Aladağlar'da trans-toros
Demirkazık köyünden dağcıların ana kamp yeri olan Sokulupınar'a sırt çantalarımızla bir buçuk saatte ulaşmanın yorgunluğu ile biraz soluklandık. Kamp yerinde onlarca yerli ve yabancı dağcı ve yürüyüşçü yarınki etkinlikleri için hazırlık yapıyorlar. Toros sıradağlarının en önemli yükseltilerinin bulunduğu Aladağlar'da her mevsimde bu tür manzaraları görmek mümkün.
Sokulupınar iki bin metre yükseklikte çimenlerle bezenmiş, su, duş ve tuvaleti olan gün batımıyla ünlü ve güzel bir kamp yeri. Aladağlarda birçok zirve için son hazırlıkların ve son dinlenmenin yapıldığı bir alan.
Kızıl gün batımıyla birlikte insanlar yavaş yavaş çadırlarına çekildi. Kimileri saat üçte kalkıp tırmanışa başlamak zorunda. Ben ve Ömer Faruk, Aladağları batı-doğu yönlerinde enlemesine geçip Kapuzbaşı Şelaleleri’ne ulaşmaya çalışacağız. Dağcılık deyimiyle trans-toros yapacağız. Rotamız Karayalak Vadisi’nden Çelik Buyduran Pınarı ve Yedigöller Platosu ve Hacer Boğazı’ndan Kapuzbaşı Şelaleleri’ne varış. Beş günlük bir etkinlik. Dağlarda kat edilen yolun uzunluğu pek önemsenmez. Rotanın zorluk derecesi ve koşullar daha önemlidir. Saat dörtte uyanıp saat beşte yürüyüşe başlamaya karar verdik ve çadırlarımızda uyku tulumlarına girdik. Hem yükseklikten hem de heyecandan uyumak zor oldu. Gün doğmadan bizden önce yola koyulan grupların sesleriyle erkenden uyanıp çadırları toplayıp çantaları hazırladık. Akşamdan hazırladığımız termostaki sıcak suyla çayımızı içtik. Sabah saat tam beşte yürüyüşe başladık.
Karayalak vadisinde saat yedide ancak güneşin sıcaklığını hissettik. Çelik Buyduran Pınarı’nın suyu gerçekten de çeliği bile donduracak kadar soğuk. 3 bin 400 metreye çıktığımızda yürüyüşe başladığımız yerden bin 400 metre daha yüksekteyiz. Aladağların en yüksek zirvesi olarak tespit edilen 3 bin 771 metre yükseklikteki Kızılkaya Zirvesi ve Aladağlar’da yitirdiğimiz Engin Kongar’ın adının verildiği 3 bin 723 metredeki Engin Tepe eteklerindeyiz. Saat 11.00 olmasına ve güneşin yakıcılığına rağmen zirvelerin gölgesi üşütecek kadar serin.
Anadolu’nun damı Yedigöller Platosu. Karların eridiği açıklıklarda çiçekler açmış, irili ufaklı onlarca gölün maviliğini yansımakta. Uzaklarda Yörüklere ait kıl çadırlardan dumanlar tütüyor. 3 bin 100 metre civarındaki bu düzlükte yaz aylarında gündüzleri hava sıcaklığı 30 derece olmasına karşın geceleri göllerin üzeri buzlanmakta.
Yani gece ve gündüz ısı farkı 40 dereceyi bulmakta. 3 bin 510 metre yüksekliğinde olan Direktaşı Zirvesi’nin eteğindeki Büyük Gölde yüzmek bütün yorgunluklardan ve tozdan arındırdı. Akşam yemeği için Musiroğulları Yörüklerinden Mustafa Aydın çadırına davet etti. Özenle hazırlanmış yemekten hemen sonra çadırlarımıza çekildik. Yedigöller’in güzelliğine ve Yörüklerin dostane tavırlarına doyamadığımızdan burada bir gün daha konaklamaya karar verdik. İkinci gün rotamızın biraz dışına çıkarak Hasta Hoca Yurdu’ndaki göle girdik. Sabah Yörük Mustafa’nın getirdiği sıcak süt, peynir ve bazlama ile yaptığımız kahvaltından aldığımız enerji ile dostlara hoşçakalın deyip yürüyüşe başladık. Yedigöller’den doğuya açılan tek patika Hacer Ormanları içinden geçmekte. Bunca sıcaktan sonra sedir, kızılçam, köknar ve ardıç ağaçlarının koyu gölgesinde yürüyerek Soğukpınar kamp yerine ulaşıyoruz.
Kapuzbaşı Şelalelerinde gördüğümüz manzaranın muhteşemliği karşısında şaşkındık. Yedi tanesi büyük onlarca şelale büyük bir kaya bloğundan fışkırmakta ve Tahtacık Deresine dökülmekteydi. Kaynakları tespit edilemeyen şelalelerin Aladağlar’ın zirvelerindeki kar ve buzul suları ile beslenmekte olduğu söylenir. Büyük şelalenin yüksekliği 86 metre.
Yöre halkı arazinin elverdiği ölçüde tarım ve havyacılıkla uğraşmakta. Ancak geçim şartları hayli zor. 2008 yılında tamamlanan 155 kilometrelik Yahyalı yolu turizm açısından canlılık kazandırmışsa da çevre kirliliği ve bozulması sorunlarını da birlikte getirmiştir.
Eğer çadırda konaklama olanağınız yoksa Güney Şelale civarındaki pansiyonlarda 25 liradan başlayan fiyatlarla tam pansiyon kalabilirsiniz. Bahçesinde çadır kurduğumuz Uçar Tesislerine kahvaltı dahil iki kişi 25 lira ücret ödedik.
Bol bol fotoğraf çektikten sonra akşamüzeri doğudan batıya Trans-Toros yapmak için turist getiren dolmuşla Yahyalı‘ya hareket ettik.
Zamantı Irmağı’nı coşkun sularını takip eden yolda güzellikleri yaşamanın mutluluğu ve de ayrılmanın hüznü vardı yüreklerimizde.
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Yeni Ortadoğu projesi eşbaşkanı
- Esad'a ikinci darbe
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- ‘Yumurtacı müdire’ soruşturması
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- 6 asker şehit olmuştu
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- ‘Toprak bütünlüğü’ masalı ve Suriye: İmkânsız bir ülke