Aklama eğilimi

Yarın 4 eski bakanla ilgili Yüce Divan oylaması yapılacak. Bir sürpriz olmazsa AKP’lilerin aklama yönünde oy kullanması bekleniyor.

Yayınlanma: 03.01.2015 - 21:59
Abone Ol google-news

TBMM Soruşturma Komisyonu’nda, rüşvet almak, nüfuz ticareti yapmak ve görevi kötüye kullanmakla suçlanan 4 eski bakanla ilgili Yüce Divan oylaması yarın yapılacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aklama yönünde karar çıkmasını istediği soruşturma komisyonundan sürpriz bir gelişme olmazsa Yüce Divan’a sevk kararı çıkması beklenmiyor. TBMM Genel Kurulu’nda gizli yapılacak oylamada ise Erdoğan ve parti yönetiminin tüm baskı ve ikna çalışmalarına karşın AKP içinde fire çıkacağı belirtiliyor. Ancak bu firelerin bakanların Yüce Divan’a gönderilmesine yetip yetmeyeceği ise tartışma konusu.

4 eski bakanla ilgili kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu, 22 Aralık’ta ertelenen Yüce Divan oylamasını yarın gerçekleştirecek. 5 Mayıs 2014’te kurulan komisyonun kesintilerle süren, yayın yasağı nedeniyle tartışmalı geçen 8 aylık çalışması sonucunda komisyon üyeleri, oylarının rengini açıklayarak Yüce Divan’a sevk ya da sevk etmeme yönünde oy kullanacak.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 4 bakanın hiçbir şekilde Yüce Divan’a sevk edilmemesini istediği, hatta Başbakan Ahmet Davutoğlu’na bu görüşünü ilettiği, 4 bakan ve bazı komisyon üyeleriyle de görüşerek bizzat devreye girdiği, parti yönetimine de aklama yönünde karar çıkması için baskı yaptığı biliniyor.

 

Fire olmaması için ikna

Parti kulislerinde Erdoğan’ın dediğinin olacağı kaydedilirken, bu doğrultuda komisyondan 4 bakanla ilgili Yüce Divan kararı çıkmamasına kesin gözüyle bakılıyor. Ancak TBMM Genel Kurulu’nda, muhalefetin Yüce Divan’a sevk yönünde vereceği önergenin gizli oylamasında AKP içinde fire yaşanmasının da kaçınılmaz olduğuna dikkat çekiliyor. Özellikle 3 dönem milletvekilleri başta olmak üzere parti içinde çok sayıda milletvekilinin bazı bakanların Yüce Divan’da aklanması gerektiği yönündeki görüşleri biliniyor. 4 bakanla birlikte bazı parti yöneticilerinin parti içinde fire yaşanmaması için milletvekillerini ikna etmek için yoğun kulis faaliyeti yürüttüğü belirtiliyor. Yüce Divan’a sevk yönünde oy kullanılabileceği tahmin edilen milletvekillerine, özellikle TBMM Genel Kurulu’ndaki oylama öncesinde “Yüce Divan’la partiye kumpas kurulmak isteniyor, bu tuzağa düşmemeliyiz. Anayasa Mahkemesi, mevcut yapısıyla hukuki bir karar vermez” söylemiyle ikna faaliyetinin daha da artacağı kaydediliyor.

 

Komisyonla ortaya çıkanlar

Yılda 1 milyon Avro’luk saat

Komisyona tanık olarak ifade veren Rıza Sarraf’ın saatçisi Yusuf Tutuş, “en iyi müşterilerimden” dediği Sarraf’ın kendisinden “sağa sola hediye etmek için” yılda 20-30 dolayında 1 milyon Avro’luk saat aldığını belirterek, Zafer Çağlayan’ın 700 bin TL’lik saatiyle ilgili “Sarraf, bana İsviçre’den bir saat alınacak, senin orada tanıdıkların vardır. Bu konuda yardımcı olabilir misin, dedi. Almanya’da arkadaşım vardı, ondan rica ettim. Geliri ile mütenasip olmayacağından dolayı başının derde girebileceği gündeme geldi. Bunun üzerine onu geri çektik. Benim saatle ilgim burada kesilmiş oldu. Bu bahse konu saati de alıp ‘ağabeye vereceğiz’ diye söylemişti. Ağabeyden kimi kastettiğini bilmiyordum ama son zamanlarda ‘ağabey’ diye hitap ettiği kişi sayısı biraz fazlaydı” açıklamasında bulundu.

 

Adamı Ankara’ya para taşımış

Sarraf’ın kuryesi Muhammed Sadık, komisyona verdiği ifadede “30 Ağustos 2013 tarihinde Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan’a sırt çantası içinde Ankara Royal’de 2 milyon Avro, 2 milyon dolar ve 1.5 milyon TL teslim ettiği iddiası”yla ilgili olarak “Bahsedilen tarihlerde Ankara’ya para götürmemiz söylendi. Ancak bu parayı kime verdiğimizi hatırlamıyorum. Zaten ben Ankara’ya çok defa para götürdüm” dedi.

 

Kayıtlar, tapelerle örtüşüyor

Komisyona sunulan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın 17 Aralık soruşturması kapsamında yapılan yasal dinlemelerle ilgili raporunda, ses kayıtları ile ses kayıtlarına ait tapelerin örtüştüğü belirtilerek “Bir bütün olarak cümle eklemesi veya cümle çıkartılması sonucu anlam bütünlüğünü bozacak bir değişikliğin tespit edilemediği” kaydedildi. Raporda, 10 adet ID numaralı tapelere ait ses kayıtlarının ise gönderilen dosya içinde bulunmadığına dikkat çekildi.

 

‘Kaç’ ifadesini doğruladı

Bayraktar’ın danışmanı Sadık Soylu, komisyona yaptığı açıklamada, Bayraktar’ın 17 Aralık operasyonunun yapıldığı sabah kendisini arayarak “Sadık kaç. Polis gelecek, seni de bir vesileyle alacaklar” dediğini, ancak kendisinin kaçmayıp delikanlılık gösterdiğini ifade etti.

 

Sarraf’ı korumak için İHA

17 Aralık operasyonunu gerçekleştiren Emniyet Amiri Yakub Saygılı, Silivri Cezaevi’nden komisyona gönderdiği mektupta, Rıza Sarraf ve grubu ile ilgili çalışma yapılıp yapılmadığını anlamak için Mali Şube Müdürlüğü ekiplerinin takibe alındığı ve bu izleme için insansız izleme aracı (İHA) kullanıldığı iddiasını gündeme getirdi. Ancak Saygılı’nın mektubu, “Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu” ifadesini kullandığı için “TBMM’de böyle bir komisyon yoktur” denilerek TBMM Başkanlığı tarafından iade edildi. Muhalefetin, Saygılı başta olmak üzere operasyonu yürüten emniyet amirleri ve savcıların dinlenilmesi talebi kabul edilmedi.

 

Bayraktar’ın sözleri

Bayraktar, komisyona verdiği ifadede, 17 Aralık operasyonunda gözaltına alınan oğlu Oğuz Bayraktar’la ilgili olarak; “Oğluma en az 20 sefer dedim, ‘Bu adamla (Ali Ağaoğlu) görüşme, görüşme görüşme’, şahittir herkes, görüşme bu adamla. Görüşme diyorum görüşüyor onunla, buldu belasını işte, çok da iyi oldu” dedi.

 

Egemen Bağış’tan itiraflar

Bağış, komisyona verdiği ifadede, Rıza Sarraf’tan çikolota kutusu içinde 500 bin dolar aldığı iddialarını reddederken, kendisinden çikolota, kıyafet, gömlek ve kravat gibi hediyeler aldığını doğruladı, “Hediyeleşmek bizim kültürümüzde vardır. Benim de kendisine almış olduğum hediyeler vardır” dedi.

 

Güler polisleri izletmiş

Güler, oğlunun izlenip izlenmediği konusunda istihbarata talimat verdiğini doğrularken buna gerekçe olarak DHKP-C’den aldığı tehdidi gösterdi.

 

O para Çağlayan’ın hesabına

Komisyona sunulan belgelerle, Rıza Sarraf’ın adamı Abdullah Happani’nin, Zafer Çağlayan’ın kardeşi Şenol Çağlayan’ın banka hesabına 30 Ekim 2012 tarihinde gönderdiği 2 milyon 465 bin TL’nin 2 gün sonra 2 Kasım 2012 tarihinde Zafer Çağlayan’ın hesabına aktarıldığı ortaya çıktı. Çağlayan, 700 bin TL’lik saat ile 40 bin dolarlık piyanonun parasını Rıza Sarraf’a elden ödediğini, saatin vergi cezasının da kendisi tarafından ödendiğini söyledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler