'Ağlama Gazze'
Senin dinin insanlığa en yararlı, iki günü aynı olmayı zararda sayarak çalışkanlığı ve en büyük yaptırım gücü “örnek insan” olmayı özendiren bir din. Eğer ağlayacaksan, küresel ekonominin maşası düzeyine indirilen kutsal değerlerine ağla.
Arap dünyasının üvey çocuğu Gazze! Birkaç haftadır senin için gökten ölüm yağıyor. Kaybettiğin can sayısı şimdiden 900’e ulaştı. Yaralın 4 bin kadar. Televizyonda izliyoruz. Sana sınır İsrailliler, pikniğe gider gibi çoluk-çocuk gelmişler. Dürbünle ölüşüne bakıyorlar. Sanki izledikleri Milan-Juventus futbol maçı. Sonrasında da yumruk sıkılı ve başparmak yukarıda. Verilen, “işlem tamam” mesajı. Bunun tarihsel yorumu ise 2 bin yıl eskide kalan devlet anlayışı. Ve günümüzün uygar, çağdaş ve laik devlet anlayışı ile doku uyuşmazlığı, erdemsizlik.
Sevgili Gazze! İsrail’in seni düşürdüğü bu duruma sakın ağlama. Çünkü bunun sorumluluğu senin değil. Ağlanacak o kadar konun var ki, asıl sen onlara ağla.
Bugün dünyanın kullandığı sayı sistemini sen buldun. Eğer ağlayacaksan, son bin yılda bir tek bilimsel buluşunun olmadığına ağla. Önceden böyle değildin. 1200 yıl önce Harun Reşit, Şarlman’a çalar saat gönderdiğinde, Batı’nın şaşkınlığı anlatılmaz boyuttaydı. Şimdi dünya çapında bir üniversiten olmadığı için, kalbinin günde kaç kez çarptığı, tepende dönen uydu ile izleniyor. Ona ağla.
Sen günde 2 dolar ile yaşam savaşı veriyorsun. Dubai’deki “100 Yıldızlı Otel”in, yalnızca açılış töreni için 23 milyon dolar harcandı. Ağlamaz mısın? Sen yılın en soğuk 40 günü içinde tir tir titriyorsun. Biliyorum ki boğazından bir öğünde iki lokma geçmiyor. Eğer ağlayacaksan, “deve güzellik yarışması” için bir deveye ödenen 2 milyon 72 bin dolara ağla. İki cihan güneşi bildiğin peygamberin, bir hurma ile gün doğumundan batımına aç kalır, oruç tutardı. Ramazan ayında, “seferi” sayılmak, yani oruç tutmamak için Hıristiyan ülkelere kaçanlara ağla.
Türkler sana 400 yıl boyunca “kavm-i necib=peygamber soyu” dedi. Baş tacı yaptı. Bu saygıdan ötürü, senden ne vergi aldı, ne de asker. Eğer ağlayacaksan, 100 yıl sonrasında düştüğün duruma ağla.
Geçen hafta İstanbul’da, Filistin’de Barış İçin Kadınlar Toplantısı yapıldı. 22 Arap devletinden yalnızca 5 kadın katıldı. Ötekilerin Arap “first lady”lerinin katılmayışına değil, erkeklerinin neden bir şey yapmadığına ağla.
Belki istemeyerek de olsa seni üzüyorum. Ama ben tarihçiyim. Bu yaşananlar, senin kadar bana da acı veriyor.
Bugün Arap Birliği’nde 22 ülke ve bu ülkelerin 333 milyon insanı var. Sen, bir buçuk milyonsun. Ve de askeri deyişle “ateş hattı”ndasın. Senin yaşadığın toprağı, bir marangoz deyimi ile “kıl testere” paylaşması yapsan, İsrail ile anlaşamazsın. Balkanlar kadar olmasa da sizin orada kim güçlü ise sınırları o belirler.
Afrika’nın en batısından, İran’a uzanan bu ülkelerin, en büyük gelir kaynağı: Petrol. Sende yok. Yok da, bir sana bir komşuna bakıyorum. Bir yanda çölde yaratılan cennet var, sen, İslam ülkelerinin İsrail’e verdiği kurban.
Biraz ileriye bakalım. Kardeşlerin petrolden kazandığı dolarları, yapay savaşlar yüzünden silah alarak geri veriyor. Oysa petrolün, şunun şurasında 50 yıllık saltanatı kaldı. Sonra ne yiyip ne içecekler.
Günümüzün en çok kazanan ülkeleri, özgün bilgiyi, metal ve plastikte somutlaştırarak satanlardır. Senin cephende bu konuda ne gibi hazırlıklar var? İstersen, bu kez ağlama…
Sen, aç, susuz ve ışıksız, acını yüreğine gömmüşsün. Birileri, yarana merhem olamadığı halde seni, kendi ülkesinin iç politikasına çerez yaparsa bilirim ki yüreğinde misket bombasından daha büyük yıkım olur. Sanmıyorum ama eğer öyleyse, onlara çok ağla.
En büyük acı, evlat acısıdır. Sen ciğer pareni kucağına alıp hastaneye koşarken, sanma ki bizim yüreğimiz senin kadar olmasa da yanmıyor.
İnanıyorum ki üstüne dolu gibi yağan bombalara değil, çocuklarını okula gönderemediğin için ağlıyorsun.
Kimileri bir yerlerde, senin hiç haberin yokken din kardeşliği adına yardım toplayabilir. Yardım kampanyasının adını da “Filistin’e Götürmek” koyabilir. Bu yardımları sana getirmek yerine eğer başka bir yerlere “götürürlerse” bir kez de onlara ağla.
Yok, yok! Saydıklarımın her biri yüreğini dağlasa da sakın ağlama! Çünkü ikinci dereceden konular bunlar. Asıl sorun 100 yıl önce başlamıştı. Bu sürecin adına günümüzde ne diyorlar? Dur, hemen söyleyemeyeceğim. Lütfen biraz izin ver! Politika ile ilgim olmadığı için, bu konular bana yabancı. Tamam tamam! Aklıma geldi: Ilımlı İslam…
Senin dinin insanlığa en yararlı, iki günü aynı olmayı zararda sayarak çalışkanlığı ve en büyük yaptırım gücü “örnek insan” olmayı özendiren bir din. Eğer ağlayacaksan, küresel ekonominin maşası düzeyine indirilen kutsal değerlerine ağla.
Prof. Dr. Mahir AYDIN İstanbul Üniversitesi
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi