Acının başkentinde Ezidilerle kucaklaşma

Irak’ta IŞİD saldırılarından kaçan yaklaşık 1500 Ezidi 18 günlük yürüyüşün ardından, 28 Aralık 2011’de savaş uçakları tarafından bombalanan 34 kişinin öldürüldüğü 15. No’lu sınır taşından geçerek Roboski’ye ulaştı. Ezidiler, Roboski’de okula ve evlere yerleştirildi. Cumhuriyet, katliamdan kaçan Suriyelilerin sınırdan geçişini görüntüledi.

Yayınlanma: 22.08.2014 - 19:30
Abone Ol google-news

Irak’taki IŞİD katliamından kaçan en az 3 bin Ezidi, son 4 gün içiresinde kaçak yollardan sınırdan geçerek Türkiye’ye sığındı. Şırnak sınırında askerlerin engellemesiyle karşılaşan Ezidiler, bir süre sonra farklı yollar deneyerek Türkiye’ye giriyor. Ezidilerin, sınırı geçtikleri yer ise 28 Aralık 2011’de 34 kişinin hava bombardımanı sonucunda öldürüldüğü Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Kürtçe adı Roboski olan Ortasu köyü. Katliamın yaşandığı 15. No’lu sınır taşından geçen Ezidiler, Roboski’nin yanı sıra Andaç, Ortaköy, Yekmal, Yemişli, Taşdelen, İnceler, Bağcılar ve Hilal ile Şenoba köy ve beldelerine sığınıyor. Katliamın acısını yaşayan bölge halkı ellerindeki tüm imkânlarla katliamdan kaçan Ezidilere sahip çıkmaya çalışıyor.

Ortasu Ortaokulu’na sabahın erken saatlerinde varıyoruz. Okulun avlusuna kurulmuş 6 çadırda, yüzlerce Ezidi, öbek öbek oturuyor. Çevreden çocuk sesleri yükseliyor. Bir çadırın arkasına doğru baktığımızda renk renk çocuk kaydırakları görüyoruz. Bu bizi şaşırttığı kadar Ezidi çocuklarını da şaşırtmış gibi görünüyor.“Daha önce kaydıraktan kaydın mı?” diye soruyoruz, “Hiç görmemiştim” deyip, bitimsiz oyunlarına geri dönüyorlar. Duvarın yanında okul zamanı öğrencilerin kana kana içtikleri çeşmede, bu kez kadınlı çocuklu Ezidiler birikmiş. Biraz daha ileride büyük kazanlar, odun ateşi ve sebze yıkayan, yemek yapan kadınlar var. Bir başka duvarın dibinde ise leğende çamaşır yıkayan kadın. Görüntülemek istediğimde utanıyor...

İHH yardımına tepki

Derken bir koşuşturma başlıyor. İHH, bir görevli ile birlikte Ezidiler için giysi getirip, okulun girişine yığmış. Ezidiler önce büyük bir ilgiyle yere dökülen giysilerden ihtiyacı olanları alıyor, çadırına dönüyor. Daha sonra bir tartışma sesi yükseliyor. DBP’nin kamp yetkilileri ile İHH görevlileri arasında “Şov yapma, insanların mağduriyetini, vakfa reklam malzemesi etme” tartışması olduğunu öğreniyoruz. İHH’nin IŞİD’e destek veren açıklamaları olduğu, hatta silah temin ettiği konuşuluyor. Bu gerekçeler, kamp sakinlerinin aldıkları giysileri geri iade etmelerine yetiyor ama İHH görevlileri, korkuyla kamptan ayrılmış.

Katliamın görüntüsü

Bahçedeki en büyük çadırın içine sıralar ve masalar dizilmiş. Daha çok erkekler burada oturuyor. Birçoğunun ellerinde telefonlar var. Fotoğraflar IŞİD saldırısıyla kaçan Ezidilerin dramını ve kaçmakta ne kadar da haklı olduklarını apaçık ortaya koyuyor. Bedenden koparılmış kafalar, vücutlara saplanmış onlarca bıçakla boylu boyunca yatan erkek cesetleri, Sincar (Şengal) dağında susuzluktan ya da açlıktan ölen çocukların resimleri var ellerinde. Daha fazla bakamıyoruz.

Artık oraya dönmek istemiyorum

Elhan Xırto adındaki 60 yaşındaki kadın, IŞİD tarafından yakalandığını söyleyip eliyle IŞİD militanlarının sakal boyunu gösteriyor ve anlatmaya başlıyor. “Xanasor köyündenim. IŞİD geldiğinde ben ve 3’ü erkek, 2’si kadın 6 kişiyi yakalamışlardı. Ezidi olduğumuzu söyleyince, önce erkekleri, sonra da genç 2 kadını silahla öldürdüler. Beni bıraktılar. Yaşlı olduğum için olabilir. Şengal dağına kaçtığımda sonradan öğrendim ki bizim dışımızda 25 kişi daha varmış IŞİD’in elinde. Hiçbiri geri dönmemiş. Ayrıca çevre köylerden topladıkları genç Ezidi kadınları, toplayıp yıkanmaları ve abdest almaları daha sonra da tövbe edip Müslüman olmaları için hamama götürmüşler. Bu kadınlardan 3’ünün banyoda intihar ettiklerini anlattılar. Kutsal topraklarımız IŞİD’den temizlense bile oraya dönmeye korkuyorum. Avrupa’ya gitmek istiyorum” diyor.

18 günde geldik

Erkekler çadırına dönüyorum. Her meslekten insan var. Öğretmen de hamal da. Bedel Xeyat Hasan adlı öğretmen, normal yaşamında bir sivil toplum kuruluşunda gönüllü olarak da çalıştığını belirtip, kamp sakinlerinin duygularını “Umutsuzluk” olarak açıklıyor. Hasan, pasaportu olduğu halde kapıdan gelmek istediğini ancak vize olmadığı için geri çevrildiğini söylüyor. 6 çocuğu, eşi ve yeğeniyle birlikte 18 günden bu yana Türkiye’ye gelmeye çalıştığını belirten Hasan “Bir daha asla oraya dönmek istemiyorum. Avrupa’ya gideceğim” diyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler