Akdeniz'in incisi: İskenderiye

İsmini Büyük İskender'den alan ve dünyanın 7 harikasından biri olan ''İskenderiye Feneri''nin bulunduğu Mısır'ın İskenderiye kenti, son yıllarda özellikle turizm yönüyle ön plana çıkıyor.

Akdeniz'in incisi: İskenderiye
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.06.2010 - 19:43

Mısır'ın Akdeniz kıyısında bulunan ikinci büyük şehri İskenderiye (Alexandria), M.Ö. 332'de adını aldığı Makedonya Kralı Büyük İskender tarafından kuruldu.

Kıyı boyunca dizilen restoranları, yüksek katlı binaları, palmiyeleri ve yürüyüş parkurlarıyla İzmir'i andıran İskenderiye, Mısır'ın nüfus, turizm ve ticaret açışından önemli ikinci kenti olma özelliği taşıyor.

Yerleşimin sahil şeridinde yoğunlaştığı kentte, kıyı boyunca iç kısımlara oranla daha modern binalar bulunuyor. Ancak iç kısımlara gidildikçe daha eski, düzensiz ve bakımsız binalar ile sokaklardaki çöp yığınları dikkati çekiyor.

Kıyı şeridindeki yüksek katlı binaların dışı devamlı boyanmasına rağmen kum fırtınaları yüzünden kahverengi ve sarıya dönüyor. Denizin etkisiyle havanın bunaltıcı bir hale geldiği İskenderiye'de halk, biraz da serinlemek için özellikle tatil günleri olan cuma ve cumartesi sahil boyunca dizilen şemsiye ve şezlongların altında dinleniyor veya denize girerek serinliyor.

Trafik kurallarının uygulanmadığı, trafik işaret ve ışıklarının bulunmadığı kentte trafik, kuralsızlıklara rağmen belli bir nizam içerisinde akıyor. Ölümlü veya yaralanmalı trafik kazasının hemen hemen hiç olmadığı kentte, trafikteki bu durum yayalar için zor durumlar oluşturuyor.

Kentin hemen hemen her caddesinde Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in fotoğraflarının bulunduğu bilboardlar dikkat çekiyor.


İskenderiye kütüphanesi

Eski çağlarda dünyanın 7 harikasından biri olan ''İskenderiye Feneri'' ve zamanının en büyük kütüphanesi olan ''İskenderiye Kütüphanesi'' ile tanınan kentte, ayrıca Montaza Sarayı ve bahçeleri, Kaitbay Kalesi, Abul Abbas Camisi, Catacombs Pompei kalıntıları ve Amfitiyatro da gezilebilecek turistik ve tarihi yerler arasında bulunuyor.

İnsanlık tarihine kazandırılan önemli eserlerden biri olan ''İskenderiye Kütüphanesi'', M.Ö. 3. yüzyılda kuruldu. Mısır'a giren her kitabın kütüphaneye götürülerek bir nüshası çıkarılıp sahibine verilmesi mecburiyetinin bulunduğu İskenderiye'de, yurtdışına gönderilen memurlar, başka ülkelerde buldukları kitapları satın alarak kütüphaneye kazandırırdı. Ancak o dönem çeşitli fanatik görüşler nedeniyle antik Pagan tapınakları ve yapıların imhası sırasında kütüphanenin Hristiyanlar tarafından yakıldığı iddia ediliyor.

UNESCO 1987 yılında antik çağdaki kütüphaneye yaraşır bir kütüphane oluşturmak için Norveç ve Avusturyalı mimarlarca tasarlanarak eski kütüphanenin bulunduğu yerde yeni bir bina yapımına başlandı. Eski Mısır medeniyetlerini temsilen güneş şeklinde tasarlanan ve yaklaşık 150 milyon dolara mal olan kütüphane, 2002'de hizmete girdi.

Dünyadaki bütün dillerden 500 bin kitabın bulunduğu kütüphanenin duvarlarında sembolik olarak dünyadaki bütün alfabelerin harfleri bulunuyor ve özel olarak yapılan akustik sistem sayesinde ses uzaklara gitmiyor.

Kütüphanede, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Mısır Valisi olarak görev yapan Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın Mısır'da kurduğu ilk matbaanın makinelerinden biri de sergileniyor.


İskenderiye feneri

Mısır Hidivi 2. Abbas tarafından yaptırılan Montazah Sarayı, Akdeniz sahili boyunca uzanan eşsiz bir manzaraya sahip. Enver Sedat döneminde restoren edilen saray, Floransa ve Türk mimarisi özelliklerini taşıyor.

İçerisinde palmiye ve gül ibrişimi ağaçlarıyla muazzam bir görselliği barındıran saray, Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek tarafından yazlık olarak kullanılıyor.

Sarayın çevresindeki 14 kilometrekare genişliğindeki bahçe, halkın dinlenme amaçlı olarak kullandığı önemli mekanlardan biri olarak dikkat çekiyor.

Kentin en hakim bölgesinde bulunan ve en önemli tarihi mekanlarından biri olan Kaitbay Kalesi ise 1480 yılında Sultan Kaitbay tarafından inşa edildi. Kenti ele geçiren her hükümdar tarafından askeri amaçlı olarak kullanıldığı bildirilen kale, ünlü İskenderiye Feneri'nin yıkıldığı Pharos'ta inşa edildiği ve kalenin yapımında fenerin antik taşlarının da kullanıldığı tahmin ediliyor.

Bizans İmparatoru Diocletian onuruna M.S. 4. yüzyılda dikilen ve 25 metre uzunluğundaki granit Pompey sütunu da turistlerin merak ettiği yerlerden biri oluyor.

İskenderiye Limanı'nın karşısındaki Pharos Adası'na yapılan ve dünyanın 7 harikasından biri olarak kabul edilen ''İskenderiye Feneri'', denizciler için sağ salim eve dönmek, mimarlar için dünyanın en yüksek yapısı, bilim adamları için ise ışığı 70 kilometre öteye taşıyabilen gizemli bir ayna anlamını taşıyor.

Büyük İskender öldükten sonra Mısır'ın hakimiyeti İskender'in komutanı Ptolemy Batlamyus Soter'a geçmiş, o dönem Yunanlılar ile yakın ilişkide bulunularak deniz ticareti yapılmıştı. Bu nedenle bir deniz feneri yapılması zorunlu olduğu için M.Ö 285-246 yılları arasında eşsiz bir fener inşa edildi. Şimdiye kadar yapılmış en yüksek deniz feneri olduğu iddia edilen 166 metre uzunluğundaki fenerin tunç aynasının geceleri 70, gündüzleri 35 kilometre uzaklıktan görülebildiği belirtiliyor.

Gemicilik için güvenli bir ortam sağlamak isteyen Yunanlı tüccar Sostratus tarafından finanse edilen fenerin en gizemli yanı, gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtmak amacıyla tasarlanmış cilalı bronz aynalarıydı.

Tarihsel süreçte belli dönemlerde meydana gelen depremlerde çeşitli bölümleri yıkılan fenerin, son olarak 1480 yılında Memlük Sultanı Kaitbay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere tamamen yıkıldığı tahmin ediliyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler