahip olmamasını şart koştuğunu belirten Satterfield, “Bu yeni ve daha katı bir yasal zorunluluk, fakat bu bir ABD yasası” dedi. Satterfield, Türkiye ile ABD arasında S-400’ler konusunda bir çalışma grubu kurulacağı iddiasını da kesin bir dille yalanlayarak “S400 konusunda Türkiye ile ABD arasında bir çalışma grubu yok, olmayacak. Mesele, ABD yasalarının uygulanması meselesidir. S-400 meselesinin çözülmesini umuyoruz. Fakat çözülemese de uygulamaya koyduğumuz yaptırımlardan doğrudan etkilenmeyen alanlardaki işbirliğimize odaklanmayı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
SOYLU’YA ‘15 TEMMUZ’ YANITI
Satterfield, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında ABD’nin olduğu yönündeki açıklamasına da yanıt vererek “Üst düzey Türk yetkililerin, 2016’daki darbe girişiminin de aralarında bulunduğu Türkiye’deki olaylardan ABD’yi sorumlu tutan yorumlarından kaygı duyuyoruz. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün de belirttiği gibi bunlar temelsiz iddialardır. Bu tür açıklamalar, bir müttefik ve stratejik ortağın yapacağı sorumlu açıklamalar değildir, bu açıklamalardan üzüntü duyuyoruz” diye konuştu.
‘TRANSATLANTİK İLİŞKİLER’ VURGUSU
Biden yönetiminin transatlantik ilişkilerin güçlendirilmesine vurgu yaptığını, ABD’nin NATO müttefikleri ve Avrupa ülkeleriyle ilişkilerine de önem atfettiğini vurgulayan Satterfield, “Türkiye ve AB arasındaki bağların güçlendirilmesini destekliyoruz, bu hem Türkiye’nin, hem AB’nin, hem de ABD’nin çıkarınadır. Bu bağlamda ABD üzerine düşen yardımı yapmaya devam edecektir” ifadelerini kullandı.
Satterfield, ABD’nin Suriye’de YPG’ye verdiği destekle ilgili ise “Suriye’de ve bölgede IŞİD tehdidiyle mücadele kapsamında SDG ile çalışmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.
‘TÜRK-YUNAN DİYALOĞUNU DESTEKLİYORUZ’
Türkiye ile Yunanistan’ın yeniden başlatma kararı aldıkları ön görüşmelerden memnuniyet duyduklarını belirten Satterfield, “Hem ABD, hem de uluslararası toplum, bu görüşmelerin devam etmesini destekliyor. Her iki devletin de taraflar arasında güvensizlik yaratabilecek ve yeni bir tırmanmaya sebep olabilecek tek taraflı adımlardan kaçınması için çaba sarf etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu atmosferin oluşması için Türkiye ve Yunanistan’ın gösterdiği çabayı takdir ediyoruz. Deniz yetki alanları meselesinin karmaşık ve kısa zamanda çözülmesi zor sorunlar olduğunun farkındayız. Fakat iyi niyet ve ısrarlı çabalarla bir çözüm bulunabileceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Satterfield, başkanlık konseyi için seçimin yapıldığı Libya’da Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde sürdürülen siyasi diyalog sürecini desteklediklerini belirtirken “Libya’da siyasi istikrarı sağlamayı amaçlayan ve yıl sonunda seçimlerin yapılması ve ülkedeki tüm yabancı güçlerin çekilmesini öngören BM öncülüğünde sürdürülen sürecin desteklenmesi, herkesin çıkarınadır. İhtiyatlı yaklaşıyoruz, ancak ihtiyatlı bir şekilde iyimseriz” ifadelerini kullandı.
‘NEFRET SÖYLEMİNDEN ÜZÜNTÜ DUYUYORUZ’
Satterfield, Boğaziçi Üniversitesi protestolarına iktidarın tepkisiyle gündeme gelen Türkiye’deki LBGT karşıtı söylemden de ‘üzüntü duyduklarını’ belirterek “Bu tutumumuz Türkiye’ye özgü değil, bu tür açıklamalar Türkiye’de ya da dünyanın başka bir yerinde yapıldığında çoğunluktan farklı olan kesimlerin anlaşılması ve kabulüne katkıda bulunmuyor. (LBGT topluluğunun) mutluluk ve barış içinde var olmaya hakları vardır ve ABD’de de, Türkiye’de de dünyanın hiçbir yerinde de nefret söylemine yer yoktur. Bu, Türkiye özelinde bir mesele değil ABD’de de karşı karşıya olduğumuz küresel bir meseledir” ifadelerini kullandı.
‘EKONOMİDE ATILAN ADIMLARI DESTEKLİYORUZ’
ABD Büyükelçisi, ekonomik ve ticari ilişkilerin de Türk-Amerikan ilişkilerinin önemli bir parçası olduğunu belirterek son dönemde ekonomi ve para politikası alanında Türkiye’nin attığı adımları olumlu bulduklarını dile getirdi. Satterfield, “Türk ekonomisinin hesap verebilir, şeffaf ve öngörülebilir bir para politikasına ihtiyacı var. Bu üç özellik de benim değil, Türk Merkez Bankası Genel Müdürü ile Hazine ve Maliye Bakanı’nın saydığı özellikler. Biz de hem uluslararası piyasalar hem de Türk ekonomisi açısından bu özelliklerin çok önemli olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi
- Adnan Kale'nin ölümüne ilişkin peş peşe açıklamalar!